Deli Sâlim derler adına.Kendine faydası olamıyan,epilepsi hastası bir oğul,gelin gitmiş varlığı görünmez bilinmez bir kız,4 hışır torun,hepsi akıllı tahtanın karşısında,güç bela bitirilmiş bir ev,birâderle sürekli çatışma hâli…galan öldü,artık yeğen ve hanımıyla.Kefilliğin getirdiklerinin feryatları,kış’ın seğirterek gelişiyle çöken mâtem,hayvanları ayazda gütmeye çalışırken kâr kârdır diye nasır tutmuş eller,çivi olmuş ayaklar…Canına yandığım Seydiler…Azıcık ısınsa ya uşaklar…Büyük torun kazanmış 2 senelik yüksek okul.Ne yapsın Deli Salim,boynu bükük torun.Canını dişine takıp gönderdi torunu başka vilâyete.Okusun,okusun da bir masanın başına otursun diye.
Eğitim,gordiyonun düğümünden de kör benim eşsiz ülkemde.Daha çözebilecek ne hükûmet,ne devlet,ne de bakan vuku bulmuştur.Görücez mi bir İskender?Kaçbin düz lise mağdurunun gözünün yaşını da siler mi bu İskender?”Meslek liseli,sen gel.İşte bölümün,oku.İki sene miki sene.Hakkın.oku”.”Sen nereye düz liseli???Nereye!Sen çalış,çok çalış,daha çalış.Kolay mı öyle!Bak bak.Dershaneye verecek paran da mı yok senin?”…..Eğitim öğretim yılının ilk haftasında,öğrencileri sıraların üzerinde ücretsiz bekliyen ders kitapların bir kıymeti harbiyesi yok.Dananın kuyruğu ya sekiz,ya 11.senenin sonunda kopmakta.Başrolde”felek”.Göklerin ve dizelerin adamı Hayyam;bir rubâisinde”kuklasıyız feleğin”,bir başka rubâisindeyse”gülüşün ağlayışın hep feleğin çarkından”diyor.
İlkokulun o”küme”li oturduğumuz,her müzik dersinde”küçük ayşe”yi söylediğimiz,sağlıkçılar geldiğinde önlüğümüzün altından ortaya çıkacak fakir giysilerimizden ve ürkek ürkek o günün işteknik malzemelerinin parasını teymin edemeyişimizden utandığımız,3.tenefüste pitikareli örtüleri sıramıza serip,beslenme çantamızdan çıkardığımız ekmeğimizi yediğimiz yıllarda okul yönetimi yaz tatiline girerken bir “Tatil Kitabı”satışa sunardı.Kuşe ve çizgi resim kapaklı,İçinde öykülerin,şiirlerin,bilmecelerin,alıştırmaların olduğu. O kitabı alamıyan öğrencilerin aldıkları nefes,boğazlarında yukarıdaki bahsettiğim düğüm olurdu….
Her öğrenci daha ortaokuldayken bir alana gönül verip,sular seller gibi değil,yürekten severek,denklemine havuzuna sinüsüne stratejik ölçeğine girmeden,idrâkında”yeteneğinin sınavına”girerek o bölümde okumaya hakkı olup olmadığını kontrol eden bir kurul oluşturulsa da,öğrenciyi “yok”eden”yök”;”yok”olsa ya?Anadolu gençliği neden hep”öğretmenlik”peşinde?Buna neşter vurulup,sınır koyulsa ya?Çıkarılma riski taşımayışının,yaklaşık 2 bin tl maaşın,yılda 4,5 ay tatilin,anadoluda halkın sonsuz ilgi ve îtibârının bunla bir ilgisi olabilir mi acabâ.Kenan ışık’ın sevilen kültür yarışmasında,yarışmacıların telefonla olan“hakkında”sorunun branjındaki öğretmen arkadaşının basit bâriz soruları bilemediğine tanık ola ola bu millet,öğretmenin her şeyi bilen demek olmadığını öğrendi.
Gidin,sorun,görün.İlçelerde her 10 öğrenciden kaçı ileride ne olmak niyetinde.Nezaman ki eğitimin İskenderi gelir,anadoluda çocukların notalı notasız seslerinden diş hekimi,kumaş kimyageri,tercüman,muhasebeci,bilişimci,gazeteci,büyükelçi,jeoloji mühendisi,müteahhit,rot balanscı,kunduracı,aşçı nidalarını duymamız mümkün olur inşaallah.Bir düz lise mağduru,bir yökzede olarak bir türlü sızısı dinmeyen yarıklarımın sahasına girdim.Mevsim ayaz,sular soğuk,yollar stabilize.Lâstikler yavaş yavaş kışa çevrile.