1. Haberler
  2. RÖPORTAJ
  3. Derin Diyalog’un Konuğu: Onur Eren Demir

Derin Diyalog’un Konuğu: Onur Eren Demir

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Murat Güven ile Derin Diyalog’un Konuğu: Onur Eren Demir…

Türk sanat müziğinin ‘Taçsız Kralı’: Onur Eren Demir

Sayıca pek fazla olmasalar da kelimenin tam anlamıyla taşıdığı “beyefendi” sıfatını hak eden isimler vardır çevremizde…

Dostluğuyla onurlandığım, değer verdiğim, yakından tanıdığım o ender insanlardan biridir Onur Bey.

Gerek kişiliği, gerek sanatçı duruşu ve gerekse pozitif enerjisiyle etrafına ışık saçan, aile hayatıyla örnek teşkil eden sıra dışı bir şahsiyettir.

Tavırları ve konuşmasıyla karıncayı bile incitmekten imtina eden müşfik yapısı, insan sevgisi, dost canlılığı, engin hoşgörüsü ilk akla gelen hasletlerindendir.

Aile dostu oluşumuz, evlerinin terasında verdiği mangal davetlerindeki meşklerimiz, birçok etkinlikte aynı sahneyi paylaşmamız kendisini yakından tanımamıza, zamanla kurulan sağlam dostluğa vesile olmuştur ancak dostluktan öte saygı duyulası bir “ağabey”dir bizim için.

Sesi, yorumu, udu, güfte-besteleriyle “sanatçı” kavramının içini doldurabilen nadir sanatçılardandır Onur Eren Demir.

Sihirli parmaklarında raks eden notalar, içli sesinin ahengiyle birleşerek bazen bir sevdayı müjdeler, bazen ayrılık ateşini körükleyen ruzigâr olur tüm yürek yakıcılığıyla.

“Derin Diyalog”un bu haftaki konuğu: Kocaman yüreğinde yaşama dair tüm duyguları barındıran, Türk Sanat Müziğinin taçsız kralı Onur Eren Demir…

Kastamonu gazetesi olmamızdan dolayı okurlarımızın büyük çoğunluğu sizi sahnelerden, TV programlarından tanıyor ancak sizi daha yakından tanımaları adına söyleşiye çocukluğunuzdan başlamak istiyoruz. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Hangi hocalardan ders aldınız?

Türk Müziği’nin büyük üstatlarından, hocalarım; Sadi Hoşses’den nazariyat (şan), İsmet Dündar’dan Fasıl, Metin Everest’ten ud dersleri aldım. Almış olduğum bu özel eğitimler, 1984 yılına kadar yaklaşık 5 yıl boyunca her gün devam etmiştir. 1984 yılında TRT Ankara Radyosu’nun açmış olduğu “TSM (İstisnai) Ses Sanatçısı” imtihanını kazandım ve emisyon yapma hakkını elde ettim. Birçok TSM eserini TRT radyo ve televizyonlarında seslendirdim.

Seslendirdiğim eserlerden birkaçı:

– Seni ben unutmak istemedimki (Hicaz)

– Beklerim yolunu gözlerim ağlar(Hicaz)

– Karlı dağlarımı aştın (Hicaz)

– Ah bu gönül şarkıları (Uşşak)

Genelde müzik, özelde TSM sizin için ne ifade eder?

Müzik; Evrensel, ortak bir dil ve bilimdir. TSM benim için vazgeçilmez bir yaşam biçimidir.

Ses sanatçılığınızın ve bestekârlığınızın yanı sıra iyi bir ud virtüözüsünüz. Bu bir ayrıcalık mıdır?

Özellikle enstrüman çalan bir icracı (ses sanatçısı)’nın artıları daha fazladır. Yıllar boyu bunun ayrıcalığını beste çalışmalarımda da yaşadım. Bestelerimden bazıları: “Temenni” (Çargah), “Alev gibi tüm acılar” (Hicaz)dır. Bestelerimin sözleri de bana aittir. Ayrıca yapmış olduğum müziklerden bazıları TV’lerde jenerik müziği olarak kullanılmıştır. Şimdiye kadar aldığım çok sayıda plaket ve ödülden sonra Türkiye’de 2011 yılının “Onur Ödüllü Sanatçısı” seçilmem 35 yıllık sanat hayatımı taçlandırmıştır.

Günümüz sanat-sanatçı anlayışını ve kavram kargaşalarını nasıl yorumluyorsunuz?

Sanat bilimdir, ışıktır. Sanatçı da sanatı bilen ve o ışığı taşıyan kişidir. Sadece şarkı-türkü icra eden herkesin sanatı tam anlamıyla icra ettiğini düşünmek ve “sanatçı” olarak lanse etmek yanlıştır. Maalesef popüler kültür ve ondan nemalanan bazı kesimler, bu tür kavram kargaşalarını sürekli körüklemekte, halka kendi istediklerini dayatmaktadır. Bu kültür-sanat erozyonunun önüne ancak halkımızın hassasiyeti ve seçici olması geçecektir.

Hayatınızın bestesini kimin için yapmak isterdiniz, konusu ne olurdu?

Tabii ki eşim Nevin Hanım için… Kendisine olan saygımı, sevgimi, aşkımı notaların sihirli dünyasında demleyerek sıcacık bir buse gibi onun sevgi dolu kalbine kondurmak isterdim. Yeri gelmişken söyleyeyim, böyle bir çalışmam şuanda taslak aşamasında.

Hangi müzik makamı sizi ifade eder?

Bütün makamların bendeayrı ayrı özel yerleri vardır ama içlerinden (Garip) Hicaz Makamı beni ifade eder.

Kastamonu denilince aklınıza gelen ilk şey nedir?

