Hüseyin Karadeniz

ÖMER DALGAKIRAN’IN ARDINDAN (2)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ustalık ve sanatkarlığın meslek yüksek okulu konumunda ki dönemin Eminönü Yağkapanı’na 13 yaşında adım atmış bir delikanlının kendini keşfiyle başlayan hayata tutunma çabası ve kararlığından ortaya çıkan Ömer Dalgakıran markasını Kantarcılar ’da bulunan 84 numaralı kahvenin camlarından izlemeye ve dinlemeye devam ediyoruz.

 “Fetih Ustanın atölyesinden koluma taktığım altın bilezikle ayrıldım. Tek tek makine parçası yapabiliyorum ama ben parçaları bir araya getirerek makine imalatı yapmak istiyordum. Daha fazlasını öğrenmem gerektiğine inanıyordum. 1957 yılında Rum kardeşler Niko, Sarandi ve Panayot’ın yanında işe başladım. Askerlik görevime kadar yanlarında çalıştım. Rumlarla çalışmam bana hem başka kültürü tanımam hem de iş yaşamımdaki belli bir disiplin çerçevesinde samimiyetin, eğlenebilmenin önemini kavramam açısından pusula oldu. 1958 yılında askerlik görevim için Edremit’e gittim. İki aylık acemilik devresinin ardından İstanbul 66. Piyade Ordonat Bölüğüne, Rami’ye geldim. İhtilalden kısa bir süre sonra 23 ayın ardından 30 Haziran 1960 yılında tezkere aldım. Askerlik sonrası annemin elini öpmek, hasret gidermek için İlyasbey’e gittim. İhtilalin ardından bozuk olan işleri yüzünden kumculuğu bırakan babam ve onunla birlikte çalışan ağabeylerim de memleketteydi. Onlarla birlikte geçirdiğim kısa süre zarfında kendi işime dönmem gerektiğini anlamıştım.

İş bulma konusunda telaşlı ve aceleciydim. Karaköy’de Hamdi Bey’in fabrikasında tornacı olarak işe başladım. Despotça yönetilen bu iş yerinde huzursuzdum Niko ve Sarandi’nin eski işime dönme konusundaki ısrarını da yeni işe aldıkları Ahmet’i çıkarmaları endişesiyle ilk başta kabul etmedim. Piyasanın o koşullarında aile sahibi olan birinin işsiz kalmasının ne demek olduğunu biliyordum. Gönlüm buna razı olmuyordu. Bir de iş bulma konusunda kendime güveniyordum. Perşembe Pazarında ustalığım konuşuluyordu artık. Ancak Ahmet Ustayı işten çıkarmayı kafaya koymuşlardı. Onun işsiz kalma sebebi ben olmayacağımdan Niko’nun iş teklifini kabul ettim.

 TANIMAYI SONRAKİ YILLARA BIRAKARAK EVLENDİK

“1961 yılının Ekim ayında kendi memleketimden Öznur Hanımla dünya evine girdim. Öznur Hanım İstanbul’da doğmuş büyümüş ancak annesini kaybettikten sonra babasıyla birlikte memlekete yerleşmişti. Bir kere bir araya geldik, konuştuk ve o zamanın koşullarında birbirimizi tanımayı sonraki yıllara bırakarak evlendik. 1962 yılında Adnan, 1964’te Ayhan ve 1966’da Esen dünyaya geldi.”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!