Murat Güven İle Derin Diyaloğun Konuğu: M. Tevfik Göksu…
Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu; Harita mühendisliği, iktisat, siyaset sosyolojisi eğitimleri ve parlak siyasi geçmişiyle bir belediye başkanında olması gereken donanıma ve derinlemesine müktesebata fazlasıyla sahip. Sohbetimiz ilerlerken, konulara hakimiyetiyle önümüzdeki orta vadede Başkan Göksu’yu ulusal siyaset arenasında görme olasılığının yüksek olduğu izlenimi ediniyoruz.
Esenler Belediye binasındayız… Başkan danışmanı hemşerimiz Mehmet Kaya karşılıyor ekibimizi. . Hep birlikte hızlı adımlarla Başkan Göksu’nun odasına doğru yürürken Başkanın çok yoğun olduğunu, devam eden ve sırada bekleyen görüşmeleri olduğunu belirtiyor. Birden kendimizi zamanla yarışır bir söyleşinin içinde buluyoruz.
Derin Diyalog’un bu haftaki konuğu İstanbul Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu…
“Kendimi şanslı hissediyorum”
Esenler gibi birçok Anadolu vilayetinden nüfusça büyük bir ilçede belediye başkanı olmanın zorlukları ve keyifli tarafları nelerdir? Kendinizi şanslı buluyor musunuz?
Evet, Esenler Belediye Başkanı olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Esenler gibi güzel bir bölgenin, iyi insanların olduğu yerin belediye başkanlığını yapmak apayrı bir heyecan. Esenler’in fiziki dokusu ne kadar problemli ise insani dokusu o kadar sağlam ve tertemiz, o yüzden böyle bir yere belediye başkanı olmak şansların en güzeli.
Esenler halkının da sizden dolayı kendilerini şanslı hissettiklerini düşünüyor musunuz?
Esenler’e hizmet üretmek çok farklı bir heyecan, her yaptığınız yenilik için dua alıyorsunuz, teşekkür alıyorsunuz. ‘Nasıl olsa yapacaksın, görevin, yapmak zorundasın’ diyen yok, teşekkür ediyorlar, bu da hizmeti yapanı motive eden bir şey. Ama bizler görev aşkıyla bu makamlardayız, ilçem halkının benden dolayı ne hissettiklerini kendilerine sormak lazım diye düşünüyorum.
İstanbul’daki diğer belediye başkanları arasında öne çıkan bir isimsiniz. Hem ülke genelinde, hem yurtdışında Esenler’i temsil ediyorsunuz, partinizi temsil ediyorsunuz. Yani dünyaya açıksınız. Global dünyaya hangi pencereden bakıyorsunuz?
Hangi pencereden bakmam gerekiyorsa o pencereden bakıyorum. Yani bir şehrin en yüksek tepesine çıktığınızda şehre iki türlü bakış sergileyebilirsiniz; baktığınız da ya şehri beton yığınlarından ibaret görürsünüz, ya da içinde insanları görürsünüz, insanların yaşadığı bir alan görürsünüz, her baktığımız pencere bizim için insanın bakış penceresidir, yani insan merkezidir. Bu anlamda bizim hep söylediğimiz bir şey var; her şehrin bir ruhu vardır ve şehirlerin hukuku vardır, her şeyden önemlisi şehirlerin üzerinde yaşanmaz, şehirlerin içinde yaşanır. Siz eğer gönlünüzü bir şehre vermediyseniz o şehir size esrarlaşmaz. Biz bu anlamda her baktığımız pencerede sonuçta o esrara ulaşmak o sırrı çözebilmek ve o gönül bütünlüğünü sağlamak üzere çalışıyoruz
“Altyapımız hazır”
Siz mecaz olarak betonlaşmadan söz ettiniz ama İstanbul hakikaten kelimenin gerçek anlamıyla da beton yığınları içine hapsolduğumuz bir kent oluyor her geçen gün. İstanbul genelindeki kentsel dönüşümle ilgili sizin bir çıkışınız vardı medyaya da yansıyan, Esenler’in büyük bir yüzdeyle riskli bölge olduğunu ilan ettiniz. Doğrusu bu pek rastlanan bir tavır değildi; bir belediye başkanının kendi ilçesiyle ilgili bu kadar cüretkar, açık ve net konuşması. Takdir de gördünüz. Peki, şimdi Esenler olarak neresindesiniz kentsel dönüşümün?
