İstamonu Yazarlar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. TAHTIN BAHTSIZ SAHİBİNE VEFA NİYETİNE

TAHTIN BAHTSIZ SAHİBİNE VEFA NİYETİNE

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Basuma karanulik itdün cihân aydinligin
Kara yüzlü kara bulutlu per-i bârân felek
Salalida beni girdâb-i Frengistâna sen
Gözlerimden kanlu yas deryâ gibi akar felek
Üç kıtaya hüküm sürmüş, ilay-ı kelimetullahı cihana yayma gayretiyle büyümüş bir imparatorluğun, mavi gözlü , uzun kirpikli,çoğunlukla sola dogru büktügü dudakları kalınca,babası gibi doğan burunlu,kulakları ve çenesi küçük, hafifçe şişman uzun boylu,sağlam yapılı, çok güçlü kuvvetli, ata binmekte ve silah kullanmakta mahir,iyi derecede yüzme bilen  çok sevimli ve gayet yakışıklı şehzadesi Cem Sultan. Hem şair hem de cengaver şehzadenin diğer kardeşleri gibi tek emeli tahtın varisiyken sahibi olabilmek.
İyi bir eğitimin ardından 14 yaşında Kastamonu sancakbeyliğine tayin olunur. Babasının ölümünün ardından da taht için kıldan ince kılıçtan keskin bir makam için kardeşiyle karşı karşıya geldiği yetmiyormuş gibi, ciğerparesi oğlu Oğuzhan’ı tahta tehlike diye öldürülerek onun yasına mahkûm olur ve abisiyle yaptığı savaşlardan mağlup olarak tam on dört sene de sürgün hayatı çeker.
Gerek sürgün hayatını gerekse evlat hasretini çektiği acılarla şiirlerine yansıtan şehzade, ince zevkini biri Türkçe diğeri Farsça iki divanla ebedileştirir gelecek kuşaklara.
Gerek sevgilisine gerekse abisine sitem ve hüzün doludur şiirleri.
Abisine, II.Beyazıd’ a yazdığı mektupta vatanına, saltanata şu dizelerle anlatır:
Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan,
Cem hecr ile balin idine harı sebep ne?
Bu saltanat-ı dünye ola adle mukarın,
Hacc-ül Haremeynanı taleb kılsa acep ne?
Şöyle diyor Cem Sultan:
Sen gül yastığında neşe ile gülerek yatarken benim mihnet fırınında dert çekmeme sebep ne? Bir dünya saltanatı eğer adilane ise hacı
olmuş kimsenin onu istemesi neden şaşılacak şey olsun.
Abisi de şairdir. O da kardeşinin mektubuna aynı sitem dolu satırlarla karşılık verir:
Çün ruz-ı ezel kısmet olunmuş bize davet,
Takdire rıza vermiyesin böyle sebep ne?
Hacc-ül Haremeyn diyüben dava kılarsın,
Bu saltanat-ı dünyeviye bunca talep ne?
II. Beyazıd şirinde kardeşine:
Madem ki saltanat ezelden bize kısmet olunmuş, takdire böyle razı olmamana sebep ne?
Sen,  bana hacı olduğunu iddia ediyorsun, o halde hacı olmuş insanın bu dünya saltanatını istemesinin manası ne? Demektedir.
Hüzünlü şehzadenin gönlündeki saltanat ateşi söndüğünde bedenindeki hastalık da artmıştır. Papa onu gün be gün onu zehirlemiştir. Kendisi bu durumu farketmiş olmalı önce annesine fesini yollar “koklasın bunu ve bedbaht Şehzadesini ansın” .diye. Sonra da abisine bir mektupla son arzusunu iletir::
Annesine kızına bakmasını ister, bir de öldüğünde vatan topraklarına gömülmeyi.
Bu mektubun ardından çok geçmemiş ki genç şehzade 36 yaşında bu dünyaya da saltanata da ebediyyen veda eder. Beyazıd çok üzülür ama artık yapacak bir şey yoktur. Adına tüm Osmanlı topraklarında gaip cenaze namazı kılınır. Naaşını bile dört yıl sonra getirilebilir. Bursa’ ya defnedlilir.
Bahtsız şehzadeden geriye hasretinin ateşinden damla damla akan şiirleri, bir de giymesi bir türlü nasip olmayan tılsımlı gömleği kalır.
Yolunuz Bursa’ya düşerse Bursa’da Muradiye semtinde sizi bekler.
Giderken yanınıza anladığınız bir şiiri gönlünüzde olsun. Siz sessiz fısıldadıkça Bursa’nın çınarları da şehzadenin diliyle size gülümseyecektir.
Selam ile.
Not: Kısa da olsa Kastamonu’ da sancakbeyliği yapan şehzadeyi, belediye yetkilileri bir park, bir çeşme, bir imaret yaptırarak vefalarını göstereceklerdir.
Tahtı olmasa da sadaka-ı cariyesi olsun diye.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!