Özlem… Memleketimin adını her duyduğumda içimde tarifi imkânsız bir özlem belirir. Bir başkadır benim memleketim…

Atlattığınız tüm badirelere rağmen hayata bağlı kalışınızda en büyük etken nedir?

Eşim ve mutlu bir evlilik… Hayat sürprizlerle dolu. Ne zaman yaşayacağımızı yaradan takdir eder. Hayatınızda her şeyi paylaşabildiğiniz birisi varsa, mutluysanız tüm olumsuzluklarla mücadele edebilirsiniz. Aksi halde rüzgara maruz kalmış hazan yaprağı gibi oradan oraya savrulur, hayat çarkının acımasız dişlileri arasında heder olur gidersiniz.

Sahne ışıkları ve alkışlardan sıkıldığınızda kendinizle baş başa kaldığınız, sığındığınız bir liman var mı?

Aslında bir sanatçı için alkışlardan sıkılmak diye bir şey söz konusu olamaz. Elbette sanatçı bazen yenilenme, tazelenme ihtiyacı duyabilir. Yeni besteler yapabilmek için bir süreliğine toplumun arasından uzaklaşmak isteyebilir. Böyle zamanlarda benim vazgeçilmez sığınağım; eşim, udum ve evimdir.

Sanatsal anlamda içinizde uhde kalan bir şey var mı?

Hemen hemen bütün hedeflerime ulaştım. İçimde pek bir uhde kalmadı diyebilirim.

Bir dönem TV programcılığı ve köşe yazarlığı da yaptınız değil mi?

Evet. Kastamonu TV’de türünün önemli sanatçılarını ağırladığım “Onurlu Hoş Bir Seda” adında müzik programı yaptım. Her yönüyle Türk Sanat Musikîsini irdelediğim köşe yazılarım Karadeniz Gözde Gazetesinde yayımlandı.

Ne zaman nerede evlendiniz? Bir hikâyesi var mı?

Eşim Nevin Hanım’la Ankara’da çalıştığım müzikholde, kendisinin doğum günü kutlaması esnasında tanıştık. Kısa bir süre sonrada 3 Kasım 1994’te evlendik.

Eşinizi birkaç kelimeyle nasıl tanımlarsınız?

Dürüst, sadık, hanımefendi… Hayattaki en büyük destekçim olmuştur.

Bunca yıldır evli olduğunuz halde aşkınız hala tazeliğini korumasının özel bir sırrı var mı?

Önce saygı, sonra sevgi… Saygının olmadığı bir sevgi kalıcı olmaz. Sevginin olmadığı saygıysa, araya mesafelerin girmesine, tekdüze bir hayata neden olur.

Sizi örnek almak isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?

Birbirlerine karşı saygılarını asla yitirmesinler. Değer versinler, değer bilsinler. Unutulmamalı ki siz değer verdiğiniz ölçüde değer görürsünüz.

Uzun bir yolculuğa çıksanız yanınıza alacağınız 3 şey nedir?

Eşim, Udum ve Murat Güven… (kahkahalar) Şaka bir yana sen gerçekten sevdiğim, değer verdiğim dostum, kardeşimsin. Başarılarınla gurur duyuyoruz.

Hemşerilerinize ve okurlarımıza bir mesajınız var mı?

Tüm hemşerilerime ve okurlarınıza içten saygı, sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Bu röportajdan dolayı sizin şahsınızda Kastamonuluların İstanbul’daki sesi İSTAMONU ailesine çok teşekkür ediyor, yayın hayatınızda başarılarınızın devamını diliyorum.

Zorlu bir hayat öyküsü

Bir hayata tutunma öyküsüdür bu,

Bir onurlu yaşam mücadelesi…

Ama en önemlisi, hepsini içinde barındıran bir sevda masalıdır.

Ancak bir masalda rastlanabilecek sefayı da sürmüştür

Kısa zaman aralıklarında, en korkulu rüyalarda görülebilen

Karabasanlarıda yaşamıştır.

Nimetle külfetin harmanıdır onun hayatı.

Şarkılarda bulmuştur kendini,

Şarkılar onda anlam kazanmıştır.

Kâh dönülmez akşamlarda zaman mefhumunu yitirmiş,

Kâh tavrına hayran olduğu sevdanın özlemini duymuştur iliklerinde.

Kimi zaman elden atılan kadeh misali bin parçaya bölünmüş,

Kimi zaman bu böyle yarım kalmayacak inancıyla yeniden kazanmıştır yaşama sevincini.

Gözlerinin uykuyla barışık olduğu görülmemiştir pek,

Sevdiğini yanında göremediği her dem vurgun yemiştir hayattan.

Yinede elbet birgün kavuşacağız umuduyla,

Senede bir gün tesellisiyle avutmuştur kendini.

Zaman zaman kabahati kendinde bulsada,

Asla ve asla artık sevmeyeceğim dememiştir.

Bir Türk filmi tadındadır onun hayatı,

Aşk ta vardır yakınlarının çevirdiği entrikada.

İyilik melekleri ışık tutarken yoluna bir yandan,

Diğer yandan sevdiğinden ayırmaya çalışmıştır onu;

Filmin kötü karakterli karanlık yüzlü adamları…

O kadar film gibidir ki hayatı,

Sevdiği kadının adı bile sevmeyi, acı çekmeyi anlatan,

Atlatılan badirelerden sonra vuslatla nihayete eren,

Türk filmlerindeki başrol oyuncusu kadının çok sık rastlanan adıdır;

Yani Nevin’dir…

Bir filmin “Onlar ermiş muradına” bölümüne şahit olmanın mutluluğuyla;

Değerli dostum Onur Eren Demir’e ithafımdır…

Murat Güven / 15 Şubat 2008

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!