Biz kentsel dönüşümün tam ortasındayız, kentsel dönüşümle ilgili bir belediye olarak ne yapılması gerekiyorsa biz hiç bir şeyi eksik bırakmadık. Yani şu anda Esenler’de her bir bireyin kentsel dönüşümle ilgili sürece dahil olması için hiç bir mazereti kabul etmiyoruz. Allah korusun İstanbul’da o bahsi geçen büyük Marmara depremi olursa ve bizim ihmalimizden dolayı bir insan hayatını kaybederse ne yaparız sorusunu kendimize sürekli soruyoruz, ama biz rahatız, neden rahatız,çünkü biz alt yapımızı hazırladık.
1966 Adıyaman Gölbaşı doğumlusunuz, köy kökenlisiniz, geçmişle bulunduğunuz konumu kıyaslayıp; ‘vay be, nereden nereye!’ diyor musunuz?
Köy kökenli olmak suç değil ama ben hiç köyde yaşamadım. Gölköy ilçe merkezinde doğup büyüdüm. Hiç öyle ‘vay be!’ ile başlayan, kendime payeler çıkaran bir yapı ve düşünce içinde olmadım, kendimi dev aynasında görmedim. Daha ortaokuldayken öğrenci başkanıydım. Yaşadığım sürecin memleketime hizmet edebilmem için bana Allah tarafından bahşedildiğini, Allah’ın şanslı kullarından olduğumu düşünüyorum.
“Sayın Başbakan ‘gitme’ dedi, gitmedim”
Çocukluğunuza dair unutamadığınız bir anınız var mı?
O kadar çok ki… Ben ortaokul 1’inci sınıfta İstanbul’a gelecektim, burada okuyacaktım. Okul müdürümüz beni çağırdı dedi ki; ‘sen gidemezsin, burada çalışma yapacaksın’ ve ben müdürümün bir lafıya 3 yıl memlekette okudum. Mesela üniversiteyi bitirdiğimde devletin çok önemli bir kurumuna giriş yapıyordum, Sayın Başbakanımız, (Dönemin Refah Partisi İstanbul İl Başkanı R. Tayyip Erdoğan) beni çağırdı; “Ankara’ya gidiyormuşsun”dedi. “Evet efendim” dedim. “Hayır gitmeyeceksin” dedi. Ben Sayın Başbakanımıza niçin sorusunu sormadım ve gitmedim Ankara’ya.
Peki, nasıl bir duygunun, anlayışın tezahürüdür bu davranışınız?
Sayın Başbakanımız bana Ankara’ya gitmeyeceksin demişse ben bunu sorgulamak yerine tavsiyeye uyup kaldım.
Bizim gayemiz kendi hayatlarımızı nasıl düze çıkarırız yerine toplumun hayatını nasıl düze çıkarırız gayesdir. Çünkü bizim bir medeniyet iddiamız var, bu medeniyet iddiamızı bize veren bireysel düşüncemiz değil, tarihin bize yüklediği misyondur. Bugün Türkiye’nin geldiği noktaya bakarsanız onlar sizden medeniyet bekliyor, bu kadar beklenti varken bizim kendi geleceğimizi inşa etmemiz gibi çok ucuz, çok basit bir hesabın içerisinde olmamız düşünülemez.
Bu açıdan bakarsak bizim siyasi kişiliğimiz Sayın Başbakanımızla şekillenmiştir. Çünkü ben lise 1’de idim, Sayın Başbakanımız elimden tuttu, bütün siyasi tarafımız o zaman şekillendi.
Toplumun refahını kişisel refahınızın üstünde bilme tutkusu nasıl bir duygunun ürünüdür?
Size bunu bir örnekle anlatayım; Sene 1991; Genel Seçimler var, bir haftalık evliyim. Herkes balayına giderken ben partimin görevlendirmesiyle seçim çalışmalarına katılmak üzere Kastamonu’ya doğru yola çıktım. Bolu Dağı’nda trafik tıkandı. 3 – 4 saat Bolu Dağı’nda mahsur kaldık. Görevimize o denli şartlanmışız ki içinde bulunduğumuz zor kış şartlarına sitem etmek yerine bu durumu fırsat bilip arabadaki seçim broşürlerini alıp yol boyu sıra sıra dizilmiş şehirlerarası yolcu otobüslerine tek tek çıkıp broşür dağıttık. Toplumu mutlu eden her hayırlı hizmet bizi de mutlu eder neticede.
