Hüseyin Karadeniz ile SÜRMANŞET’in Konuğu: Mehmet Ünlü…
Tarih: 18 Haziran 2013 Salı…
Yer: Kocaeli Dilovası Üntel Kablo Sanayi…
Genel yayın yönetmenimiz Hüseyin Karadeniz ve halkla ilişkiler müdürümüz Sibel Can ile birlikte ileri kablo sanayinin duayeni hemşerimiz Mehmet Ünlü ile röportaj yapmak üzere Kağıthane’deki ofisimizden yola çıkıyoruz.
İstanbul’un değişmeyen trafik keşmekeşinden kurtulup Kocaeli il sınırlarına ulaştığımızda aldığımız mesafelerin farklı bir dünyanın kapılarını araladığı hissine kapılıyoruz.
TEM otoyolunun Dilovası gişelerinden çıkıp Demirciler Köyü’ndeki fabrikaya doğru yol alırken, sanayileşmedeki gelişmişliği görüyor; ‘buralar köyse, bizimkiler ne’ sorusunu soruyoruz birbirimize.
Biraz el yordamı, biraz telefonda aldığımız adres yönlendirmesiyle nihayet Makine OSB’ye ulaşıyoruz ÜNTEL fabrikasının tabelasını görüyoruz uzaktan. Akrabamızı, hemşerimizi görmüş gibi seviniyor, gururlanıyoruz.
Fabrikaya ulaştığımızda ilk olarak genel koordinatör Lütfi Yavuz, odasında ağırlıyor bizi. Ardından hep birlikte onursal başkan Mehmet Ünlü Bey tarafından odasında kabul ediliyoruz.
Bize yönetim kurulu başkanı Selim Ünlü, yönetim kurulu üyeleri Ahmet Ünlü ve Ferhat Günan, genel koordinatör Lütfi Yavuz ile genel müdür Abbas Çobanoğlu’da eşlik ediyor. Dost sohbeti havasında bir röportaj için hazırız artık. Kısa bir tanışma faslından sonra kayıt cihazımızın “Recording” tuşuna basıyoruz…
Mehmet Bey, hayatın külfetini de nimetini de sonuna kadar yaşamış 70 yaşında bir işadamı. Kişiliği, konuşması ve davranışlarıyla ak saçlı, görmüş geçirmiş bilge olgunluğunda, kurduğu her cümleye anlamlı mesajlar yükleyerek hayat tecrübesini aktarma gayretinde bir gönüllü hayat kılavuzu izlenimi veriyor bize.
Aşırılıktan sakınan, Ilıman, övülmekten hazzetmeyen bir yapıya sahip… Hayırsever yönünü ısrarla gizlemeye çalışmasına aldırmadan, bu memleket için, hemşerileri için neler yaptığıyla ilgili sorduğumuz sorulara ‘eh işte, yaptık biz de bir şeyler’ diyecek kadar mütevazı.
Kimse üzerine alınmasın ama birçok hemşerimizde görmediğimiz bir bilgi-birikime, donanıma, entelektüel boyuta sahip.
Dolu dolu yaşanan 70 yıllık bir hayatın dar sokaklardan geniş caddelere açılan örnek yolculuğundan kesitlerle karş
ınızdayız.
Derin Diyalog’un bu haftaki konuğu: ÜNTEL Onursal Başkanı Mehmet Ünlü…
Kastamonuluların başarılarıyla gurur duyduğu bir sanayici ve işadamısınız… Kısaca kendinizden söz eder misiniz?
1944 Çatalzeytin Piri Köyü doğumluyum. Köyümüzde benim çocukluğumda ilkokul bile yoktu. Komşu köydeki ilkokula devam ettim. O zamanlar ilkokul öğretmenliği oldukça popülerdi. Dayımın öğretmen olmasının da örnek teşkil etmesiyle, ailem ısrarla Kastamonu’daki Göl Mektebi’ne gitmemi istedi. Fakat ben aileme yük olmayayım diye zanaatkâr olmak istedim.
1957 yılında İstanbul’a gelerek tornacı çırağı olarak işe başladım. 15 sene kablo fabrikasında makinecilik, teknik bakım derken kabloculuğu öğrendim. Ustabaşı olarak önde gelen kablo fabrikalarında çalıştım.
15 sene sonra kendime güven geldi. Kendi işimi kurmalıydım. 1973 yılında ÜNTEL’i kurmaya karar verdim. Sivaslı iki arkadaşımla ortaklığa gittik. Benim en büyük sermayem işi iyi biliyor olmamdı.
