featured
  1. Haberler
  2. RÖPORTAJ
  3. “İstanbul miras değil, emanettir”

“İstanbul miras değil, emanettir”

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uzun bir aradan sonra yayınlanan Sürmanşet sayfasının ilk konuğu Muharrem Kaşıtoğlu ile olan söyleşimiz takdimimizdir.

Tanıyoruz ama ne kadar?

Her gün karşılaşıyor, yemekler yeniyor, aynı masalarda sohbetler ediliyor, sabahlara kadar gezilmedik köşe bucak kalmıyor, yüzlerce el sıkılıyor, onlarca eve giriliyor. Tanışıyoruz hatta en çok biz tanıyoruz. Ama hep tek taraflı oluyoruz nedense. Derneklerde gördüğümüz kişiler sadece dernekçi, siyasette gördüklerimiz siyasetçi…

Yıllardır siyaseten bildiğimiz Muharrem Kaşıtoğlu da tek tarafını tanıdığımız isimler arasında yer alıyor. Oysa madalyonun bir de diğer yanı var.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beykoz Belediyesi Meclis Üyesi Kaşıtoğlu, yayıncı, hatta gazeteci ve dahası yazar. Aynı zamanda bir eş ve baba.

İtiraf edelim öte yandan yerel seçimler yaklaşırken ismi kulislerde en çok geçen kişiler arasında.

Hem hasbihal edelim hem de bunların hepsini aynı potada eritelim diye bir araya geldik.

Bolca Beykoz’u çokça İstanbul’u konuştuk.

Emanete hıyanet olmaz ama miras hak sahibinin inisiyatifindedir derken vatandaşın da siyasetçinin de İstanbul’un miras değil, emanet olduğu bilincini kavraması gerektiğini vurguladı.

Konu siyasete de geldi; satır aralarında tabii ki…

Uzun bir aradan sonra yayınlanan Sürmanşet sayfasının ilk konuğu Muharrem Kaşıtoğlu ile olan söyleşimiz takdimimizdir.

Osmanlıdan günümüze birçok yöneticide görülmüş bir şeydir edebiyata olan düşkünlük. Sizin de öne çıkan en önemli yanınız edebiyat. Siyasi hayatınızın yanı sıra yazar kimliğine de sahipsiniz. Edebiyatın neresindesiniz?

Edebiyat benim için yaşamın ta kendisi. Çocukluğumdan bu yana edebiyata olan merakım ileri düzeyde. Küçük yaşta okuma ile başlayan bu ilgi artıları da beraberinde getirdi. Okudukça oluşan yazma meselesi isteğin ötesinde yetenek de gerektiriyor. Bunu insanın kendine giden keşif ve yolculuk olarak algılıyorum.

Beykoz Masalı’nı hangi duygularla kaleme aldınız, bir seri oluşacak mı?

Yetişkinlere yönelik olan kitaplarımın yanı sıra son dönemde çocuklara yönelik kitaplar yazmaya karar verdim. Bu kapsamda 2018’in şubat ayında çıkan ilk kitabımız “Beykoz Masalı” oldu. Çocukların yaşadıkları şehri daha iyi anlayabilmeleri, algılayabilmeleri ve daha çok sevmelerinin yanı sıra o şehre aidiyet duygusu hissetmeleri için Beykoz’un kültürel ve coğrafi zenginliğini masal tadında yazıya döktük. Kitaba konu olan martılar ile Beykoz’u çocuklara anlattık. Kitabın ilgi görmesinin yanında çocuklarla köprü kurmamıza vesile olması gurur kaynağımız oldu. Önümüzdeki hafta ise çıkacak olan ‘Üsküdar Masalı’ da aynı formatta ve masal tadında; yine hayvanları konuşturduğumuz fabl tarzında olacak. Bu kitabımızda ise kahramanlarımız güvercinler olacak.

İnşallah kısa süre içerisinde ise kahramanı yavru kedi olan “Fatih Masalı” kitabımızı da çıkaracağız. Kısmet olursa Eyüp ve Beyoğlu’nu da yazmak istiyorum.Bu arada söylemeden geçemeyeceğim çocuklarla haşır neşir olmak çok mutluluk verici bir duygu.

İstanbul’u anlatmak için taşıdığınız bu büyük şevk nasıl başladı?

