Bir mezatta satışa sunulan garip bir kemanın dokunaklı öyküsü vardır ilginç mi ilginç.
Herkese bir şeyler fısıldayan.
Bilir misiniz?
***
Bir müzayede salonunda mezatçı yıpranmış, sağı solu çizilmiş, tozlanmış eski küçük bir kemanı eline alır ve salondaki koltuklarına kurulmuş alıcılara gülümseyerek yüksek sesle sorar.
“Bu ne kadar eder? Açık arttırmayı kim başlatacak?”
Bir keman, yok mu arttıran? 1 dolar, 1 dolar bir kemana.
Sadece 1 dolar mı?
Arkalardan iki, üç dolar, Sadece üç dolar diye bağırır müzayedeci. Bu kemana bu teklif, satıyoruuum, satıyoooruumm!
Ortalardan biri bağırır 10 dolar.
Tam keman satılmak üzere iken ilginç bir olay gerçekleşir.
***
Salonun arka taraflarından kır saçlı biri kalkar, ön tarafa doğru gelir, kemanı eline alır, cebinden çıkardığı mendille güzelce üzerindeki tozları siler, yayını gerer, akort yaptıktan sonra başlar çalmaya…
İnanılmaz bir melodi yükselir salonda, herkes şaşkındır. Müzik sona erdiğinde müzayedeci sakin bir sesle “Keman için ne kadar veriyorsunuz?” diye tekrar sorar ve açık arttırmayı yeniden başlatır.
Önden biri fırlar 500 dolar, diğeri 800 bir başkası 1000 dolar, müzayedecinin sevinci yüzüne yansır ve yok mu arttıran, bu muhteşem keman 1000 dolar,1500, 2000, 3000 dolar…
Yok mu arttıran satıyorum ve sattım der ve sonunda 3000 dolara satar ve yeni sahibine teslim eder. İnsanlar bu satışı alkışlar, hatta bazıları yaşananlar karşısında gözyaşı döker. Peki, ne olmuştu da zar zor 10 dolara satılabilen keman 3000 dolara nasıl satılabilmişti? Kemanın değerini değiştiren neydi?
***
İşin sırrı kemana marifetli parmakların değivermiş olmasında saklıydı. Yani ustanın eli değmişti o kemana! Ustalıkta önemli olan, insanların pek de önemsemediği farkına varıp göremediği hatta küçümsediği değerleri yeniden keşfedip; bilgiyle görgüyle ona gerçek değerini verebilme meziyetinde saklıdır.
***
Her gün yüzlerce kalbe dokunuyor, pek çok insanla yollarımız kesişiyor, iyi kötü pek çok olaya tanıklık ediyoruz. Yorgun düşmüş, solmuş, yıpranmış nice gönlün derdine mızrabımızı dokundurup, gönlümüzle birlikte marifetli ellerimizi de kullanıp değer katmaya ne dersiniz?