featured
  1. Haberler
  2. TAŞLARIN DİLİ KASTAMONU İLİ
  3. İsmail Bey Külliyesi – 4

İsmail Bey Külliyesi – 4

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Bugün dünya insanlıktan çıkılan zulümlere, işkencelere, acılara sahne olurken; bundan 550 yıl evvel ecdadımız hayvan haklarına bile hassasiyet gösteriyordu. Deve Hanı’nın girişindeki iki kapının ölçüleri birbirinden farklıdır. İlk kapı büyük, ikinci giriş kapısı küçüktür. Rivayet olunur ki; ilk kapıdan develer yükleriyle beraber giremezlerse, sahibine hayvana fazla yük yüklediği için ceza kesilirmiş!”

Ön cephesi kesme taş, yan duvarları ise moloz taşı ve tuğla ile örülmüş olan Deve Hanı’nın basık kemerli, oldukça yüksek ve geniş kapısından girilince 4*11 metre ölçüsündeki ilk bölüm yer almaktadır. Burası sağlı sollu bekçi odaları ile ortadaki koridordan ibarettir.

Hanın “Deve Hanı” olarak anılmasının sebebi; Buhara, Semerkand, Hicaz, Suriye, Şam, Irak gibi Ortadoğu coğrafyasından Anadolu’ya gelen ve Develerin bulunduğu ticaret kervanlarının konakladığı bir yer olmasından ötürüdür.

Deve Hanı’nın ahır kısmı 11*13 metre ölçüsünde bir salon olup çatısı beşikörtüsü tonozla örtülmüştür.

Rivayet olunur ki;

Hanın geniş olan dış kapısından develer yükleri ile giremezse, deve sahibine hayvanına fazla yük yüklediği için ceza kesilirmiş. Yüküyle birlikte ilk bölüme giren taşıma hayvanlarının yükleri burada sağlı – sollu bölümlerde boşaltılır ve ahır kısmına öyle alınırlarmış. Hanın duvarlarında belli aralıklarla develerin bağlandığı taşlar hala yerli yerinde durmaktadır.

İmaret ve misafirhaneye gelen misafirler ve tüccarların hayvanları ve bilhassa develerin dinlenmesi ve aynı zamanda imarete akar olmak üzere yaptırılmıştır. Şartların ve imkanların değişmesiyle kervansaray işlevini yitirdikten sonra gaz deposu olarak külliyeye gelir kaynağı olmaya devam eden han, uzun süre metruk kaldıktan sonra 1992 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarımdan geçirilerek kiraya verilmiştir.2009 yılında külliyenin esaslı restorasyonu esnasında Deve Hanı’nda da onarım çalışmaları gerçekleştirilmiş olup halen turizme yönelik olarak hizmet vermektedir.

***

“Koca bir külliyenin inşaatını durduran eser”

İSMAİL BEY HAMAMI

 

İsmail Bey, işçilerin tüm ihtiyaçlarının giderilmesi hususunda gösterdiği titizliği külliye inşaatını durdurarak göstermiştir. İşçilerin yıkanma ve temizlik ihtiyaçları için külliye inşaat alanından uzak hamamlara gitmek zorunda kalmaları üzerine inşaatın durdurulmasını ve derhal bir hamam inşa edilmesini emretmiştir.

İsmail Bey Külliyesi eserlerinden biri olan hamam, külliyenin diğer eserlerinden ayrı olarak yolun karşısında kalmaktadır. Vakfiyeye göre; imarete gelir sağlamak amacıyla yapılmıştır.

Bina moloz taşından harçla yapılmıştır. Ahşaptan soyunma yeri, ortası kubbeli ve yanları tonoz kemerli soğukluk kısmı, yine ortası kubbeli ortaları tonoz kemerli yıkanma salonu vardır. Batı tarafında üzerleri kubbeli iki adet halvet yeri bulunmaktadır.

Günümüzde turizme yönelik el dokumalarının yapılıp satıldığı işyeri olarak hizmet vermektedir.

İsmail Bey Hamamı’nın yapılışı ile ilgili halk arasında çok ilginç bir hikâye anlatılmaktadır. Şöyle ki;

DERHAL HAMAM İNŞA EDİLSİN

Yıl 1454…

İsmail Bey, Kastamonu’ya külliye yaptırmaya karar verir. Yer olarak da, şehrin her tarafından görülebilen bir mekan seçer; Şehinşah Kayası.

Külliye inşaatı başladığında, İsmail Bey de erkenden inşaat alanına gelir, hem de her gün. Bu külliyeye ayrı bir önem verdiği her halinden belli olmaktadır. Ne var ki İsmail Bey’ in keyfini kaçıran, onu huzursuz eden ve sinirlendiren hadiseler vuku bulmaktadır. Kendisi bu diyarın hükümdarı iken sabah erkenden inşaat sahasına geldiği halde, hemen hemen her gün işe geç gelen işçiler görünmektedir. Beş on gün dikkatle takip eder İsmail Bey… Değişen bir şey yoktur, kendisi inşaat sahasında iken bile işe geç gelme hadisesi devam etmektedir.

Bir gün, kendisi yine erkenden külliye inşaat sahasında yerini almıştır. İşçiler çalışmaya başladıktan 15 – 20 dakika kadar sonra on kadar işçinin gayet rahat bir şekilde geldiğini görür. Hemen ustabaşını yanına çağırır;

Bu ne iştir ustabaşı? Şu gelenlere bak! Ben buradayken bile yüzleri kızarmadan, utanıp sıkılmadan geç kalabiliyorlar. Bir tek gün olmadı ki bütün işçiler birlikte işe başlasın. Her gün geç gelen pişkinler oluyor ve sen buna müdahele etmiyorsun” diye çıkışır.

Ustabaşı gün görmüş, feleğin çemberinden geçmiş bir ihtiyardır. İsmail Bey’ in sözlerini sükût içerisinde dinledikten sonra destur alarak konuşmaya başlar;

Beyim! Ustasından kalfasına, çırağından amelesine bütün arkadaşlar sizin bu esere ne kadar ehemmiyet verdiğinizin farkındalar. Ve bu inşaatın bir tek taşı bile abdestsiz olarak yerine konmamaktadır. Ancak, malumunuzdur ki, hepimizin bazı zamanlar gusletmesi icap etmektedir. Gördüğünüz gibi, yakında bir hamam bulunmamaktadır. Mazereti olan arkadaşlar Kale Hamamı’ na veya Frenkşah Hamamı’ na gitmek zorunda kalıyorlar. Geç kalışların sebebi budur.

İsmail Bey bütün gerçeği görmüştür. Gerçekten de inşaat sahası yakınında bir hamam bulunmamaktadır. Ustabaşı sözünü bitirir bitirmez emrini verir;

Derhal inşaatı durdurun! Hiç kimse başka bir işe bakmasın ve tez elden bir hamam inşa edilsin! Benim eserime böylesine ehemmiyet veren teb’ amı zorda bırakmak bana yakışmaz. İsteyen istediği zaman hamama girip temizlenebilmeli ve Kastamonu’ nun gözbebeği olacak bu külliyenin işleri de aksamamalı…”

Candaroğlu İsmail Bey’ in emri üzerine cami inşaatı durduruldu ve hemen hamam inşasına başlanıldı. Çok kısa bir sürede inşa edilen hamam, külliyenin inşaatında çalışan işçiler için çok büyük bir kolaylık sağladı.

KAYNAKLAR :

Erdal Arslan,* Kastamonu Hikayeleri

Fazıl Çifçi, **Kastamonu Camileri, Türbeleri ve Diğer Tarihi Eserler

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!