İstanbul’a çocukluğumdan beri büyük bir aşk besliyorum. Bu durum akademik kariyerime de yansıdı. Kamu Yönetimi üzerine tamamladığım lisans eğitimimin ardından yüksek lisansımı Marmara Üniversitesi ‘İstanbul Araştırmaları’ bölümünde yaptım. İkinci yüksek lisansımı ise Aydın Üniversitesi ‘Marka Şehirler’ üzerine gerçekleştirdim. İstanbul’u çok sevdiğim için yüksek lisansımda İstanbul araştırmaları ve uzmanlığını tercih ettim. İstanbul’un güzel ve kadim ilçelerini özellikle çocuklara anlatmak üzere kitap serüvenine başladım. Bu kadim şehre bir vefa borcum olduğumu ve bunu ödediğimi düşünüyorum.

“İnsan yaşadığı yere benzer” diyor şair. 42 yıllık Beykozlu biri olarak kendinizi bu ilçeye benzetiyor musunuz?

Kastamonu Beykoz karışımı bir insanım; köklerim Anadolu’ya bağlı, yüzüm Batı’ya dönük. Köklerim Kastamonu’da ikametim Beykoz’da. Beykoz değişime ve gelişime açık bir ilçe. Kendimi de bu yerle aynı görüyorum, gelişmeye ve değişime açığım.

Boğazın incisi konumunda 3 bin 500 yıllık tarihi ile derin zenginlikleri olan Beykoz’un hayatımda çok önemli bir yeri var; kendimi burayla özdeş hissediyorum. Benim için özel olan bu yerin sosyal, ekonomik ve kültürel alanda daha iyi noktalara taşınması için hem vatandaş hem de yerel yönetici olarak çok kafa yordum ve yormaya da keyifle devam ediyorum. Çünkü Beykoz çok kıymetli bir maden. Bu madenin işlenmesi gerektiğini, işlendikçe sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin bile gözdesi olabileceğini biliyorum. Bir sanatçı gözü ve sabrıyla, Beykoz üzerine sarraf misali eğilecek, o ciddiyetle ona bakacak bir kapasiteye ve kabiliyete de sahip olduğumu düşünüyorum.

Beykoz’un demografik yapısını ve renkli mozaiğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Beykoz’un nüfusu 251 bin, bu nüfusun da 80 bini Kastamonulu. Yani sokakta gezen her üç kişiden biri Kastamonulu. 1920- 1930’larda başlayan göçle Beykoz’a yerleşen, burada pek çok köyün kurucusu olan Kastamonuluların kütüğünde İstanbul yazsa da onlar aslında birer Kastamonulu. Ben bazen mizansen de olsa söylerim ‘Kastamonu’nun en büyük ilçesi Beykoz’ diye.

Beykoz’da yaşayan herkesin Beykoz’un bir rengi ve sesi olduğunu düşünenlerdenim. Bu şehre dair sevdası olanların, bu şehirle özdeş olanların kendilerini bir aile ortamında gördüğüne şahidim yıllardır.

Yerel yönetici ayrım yapmaksızın her kesimden ve görüşten insana dokunmak mecburiyetinde. Siyasetin birçok kademesinde yer alan biri olarak günümüz sivil toplum kuruluşlarının yerel yönetimlerle olan bağlarını ve ilişkilerini nasıl buluyorsunuz?

Siyasi çalışmaların içerisinde biri olarak, Anadolu’nun değişik kentlerinden gelerek kendini Beykozlu gören ve bilen herkesle komşu olduğumuz bir gerçek. Sivil toplum kuruluşları eliyle birçok kişiyle tanıştığımızı da söyleyebilirim. İlişkilerimizin temelini sevgi ve saygı oluşturdu. Kurduğumuz dostluklar vesilesiyle Anadolu’nun birçok ilçesine, köyüne, yaylasına gitme imkanımız oldu. Neticede bu sevgi saygı karşılıklı olarak daha da pekişti. Sıcak ve yakın ilişkilerimiz halen devam ediyor. Bir yerel yönetici bir partiye mensup olarak seçilir fakat seçildikten sonra görev bölgesinin tamamına hizmet etmekle yükümlüdür. Bu konuda Beykoz’da başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Sivil toplum kuruluşlarının akla, mantığa uygun olan projelerinde destekleme yolunu seçerek kurulan kardeşlik köprülerine vesile olduk.

Beykoz özelinde sivil toplum kuruluşlarının yerel yönetimlerle olan ilişkilerinin çoğunu başarılı bulmakla birlikte yeterli bulmadıklarım da var muhakkak. Ancak hepsinin üstelendikleri misyon gereği iyi niyetle çalıştıkları bir gerçek.

Sizin siyasette özel olarak benimsediğiniz bir prensip ya da siyasette geleceğe yönelik hedefleriniz var mı?