Nelerle karşılaşacağınızı bilmiyorduk, zorlu bir süreçten geçtik.
Yaşadığımız tüm badireleri istikrarlı çalışma azmimizle atlatarak, çalışanlarımızla birlikte, sıfırdan bir marka oluşturarak bugünlere geldik.
Geldiğimiz noktada 42 dönüm arsa üzerine kurduğumuz 18.650m2 kapalı alana sahip fabrikamızda dünyanın en modern teknolojisiyle üretime devam ediyoruz.
ABD’li büyük bir şirketten ortaklık teklifi aldık, değerlendirme aşamasındayız.
Geçtiğimiz hafta fabrikamızın bahçesinde yönetim kadromuz ve çalışanlarımızla birlikte büyük bir aile olarak 40’ıncı yılımızı kutladık.
”Kenara çekilmedim hala aktifim”
Ve 40 yılın sonunda ellerinizle kurup büyüttüğünüz şirketin onursal başkanı olmak, bir anlamda emekli olmak nasıl bir duygu?
Hayır, ben emekli olmadım, kenara çekilmedim. Hala aktif olarak çalışıyorum, hala zaman fakiriyim. Şirket yönetimini ikinci kuşağa devrettim. Oğlum Selim’in yönetim kurulu başkanlığında, diğer oğlum Ahmet ve geçtiğimiz ay kaybettiğimiz 40 yıllık ortağım, dostum Feyyaz Günan’ın oğlu Ferhat Günan’dan oluşan genç kuşak yönetecek artık şirketi. Söylemeden geçemeyeceğim; ortağım, kadim dostum Feyyaz Günan’a Allah’tan rahmet diliyorum.
Bayrağı devredecek nesiller yetiştirmiş olmak elbette gurur duyulası bir durum olsa gerek ama bir burukluk da oluyor mu, nasıl bir duygu?
Hayır, böyle bir hissiyatım yok. Zaten onlar beni hep yanlarında, başlarında görmek istiyorlar. Ben de tecrübelerimi aktarmaktan mutlu oluyorum.
Yoğun çalışırken yapamadığınız aktivitelerinizi, hobilerinizi yerine getirmeye de zaman buluyorsunuzdur artık…
Aslına bakarsanız işadamının hobisi olmaz, olurda vakit bulamaz. Ben doğayı çok seviyorum. Ben doğduğumdan beri çev
reciyim. Doğada yürüyüş yapıyorum, tembellik yapıyorum. Geçen hafta işimle ilgili 3 ülke gezdim. Artık bu tür şeylere, aileme ve kendime zaman ayıracağım.
Çalışanlarınız tarafındançok sevildiğinizi gözlemledik... Onlara karşı pozitif yaklaşımınızda sendikacılıktan gelmenizin etkisi var mıdır?
İyi ki geçmişte sendikacılık tecrübem olmuş diyorum. Bir tarafta emek, bir tarafta sermaye… İkisi birbirini tamamlıyor. Biri olmazsa, diğeri olmaz… Ben emekle omuz omuza olduğum için emeğin önemini öğrendim.İşveren olarak kendime de emekçi diyorum, öğrenmenin sonu yok. Ben hiçbir zaman ayrım yapmadım, önce insan dedim. İnsanların değeri Allah’ın huzurunda ölçülür. Biz insanları kişiliğiyle, karakteriyle değerlendirmeliyiz. Önce ben değil, biz. Benden önce ‘’karşımdaki’’ diye düşünürüm hep. Benim anlayış tarzım bu.Onlar benim ailem zaten. Zor günlerde dayanışma içinde olduk. Başarıyı el ele vererek elde ettik.Onların çok büyük emeği var. Onların mutluğunu, güler yüzünü görmek beni mutlu ediyor. Başkaları tarafından da bu konuda başarılı olduğum söyleniyor. Güvenlikten, genel müdüre kadar hiçbirinin iyi niyetinden şüphem yok. Fabrikayı gezdiğimde çalışanlarım benim gözümün içine bakıyor; benim hatırımı sorsun diye. Ben bundan gurur duyuyorum, uzun yıllar omuz omuza mücadele ettiğim insanların gözlerindeki mutluluktan aldığım hazzı tarif etmem imkansız.
Oluşturduğunuz ÜNTEl markasına yaklaşımınızı nasıl ifade edersiniz; çocuğunuz gibi mi görüyorsunuz?
