Nasreddin Hoca Kastamonuludur!
Dersin…
Dalga geçerler!
Selçukname’den konu ile ilgili bilgiler sunarsın…
Bir akademisyenin makalesini gösterirsin…
İnanmazlar!
….
Kastamonu adı MONİ’den türememiştir!
Dersin…
Tefe koyarlar!
M.Ö. 3000 – 1400 yılları arasında bölgede yaşamış olan GAS kavmini söylersin…
1000-1100 yılları arasında Yunanlı tarihçi Niketas Khonaties’in bölgeyi isimlendirirken GAS – TUMANNA ibarelerini kullandığını kaynağından gösterirsin…
İnanmazlar…
…
Rehber Ansiklopedisi’nin Kastamonu maddesinde Kastamonu’nun fethine ilişkin Yunus Mürebbi isimli genç kahramanın hikayesi anlatılır. Bu hikayeye “tarihi belgeden yoksun, ilmi değer taşımıyor” yaftası yapıştırılırken; Moni’nin aşk hikayesinin ballandıra ballandıra anlatılması ve KASTAMONU ismiyle özdeşleştirilmesi garabeti yüzler kızarmadan öne çıkarılır!
Yunus Mürebbi mahlasını kullanmamız eleştirilir!
…
Fatih Sultan Mehmet’in annesi Kastamonu’dan gelin gitmiştir…
Dersin…
Karşına tarih uzmanları dikilir!
Dünyada hiçbir ülkenin, hiçbir toplumun, hiçbir milletin aktif sahaya dökmediği ama güçlü olan medeniyetin güçsüz olana dikte ettiği “objektif tarih” sakızıyla Fatih’in annesini Sırp yapar, Rum yapar, ecnebi yapar! Bunu yaparken de ağzına verilen sakızdan cesaret alır!
Sen, Fatih’in Dayısı İsmail Bey’den artık bahsedemezsin bile!
…
Gittiğimiz toplantılarda, konferanslarda;
Anadolu’nun ilk lisesinin, ilk sanayi mektebinin, ilk kız muallim mektebinin Kastamonu’da açıldığını…
İstiklal Marşı’nın Ankara dışında ilk kez Kastamonu’da yayınlandığını…
Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda Kastamonu Çobanoğulları Beyliği’ne tabi olduğunu…
Anadolu’daki ecdada ait ilk darüşşifalardan birisinin, ilk hamamlardan birisinin bizde olduğunu…
Kastamonu kimliğinin mümtaz değerlerini dilimizin döndüğünce bilgimiz yettiğince anlatmaya çalışıyoruz…
Gücümüzün yettiğince doğru bildiklerimizi, bildiğimiz doğruları anlatmaya devam edeceğiz!
Takatimiz bitene kadar…