“Ağzımıza sahip çıkalım” adlı bir köşe yazısı yazmıştım. O yazıda ağzımıza (aynı dil, ses ve söyleyiş farkı) sahip çıkmanın geçmişimize ve kültürümüze sahip çıkmak olduğunu söylemiştim. Cevdet Yakupoğlu’nun 2001 yılında Kastamonu Kültür Sempozyumunda sunmuş olduğu bildiriyi okuma fırsatı elde ettim. Cevdet Bey, “Candaroğlu Beyliği Döneminde Kastamonu’da İktisadi ve İçtimai Hayat” konulu bildiri sunmuş değerli bilim insanı. Bildiri denildiğinde genelde bilim adamlarının kendi bildirilerinde kullanılmak üzere kullandıkları yazınlar olarak göreni bol olan memleket olduğumuz için bizler pek okumayı tercih etmiyoruz. Oysaki bu bildiriyi okumak bana büyük bir keyif verdi. Çünkü çocukluğumda kullanılan birçok kelimenin aslında Beylikler zamanında geldiği ve Öz Türkçe olduğunu öğrenme fırsatı elde etim. Yanlış telaffuz ettiğim kelimeleri görmek nasip oldu. Ve zaman geçtikçe kendi kültürümüzden ne kadar hızlı uzaklaştığımızı anlamadığımızı fark ettim.
Bildirinin tamamını buraya aktarmam doğru olmadığı gibi bana gazetem de o kadar yer vermez. Belki Cevdet Bey müsaade eder de bildiriyi özetleyerek gazetemizde yayınlama fırsatı elde ederiz. Anca ben dil ile ilgili kısımlardan biraz not aktarmak istiyorum. Ama sizlerin de muhakkak okumasını tavsiye ediyorum.
Önce fiillerden başlayalım. Anlamlarını yazmayacağım. Sadece fiilleri yazarak geçeceğim. Seksenli yaşlarındaki dedelerimize nenelerimize sorarsanız anlamlarını öğrenme fırsatı elde edersiniz. Bilemediğiniz olursa açın bildiriyi cevabı orada var.
Fiiller: Sağalmak, Sağışlamak, Söykenmek, Sunuşmak, Süsülmek, Şakımak, Tapşurmak, Tapulanmak, Tayınmak, Tekyelenmek, Tizlemek, Yülütmek.
Bir de Cevahiru’l Asdaf’ta geçen bir cümle ile fiillere son verelim.
“Tanrı buyurdu ki emanetleri tapşurasız issilerine.”
O dönemde ve öncesinde kullanılarak günümüze kadar aktarılan kelimeler: Oki Arık, Kavuz, Çec, Yaba, Öğendire, Kendir, Kavut, Gömeç, Kemçe, Yaslaaç, Sındu, Çörek, Avgun, Çökündür, Oklağu, Oğmaç, Bulamaç
Bir de 14 ve 15.yüzyıllarda kullanılan bazı eşya adlarına bakalım;
Aşuk, Ayağ, Başmak, Biti, Burunduruk, Cebe, Derincek, Dirgi, Süksün, Dutu, Emcek, Gönlek, Aya Avazı, Bilezik, Güyegü, Karavaş, Uğru, Yazuk, Yund
Yemek Önerisi
Bu haftaki yemek önerisi İnebolu’nun bir köyünden geldi. Adı Kesnaş… Ben ilk defa duydum. Kesnaş tatlısını gelecek nesillere aktarmak gerek.
Yarım kilo kestane, pekmez, un, şeker, tereyağı, ceviz, karanfil.
Önce kestaneleri iyice bol suda yıkayarak kabuklarını soyuyoruz. Sonra onları haşlıyoruz. Haşlandıktan sonra kestaneleri kenara alın. Suyu tencereye koyup üzerine unu ekleyip ocakta karıştırarak kavurun. Kavurduktan sonra toz şekeri ekleyip göz göz olana kadar pişirin. Kestanelerden bir kaç tane ayırıp kalanını içine ekleyin. Onlarda biraz piştikten sonra pekmezi ekleyip kaynatın. Kaynadıktan sonra sunum kabına alıp üzerine ayırdığınız kestaneleri, cevizi ve karanfili koyarak servis edin.
Muhabbetle Kalın…