Şehinşah Kayası’nın üzerinden tüm heybetiyle Kastamonu’yu selamlayan bir külliye vardır…
Camisinin mermer taç kapısında büyülenmemek…
Türbesi önünde saygıyla eğilmemek…
Deve Hanı’nın iki kapısının yaşattığı “Yaradılanı Sev yaratandan ötürü’ düsturuyla gururlanmamak…
Medresesinde ecdad önünde şapka çıkarmamak mümkün mü?
Candaroğulları Beyliği döneminden günümüze ulaşan tek külliye olma özelliği taşır…
İsmail Bey Külliyesi’dir burası…
Candaroğulları Beyliği’nin son hükümdarı olan Kemalettin İsmail Bey tarafından 1457 yılı civarında yaptırılmıştır.
Bu külliyenin bir de yolun karşısında yapılan hamamı vardır. Rivayet edilir ki, külliye inşaatı devam ederken, devamlı surette işe geç gelen işçiler olduğunu görüp hiddetlenen İsmail Bey’in ustabaşını paylaması neticesinde aldığı; “ Beyim, malumunuzdur ki bazı zamanlar insanların yıkanması icap etmektedir. Yakınlarda bir hamam olmadığı için gusül abdesti alması gereken işçiler uzaktaki hamamlara gitmek zorunda kaldıklarından işe de gecikmektedirler” izahıyla külliye inşaatını durdurup bu hamamın yapılmasını emretmiştir.
İsmail Bey Türk tarihinde önemli bir yere sahiptir…
İstanbul’un fethi için giden orduda Bizans’a gönderilen elçi heyetinin başkanlığını yapan İsmail Bey, Fatih Sultan Mehmet’in öz dayısıdır…
Fatih’in annesi Hatice Halime Hüma Hatun Kastamonu Hükümdarı İbrahim Bey’in kızıdır. Yani Kemalettin İsmail Bey’in kardeşi…
Hulviyyat isimli çok önemli bir esere imza atmış bir alimdir aynı zamanda…
Kastamonu’ya ölümsüz eserler kazandıran İsmail Bey, Fatih’in Kastamonu’yu Osmanlı toprağına katması ve Candaroğulları Beyliği’ne son vermesiyle önce Bursa Yarhisar, İnegöl taraflarına ardından da Bulgaristan’ın Filibe şehrine gitmiş ve Filibe’de vefat etmiştir.
Öldüğünde defnedilmek arzusuyla yaptırdığı türbesi hala onun hasretiyle yanmakta, külliyesi mahzun durmaktadır.
Ruhun şad olsun İsmail Bey…