Belediye başkan yardımcısıyken de meclis üyesiyken de siyasette bulunduğum tüm kademelerde çalışmalarımın merkezinde genelde insan; özelde kültür, sanat ve sosyal çalışmalar oldu. Kısmet olursa ileride bir gün belediye başkanlığım söz konusu olursa yine aynı durum devam edecek.

Siyasetçi Muharrem Kaşıtoğlu’nun hayatı hep yoğun geçiyordu peki yazarlığa ağırlık verdiğiniz bu dönem nasıl?

Yeterince yoğun bir işim var zaten; mesleğim yayıncılık aynı zamanda genel yayın yönetmenliği görevini sürdürüyorum. Hem işimin parçası hem de karakterimin bir parçası olarak her gün düzenli kitap okuyorum. Başkan yardımcılığı görevim sırasında kafamda biriken yazma projelerini zamansızlıktan hayata geçirememiştim. Biraz fırsat bulunca ‘Beykoz Masalı’ adlı çocuk kitabını yazıp yayınlatma fırsatı buldum. Serinin devamını da yayına hazırlıyorum. Kitapla ilgili onlarca söyleşi imza günü etkinliğine katıldım. Binlerce çocukla o hissiyatı kurmak, kitap üzerine söyleşi yapmak, okumanın değerini önemini anlatmak çok keyifli oldu.

Peki siyasi hayatınızda ailenizin analizi ne oluyor?

Eşim benim siyasetle uğraşmama sıcak bakmayan biri. Bugün de yarın da sıcak bakmayacak. Çünkü kaçınılmaz bir gerçek var ki siyasetçinin zamana ihtiyacı vardır ve bu zamanı da en çokta ailesinden alır. Ancak zaman mefhumu olmadan çalışan bir yerel yönetici olarak çok yoğun çalışmama rağmen yakın çevremdekiler de bilir aileme bir günümü hep ayırmaya özen göstermiş ve onlarla nitelikli zaman paylaşmaya çalışmışımdır. Bu arada 3 oğlum var. Lise öğrencisi olan Yusuf Taha 16 yaşında, orta okul öğrencileri olan Ömer Salih 12, Faruk Etka ise 10 yaşındalar.

Kastamonulu ve Beykozlu komşularınıza nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

İstanbul’da ve Beykoz’da yaşamanın bir sorumluluğu olduğunu ve bilinç gerektirdiğini düşünüyorum. İstanbul dünyanın en kıymetli hazinelerinden biri, alelade bir yer değil. İstanbul’da yaşayan her bireyin bu şehrin bize insanlığın bir emaneti olduğunu bilmesi gerekir. Dikkat ederseniz miras demiyorum. Miras çok yanlış bir tanımlamadır. Miras kalan kişi mirasın üzerinde istediği gibi inisiyatif kullanır. Oysa ki emanet öyle değildir. Hem dini hem de milli kültürümüzde emanet çok çok önemlidir ve kutsaldır. Emanet bizim kültürümüzde sahip çıkılması gereken bir kavramdır. İstanbul’a da Beykoz’a da başka yerlere de böyle bakılmasını arzu ediyorum.

İstamonu Gazetesi 7 yıldır İstanbul’da yayımlanan haftalık tek Kastamonu gazetesi. Sizde İstamonu’nun uyandırdığı hissiyat nedir?

İstamonu Gazetesini ilk günden beri takip ediyorum. Bir kere İstamonu adına aşık olmamak mümkün değil, yarışma açılsa ancak bu kadar mükemmel bir isim bulunabilirdi. En önemli özelliğiyse yayın çizgisi; çok başarılı buluyorum. Alanında bu kadar mükemmelini bulmak çok zor. İstanbul’daki Kastamonu markalarının en önemlilerinden biri olduğunu düşünüyorum. Hüseyin Karadeniz ve değerli ekibinin İstamonu olarak merkeze koyduğu pek çok faaliyet ve etkinliklerde yel değirmenlerine karşı savaşan kahraman Donkişot gibi görüyorum. İstamonu’nun derdinin yılmadan ve yıkılmadan her zaman Kastamonu ve Kastamonuluyu anlatmak olduğuna şahit olanların başında olduğumu da belirtmek isterim.

İstanbul? Tutku

Beykoz? Aşk

Edebiyat? Vazgeçilmez

Yerel yönetim? Hizmet

Aile? Hayatın merkezi

Kastamonu? Bitmeyen sevda

Emek? Kutsal

Para? İhtiyaç

Eğitim? Olmazsa olmaz

Röportör : Hüseyin Karadeniz.

Kaynak: İSTAMONU

“İSTANBUL’A KANAT AÇTI” HABERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!