“Siyonizmin sinsi planları”
Gündemle ilgili bir sorumuz olacak; Müslümanlar tarih boyunca zulüm görmüştür, Filistin’de yıllardır devam eden İsrail zulmüyle, özellikle de Gazze’de yaşanan son olaylarla ilgili neler söylersiniz, sizce orada neler oluyor?
Gördüğüm kadarıyla Gazze’de büyük bir proje var. 2 ay sonra İsrail’de bir seçim var, seçimle ilgili iç muhalefeti sindirmek için çok pahalı bir yöntem seçiyorlar. Aslında insanların hak ve özgürlükleri konusunda kimin ne kadar samimi olduğunu Filistin meselesi gösteriyor, Gazze’dekilere bomba yağınca ‘hop! bir dakika’ diyen yok, ama Gazzeli bir tane roket atınca ‘ne oluyor, neden roket atıyorsun’ diye bağırıyorlar. Bunların hepsi siyasi oyunlar. Bu işin backgroundu (arka planı)var. Siyonizmin sinsi planları bunlar.
1991 yılında evlendiniz, 4 çocuğunuz var. Çocuklarınız nerelerde eğitim görüyorlar, nerede, hangi konumda olmalarını istiyorsunuz?
Çocuklarımdan en büyüğü bilişim, ikincisi hukuk, diğeri ortaokul da okuyor, en küçüğü henüz okula gitmiyor. Onlarla ilgili tercih belirlemek yerine hayırlı mücadele içinde olmalarını tavsiye ve temenni ediyorum.
“Kastamonuluları seviyorum”
Sayın Başkan, bu yoğun iş gününüzde bize zaman ayırdığınız için gazetemiz ve okurlarımız adına teşekkür ediyoruz. Son olarak okurlarımıza bir mesajınız olacak mı?
Başta Esenler’de yaşayanlar olmak üzere bir Kastamonulu kadar yakınlarında olduğum ve sevdiğim Kastamonulu vatandaşlarıma, okurlarınıza sevgi, selam ve muhabbetlerimi sunar, her zaman yanlarında olduğumu bilmelerini isterim. Ayrıca şahsınıza ve gazetenize bu söyleşi için teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim.
M. Tevfik Göksu Kimdir?
1966 Gölbaşı Adıyaman doğumlu olan M. Tevfik Göksu, ilköğrenimini Gölbaşı’nda, ortaöğrenimini 1980-1985 yılları arasında İstanbul Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesi’nde tamamladı. Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü’nden 1990 yılında mezun oldu. 1991-1994 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı.
Akademik çalışmalarını sosyoloji alanında yoğunlaştıran M. Tevfik Göksu, Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde başladığı doktora çalışmalarını Siyaset Sosyolojisi üzerine devam ettirdi.
M. Tevfik Göksu, Refah ve Fazilet Partilerinde İstanbul İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Siyasi çalışmalarının yanısıra, sivil toplum kuruluşlarıyla yakın temasını sürdüren Göksu, Milli Gençlik Vakfı İstanbul İl Kuruculuğu ve Marmara Bölge Başkanlığı yaptı.
Farklı sivil toplum kuruluşlarıyla irtibatını sürdüren Göksu’nun Araştırmacılar Derneği, Teknik Elemanlar Derneği, ASKON ve Adıyamanlılar Vakfı üyelikleri halen devam etmektedir. Göksu, hazırladığı birçok siyasal propaganda konseptinin yanısıra sivil toplum iletişim danışmanlığı, yerel yönetim iletişim danışmanlığı ve 1992-2000 yılları arasında da Bağcılar Belediyesi’nde Başkan Danışmanlığı yaptı. Ayrıca Türkiye’nin önde gelen bir araştırma şirketinde çalışmalarda bulundu.
İngilizce ve Arapça bilen Mühendis – Sosyolog, Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu evli ve dört çocuk babasıdır.
Röportör: Murat Güven