Daracık camlardan bakan insanları sevmiyorum.
Karadan martılara küfür edip, elindeki pet şişeyi denize atan insanları sevmiyorum.
Hiçbir bedel ödemeden, yaşamdan hep en iyisini bekleyenleri sevmiyorum.
Rabbena hep bana diyen insanları sevmiyorum.
Şekle, maddeye önem veren, varlığı şekline göre değer veren insanları sevmiyorum.
Din, ırk, cinsiyet ayrımı yapan insanları sevmiyorum.
Yaşlı insanları iki ayaklı tabut gibi görüp, yaşamdan soyutlayan insanları sevmiyorum.
Adalet duygusu paslanmış, vicdanları kör olmuş insanları sevmiyorum.
Üzerine garibanın alın teri sinmiş, buram buram kul hakkı kokan zenginleri sevmiyorum.
Saçına, kirpiğine, dudağına, yanağına, incecik beline, zamanla uçup gidecek bedenine güvenen, ruhsuz et bebeklerini sevmiyorum.
Kadını döven, işkence eden, ırzına göz diken, kanından beslenen vampir gibi erkekleri sevmiyorum.
Çocukları istismar eden, onların masumiyetini çekemeyen insanları sevmiyorum.
İnançlara dokunup, akıl cambazlığı yapan, din tacirlerini sevmiyorum.
Komşusu açken tok yatan, zulmü görüp susan, korkak ve bencil insanları sevmiyorum.
Kirpisini beğenmeyen kestane misali, farklı kültürlere ”yanaşma” insanları sevmiyorum.
Ahlaktan yoksun sözde ahlak yargıçlarını sevmiyorum.
Sevmiyorum, bakıp da görmeyenleri, duyup da duymazlıktan gelenleri. Sevmiyorum dünyayı her şeyden, herkesten çok sevenleri.
Ne çok yazdım insanları sevmediğimi. Oysa ben, ne çok severim insanları sevenleri!