Hiç öyle düşünmedim. Yaşayan bir organizma burası… Emeğinizle işinizi geliştireceksiniz. Teknolojinin sonu yok. İsme, markaya odaklanacaksınız. Ben her zaman iyi bir tesis, iyi bir isim olmak istemişimdir.
Ülke ekonomisinin gidişatından memnun musunuz?
Ekonomide her dönem inişler çıkışlar olur. Bugün çok şükür Türkiye’nin hali belli… 2008’in son çeyreğinde krizle karşı karşıya kaldık ama o günden bugüne Türkiye ekonomisi devam ediyor. Ferdi şahısların da çabasını inkar etmemek lazım.
Ekonomi, dünya durdukça devam edecektir. Bugün Avrupa’daAmerika’da da sıkıntılar var bizlerde bunlardan nasibimizi alacağız. Önemli olan zoru başarmaktır. Yola devam
Bulunduğunuz konuma ve hayattaki tüm başarılarınıza rağmen tevazuunuzu koruyorsunuz ancak ‘fazla mütevazı olma gerçek sanırlar’ diye de bir söz vardır…
Doğrudur. Benim geldiğim yer belli. Orta halli, hatırı sayılır bir Anadolu çiftçisinin çocuğuyum. Aslımı hiçbir zaman inkar etmedim. Hep üzerine bir şeyler koymaya çalıştım. İnsanlar hadlerini bilmeli, nerden geldiklerini, hangi istikamette yol aldıklarını bilmeli.
Hangi derneklerde, sosyal oluşumlarda görev aldınız?
Sendikal faaliyetlerin içerisinde bulundum. Kızılay’da, görev aldım. Kastamonu Holding’in kurucu üyesiyim. Kastamonu Sanayici ve İşadamları Derneği ile yine birçok Kastamonu derneğin çan yönetimlerinde yer aldım.
İsteseydiniz bu oluşumların en tepesinde olabilirdiniz. Lider olacağım, başkan olacağım gibi talepleriniz olmadı mı?
Hayır. Zaten hayatım boyunca hiçbir göreve talip olmadım, görevler bana önerildi, ben de layık görüldüğüm görevlerde imkanlarım ölçüsünde hizmet etmeye çalıştım. Benim öne çıkayım, adımdan söz edilsin gibi çabam hiç olmadı.
STK’larda görev aldığınıza, vaktinizi ve nakdinizi harcadığınıza hiç pişman oldunuz mu?
Pişman olmadım çünkü baştan biliyordum bazı şeyleri. Biz kolektif çalışma konusunda tecrübeli değiliz, başarılı olamıyoruz. Paylaşımcılığı bilmiyoruz henüz, ferdi olarak düşünüyoruz.
İnançlı bir insansınız ama bazılarının yaptığı gibi bunu sürekli ön plana çıkarmıyorsunuz… Dünya görüşünüzü nasıl ifade edersiniz?
Ben aşırı uçlara karşıyım. Türkiyeolarak biraz ortalarda birleşmemiz lazım. Yıllarca bu ülke sağ-sol olaylarından çok çekti. Ülkede sağ ve sol birbirini insanca gördüğünde taşlar yerine oturmaya başladı. Ancak daha eksiklerimiz var, bunlarda zamanla yerine oturacaktır. Ilıman, itidalli olmalıyız.
Her şeyin aşırısı zararlıdır. Aşırı üzülmek de iyi değil, aşırı sevinmek de…
Peki, aşırı zengin olmak nasıl bir şey?
Ben aşırı zengin değilim,olmayı da hiç düşünmedim zaten.
Ben zengin, patron kelimesinibeğenmem. Herkes işinin patronudur. Bir sorumluluk sahibiysen, patronsun. Zenginlik nasıldır bilemem, yatlar, katlar mı alınır bilmem…
Sayın başbakanımızındediği gibi biz mesleğimizde çıraktık, kalfa olduk, usta olduk. Ben kendimle yarışırım.
Olgun kişiliğinizle de öne çıkıyorsunuz… İnsan ne zaman, hangi aşamadan sonra olgunlaşır?
İnsan isterse beşikten mezara kadar hem öğrenmeye hem olgunlaşmaya çalışır. Kişiyi kendine değil, etrafına sormak gerekir.
Hayatta istediğiniz herşeye sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz? Yapamadığınız içinizde ukde kalan bir şey oldumu?
Çok şey hayal etmedim ben… Mesleğimde isim, marka olmak istedim. Çok şükür bizim Avrupa’yı aşmış bir ismimiz var, zoru başarmayı seviyorum.
