Bir adam hiç tanımadığı bir kente çekirdek ailesiyle birlikte yerleşiyor görevi dolayısıyla. Komşusu yok, daha iş arkadaşı edinememiş, annesi babası zaten kilometrelerce ötede.
Kızını haftada birkaç gün özel eğitim merkezine getiriyor. Tesadüfi bir gün çocuklar dersteyken özel bir çocuk annesiyle tanışıyor.
***
Gecenin bir yarısı özel çocuk annesi kadının telefonu çalıyor. Karşıdaki ses kısa bir zamanda sadece çocuklarının durumu ve onların geleceği için konuştuğu adama ait.
“Abla telefonunu özel eğitim merkezinden aldım” diyor adam “Kızımı bırakacak kimsem yok, ona birkaç gün bakar mısın?”
Kadın “Ne münasebet kardeşim, beni bu saatte neden arıyorsun” demiyor. Sorgulamıyor bile.
Gecenin bir yarısı, adam hiç tanımadığı kadının kapısında elinde kızının valizi; valizin içinde kıyafetler, bezler, mamalar…
Belki ömrü billah bir bebek edasında bakılmak zorunda olan kızını, kadına emanet ediyor.
Gün ağarınca telefonda konuşuyor birbirini tanımayan adam ve kadın.
“Gece karımın acil apandisit ameliyatı olması gerekiyordu, onu bırakamazdım. Kızımı da sizden başka emanet edebileceğim kimsem yoktu. Ben size güvendim abla” diye ekliyor.
İki gün sonra kızını hiç tanımadığı kadının evinden alıyor adam. Kız çocuğu anne ve babasından sonra onu ilk kez kendi çocuklarından ayırmayan kadının evinden mutlu ayrılıyor.
Şimdi bunun adı güven mi çaresizlik mi?
Adamın adını vermiyorum ama bu kadın Kastamonu Özel Bireyler ve Aileleri Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Huriye Boyraz…
Huriye abla yaşadıkları o günün dernekleşmede önemli bir yer edindiğini söyleyerek şunları söylüyor:
“Benim çocuğumu, evimi emanet edebileceğim komşularım, akrabalarım var. Aman yarabbi ne büyük çaresizlik hiç tanımadığınız evde kocası ve iki oğlu bulunan bir kadına kızınızı emanet ediyorsunuz. İşte bu durumu yaşayan ailelere bir adım daha yakın olabilmek adına zaten yaptığım gönüllüğü derneğimize taşıdım bende. Gecenin üçünde telefonum çalar Allah razı olsun eşimden sen nereye gidiyorsun demez, kim arıyor demez. Bilirim ki ihtiyaç olmasa çalmaz o telefon.”
***
Geçenlerde bir felaket olmuş mahallede, Huriye abla üstüne başına bakmadan düşmüş hastane yoluna. Hastanede herkes bir yerde koşturuyor, etraf yangın yeri onun tek bir derdi var; komşunun işitme engelli kızı. “Kimse o kızın derdinden anlamaz, komşum da önemli ama kızı daha önemliydi. Etrafta olan biteni anlamıyor ama korkmuş ağlıyor. Onu aldım maazallah bir anlık dalgınlığımız bu çocuklarımızda derin yaralar açabilir ya da bir daha bulamayabiliriz.” diyor.
Ah be Huriye abla çoğalsa ya senin gibiler.
***
Bu arada Huriye ablanın çocuklarından biri atletizmde şampiyonluğu bulunan otizmli Ömer Boyraz.
Bu çocukların özel olması ailelerini de özel kılıyor.
***
Dernek Başkanı Özer Hızarcıoğlu da otellere diğer müşteriler rahatsız olmasın diye alınmayan, toplu taşıma araçlarında yer bulmakta zorlanan, kalabalıkta insanların bakışlarından kurtulamayan özel bir çocuk babası… Deneğin merkezi belediye tarafından kiralanmadan önce tüm işlemleri kendi ofisinden idare eden bir mücadelenin baş aktörü.
Hızarcıoğlu üstü kapalı derneğin birçok ihtiyacının olduğunu söylese de mesleki eğitim atölyesinin zorunluluk olduğunu vurguluyor.
***
Kastamonu’daki engellilerin tümü için ise şu an hali hazırda prosedürleri devam “Engelsiz Yaşam Merkezi”nin kısa sürede bürokratik engellere takılmadan hızla faaliyete geçmesi gerekiyor.
Bu vebali kimsenin ödemeye gücü yetmez maazallah.