İstamonu Yazarlar

Değinmece

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Geçen hafta okuduğum gazetelerden birinde “değinmece” diye bir kelime gördüm. Anlamı hakkında kendi kendime yorum yapmaya başladım. Acaba neye değinmekti ki. Etli-sütlüye değinmek miydi? Yoksa hiç alakası yok muydu bu düşündüklerimle? Hemen telefona sordum; “Değinmece nedir?” diye. Bizim kırk yıllık “Kinaye” olmuş “değinmece”.

Bir sözün hem mecaz hem de gerçek anlamını yitirmeden kullanılmasına kinaye deniyor. Tabi burada esas olan mecaz anlamı… Ama gerçek anlamıyla da okuyunca okuyucu da rahatsızlığa sebep olmuyor. Örnek mi istiyorsunuz? Hemen örnek verelim. Hem de kinaye etmiş oluruz. “Yokuş çıkmayı göze alamayanlar hep çukurda kalmaya mahkûmdur.” “Ok yaydan çıktı mı geri gelmez.” Her halde bu iki örnek kinaye için yeterlidir. Türk toplumunun en iyi kullandığı sanattır aslıda kinaye. Çokça kullanırız cümlelerimizde.

Kinaye denildiğinde aklıma başka bir sanat daha geliyor. Hatta bilinen bir şarkının nakaratında da kullanılır bu sanat. Ne diyor sanatçı,

“Sandıklarım, sandıklarım

Açılsın tüm sandıklarım

Hayvandan beter çıktı

İnsandır sandıklarım”

Bir de çocukken dedemin öğrettiği bir dize var. Onu da sizinle paylaşayım. O da size tanıdık gelecek. Nef’inin herkesçe bilinen sözü;

“Tahir efendi bana kelp demiş

İltifatı bu sözde zahirdir,

Maliki mezhebim benim zira,

İtikadımca kelp tahirdir.”

Anlamında gelince; Tahir: 1. Tahir Efendi – 2. temiz, pak  Kelp: Köpek. (Hem, köpek temiz hayvandır hem de asıl köpek Tahir Efendi’dir anlamı var. Maliki mezhebinde köpek, temiz hayvandır.)

Bu sanata da Tevriye yani “iki anlamlılık” denir. Toplumca kurnaz kabul ettiğimiz, laf cambazlığı ile tanınan şahısların çokça kullandıkları bir söz sanatıdır. Birine latife etmek istediğimizde de kullanır “Sonra ben öyle demek istememiştim” nidalarını yükseltiriz.
Yemek Kültürü
Toplumların konuştukları ve yazdıklarının yanında yediklerinin de önemi çok büyüktür. Yediklerimiz bizlerin memleketini ele verir. Benim her sabah yaş tarhanadan yapılmış tarhana çorbasını aramam gibi. Ya da kabalak dolması denildiğinde ağzımın sulanması gibi… Bir Tokatlıya kabalak dolması deseniz ancak “Ne dolması?” diye size soru sorar. Ama bu yazıyı okuyan siz hemşerilerimin ağzı sulanmıştır bile. Ortak yemek kültürü ortak değerler ortaya koyar. Bu sözden hareket ederek sizlerle bazı haftalarda köyümün büyüklerinden öğrendiğim yemek adları ve tariflerini paylaşacağım. Sizler de köyünüze has yemeklerin adlarını ve yapılışını tarif ederek bana gönderirseniz onları da paylaşma fırsatı edinirim. İstiyoruz ki kültürümüz bizden sonra ki kuşaklara aktarılsın. O zaman eller klavyeye. Gelecek hafta annemden Islama’nın (Banduma) tarifini öğrenip en ince ayrıntısına kadar sizlere yazacağım. Bence hemen köyünüzden ekmek sipariş edin.
Öneri
Bu hafta bir radyo programından daha bahsedeceğim sizlere. Her sabah saat yedi yirmi yedi de NTV radyoda yayınlanan “Dil Yâresi” programı. “Amacımız Türkçe dersi vermek değil.” diye başlıyor Levent Dönmez. Ve konuşurken yanlış söylediğim sözlere dikkat çekiyor. Günün başka saatlerinde de muhakkak yayınlanıyordur. Ancak ben o saatte dinliyorum. Levent Dönmez’i o gün dinlememişsem kendimi eksik hissediyorum. Çok kısa sürüyor. Çoğu zaman üç dakikayı da geçmiyor.
Dua ile…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!