Aidiyet, mensubiyet anlamında kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Ben bir Anadolu çocuğuyum ve bundan gurur duyuyorum. Memleketimi çok seviyorum; memleketlimi de… Ancak özeleştiri yapmak gerekirse; toplumun genelinde var olan çekememezlik, haset gibi duygular maalesef bizim hemşerilerimizde de var. Bu belki millet olarak genlerimizde var, şuradan buradan veya köklerden geliyor ama var. Ben bunu dernek ve cemiyetçilik hayatımda bizzat yaşadım. Keşke yaşamamış olsaydım. Tanıdığım insanlar arasında belli bir seviyeye gelmiş insanlar da oldu, hala yerini dolduramamış insanlar da…
Kastamonu sizin için ne ifade ediyor?
Kastamonu’yu; memleketimi seviyorum. Doğup büyüdüğüm yer. Ne batıda, ne doğuda, ortalarda kalmış, kendi halinde bir vatan toprağı.
Oraya yerleşmeyi düşünüyor musunuz?
Orası benim toprağım, sılam ama uzaktan seviyorum, fırsat buldukça gitmeye çalışıyorum.İstanbul farklı bir şehir, İstanbul’da yaşayan başka bir yerde yaşayamıyor.
Kastamonu’ya yatırım yapmayı düşündünüz mü?
Düşündüm. Tekliflerde oldu ancak genç olup mücadeleci olmam lazım. Sermaye olarak şirketlerin ihtiyaçları bitmiyor. Alt yapısal olarak daha devletimizin yetişemediği yerler var. İnşallah bunu ikinci kuşak gerçekleştirir.Gençler yatırım yapmak isterse desteğimizi veririz.
Kastamonu’da son yıllarda havaalanı, Ilgaz Tüneli, İnebolu Limanı, İnebolu -Mersin hattı gibi çalışmalar yapılıyor… Sizin Kastamonu’dan çıktığınız zamanlarda Kastamonu bugünü yakalasaydı orada kalır mıydınız?
Hayır, bana dar gelirdi orası. Oralarda gelişmeler oldu ama geç kalındı.
Hayatınızı yazacak mısınız?
Evet, hayatımı kitaplaştırmayı düşünüyorum.
Kendinizi kaç yaşında hissediyorsunuz?
Ruhen kendimi 40 yaşında hissediyorum. İçimdeki azim ve enerji öyle… Hala koşmak istiyorum.
Kaç çocuğunuz var?
1’i kız 3 çocuğum var.
Sizin gibi başarılı olmak isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?
Tüketici bir toplum olduk,üretmeden tüketmek olmaz. Çağımız iletişim çağı. Her şeyi yerinde ve zamanında, ihtiyaca göre kullanmak lazım. Gençlerin çok çalışmaları, kazanımlarını iyi değerlendirmeleri, her dönemde tutumlu olmaları lazım…
Ben israfa karşıyım. Yokken değil, varken tutumlu olmalıyız.
Peki, siz tutumlu bir insan mısınız, paranızın hesabını yapar mısınız?
Sanayici para hesabı bilmez… Ben finans adamıyım, ekonomiyi, iktisadiyi biliyorum demedim hiç. Ben kendi mesleğimi bilirim. İşimi kendim kurdum, kendi rekorumu kendim kırdım.
Henüz 1 yaşında, İstanbul’da yayınlanan tek haftalık Kastamonu gazetesiyiz. Bize ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Napolyon ne demiş; Para, para,para… Ama ben çalışmak, çalışmak, çalışmak diyorum.
Ahlaklı, planlı ve istikrarlı çalışılırsa Allah’ın da yardımıyla her iş başarılır.
Emeğinizin ve düşüncelerinizin eserlerini gazetenizde buluyorum. Allah yolunuzu açık etsin.
Son olarak, hemşerilerinize bir mesajınız olacak mı?
Herkes gibi bende hemşerileriminmutluluğunu isterim. Birbirimizi hoş görelim. Sizlerin aracılığıyla hemşerilerime selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
ÜNTEL Yönetim Kurulu Başkanı Selim Ünlü ile ÜNTEL’ i ve kablo sektörünü konuştuk. ÜNTEL’in Türk sanayisindeki yeri, hedefleri, yabancı sermaye ortaklığı, sektörün sorunları ve daha birçok konuda görüşlerini aldığımız Selim Ünlü söyleşisi haftaya İSTAMONU’da…