Murat Güven ile Derin Diyaloğun Konuğu: Mehmet Reis…
Bir Cumartesi öğle üzeri… Reis Gıda’nın İstanbul ikitelli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki şirket merkezindeyiz. Mehmet Bey her zamanki gibi sıcak ve samimi bir gülümsemeyle karşılıyor bizi. Çoğu işadamında rastladığımız “Ben büyük adamım” kibrinden eser yok tavırlarında. “Küçük dağları ben yarattım” edasına kapılanların aksine, küçük mutluluklar büyük umutlar doğurur öğütlemesi yaparcasına, söylediği her şeyin altını sevgi kalemiyle çiziyor. İş dünyasından ailesine, mutluluklarından kırgınlıklarına, hayat denizine attığı oltaya takılanları konuştuk Mehmet Reis’le…
***
Sayın Reis, etrafınıza topladığınız ve ailem dediğiniz binlerle ifade edilen devasa bir nüfusa kurduğunuz dünyayı konuşmaya geldik.
Hoş geldiniz.
Torun sevgisi bambaşka
Bu gün Cumartesi ve siz yine işinizin başındasınız. Hangi zaman dilimlerinde hangi tempoda çalışır, ailenize ve özel zevklerinize ne kadar zaman ayırırsınız?
Ben akşam 21’lere kadar çalışırım. Cumartesileri 16-17’ye kadar çalışırım, sonra arta kalan zamanı ailemle geçiririm. Vaktim ne kadar az olursa olsun ailemle 1 saat bile olsa mutlaka birlikte olurum. Başarının sırrı sağlam aile yapısında gizlidir. Sabah yürüyüşleri yaparım, köpeklerimle zaman geçiririm. Ama son iki yıldır çok özel bir zevkim var; Torunum…
Hep söylerlerdi torun sevgisinin evlat sevgisinden farklı olduğunu, gerçekten öyleymiş. İşim biter bitmez koşarak torunumu sevmeye gidiyorum. Allah evladı olmayanlara evlat, torunu olmayanlara torun nasip etsin.
Başarı nedir sizce?
Öncelikle belirtmeliyim ki, başarı kendiliğinden gelmez. Şans kısmet tamamda, planlı ve disiplinli çalışmak esastır. Ben çok çalıştım. Hem üniversitede okudum hem çalıştım. Geceleri de taksi şoförlüğü yaptım. İçimde hep patronum beni işten çıkarır mı korkusu vardı. Yani çok çalışmak, disiplinli çalışmak, işi sevmek, dört elle sarılmak… Ve sonrasında kazanılan şeyin adıdır başarı.
Değişime ayak uydurmak şarttır
Başarıyı sürdürebilme, sahip olunan konumu koruyabilme konusunda özel yöntemleriniz var mı?
Değişime ayak uydurmak şarttır. Kriz yönetimi önemlidir. Gücünüzü, potansiyelinizi iyi analiz etmelisiniz. Ne kadar yükseğe çıkarsanız çıkın, kişiliğinizi korumalısınız.
“Reis” artık dünyaca ünlü bir marka. Marka bilinirliğini oluşturmak ve kalıcı olmak nasıl bir marka yönetimi anlayışının tezahürüdür?
Marka oluşturmak uzun yıllar ve büyük emekler sonucu mümkün olabiliyor. Markaysanız sorumluluğunuz çok büyüktür. Öncelikle güven vermek gerekir. Sizinle röportaj yaptığımız şu saat itibariyle ABD’ye gönderilmek üzere 2 konteyner hazırlanıyor.Uluslararası bir itibarı sürdürmek ve kendi şirket itibarınızın yanında ülkenizin ticari itibarını da düşünmek ve korumak zorundasınız.
Sizin oluşturduğunuz diğer markalardan da söz edelim isterseniz. Başka hangi markalarınız var?
Sarmoni ve Sarlife adında markalarımız var. Yakamoz’un yönetim kurulunda artık yer almayacağım, yoruldum.
Kırgınım
Yorulmaktan ziyade bir kırgınlık mı söz konusu?
Evet, aslında kırgınım. Ben Mehmet Reis olarak memleketime her zaman faydalı olmaya çalıştım, ancak karşılığında bir teşekkür bile çok görüldü. Kastamonu’ya devletten hiç teşvik almadan yatırımlar yaptım, çiftçimizin desteklenmesinde öncü oldum, Tosya pirincini almıyor elin memleketinden pirinç alıyor dediler. Oysa pirincin bir ömrü vardır ve Tosya pirincinin ömrü gerekli bakımlar yapılmadığı için yıllara göre azalıyor. Bazı kesimler tarafından yargılandım, yanlış algılandım.Ama ben ne kadar kırgında olsam memleketime hizmetten vaz geçmeyeceğim. Memleketime küsmeyeceğim, Mehmet Reis olarak devam edeceğim.
Tosya demişken, Tosya pirincinin kalitesi nedir?
Türkiye’de satılan Tosya pirincinden bahsediyoruz. Bugün yurt dışında satılan Tosya pirinci olarak adlandırılan pirinç ithal edilen, İtalya’dan alınan pirinçtir. Türkiye’de satılan Tosya pirinci Kızılırmak’tan çıkan pirinçtir. Bunlarda son derece kaliteli ürünlerdir. Ancak, işleme anından daha kuru kırık pirinç ile tam tane olan pirinci tesis ayırt edebilirse inanıyorum ki, pek çok paket yapan firma Tosya pirincini değerlendirecektir.
Yani Tosya pirinci revaçta değil mi?
İşlenmesi konusunda bazı sıkıntılar var, üzerinde çalışılması lazım.
Kastamonu hayvancılığa çok elverişli
Genel olarak Kastamonu tarımını ve çiftçiliğini nasıl değerlendirirsiniz?
Biliyorsunuz, Kastamonu’nun %60’ı sarp kayalık ve dağlık. Tarıma uygun çok az alan var… Biraz Devrekâni’de ve Taşköprü’de ve Tosya’da tarıma uygun alan var. Buralarda imkânlar ölçüsünde tarım yapılıyor ama bence Kastamonu’da asıl yapılacak iş hayvancılıktır. Hayvancılık konusunda çok ciddi yatırımlar yapılmalıdır. Mesela son dönem valimizin çok önemli girişimleri var ve bu beni çok ümitlendiriyor.
Tüm Türkiye’de çok önemli bir itibara sahipsiniz. Birçok yayın organında hayat hikâyeniz yer buldu. Önemsenmek nasıl bir duygu?
Daha fazla çalışmak zorunda olduğumu hissediyorum. Gazetelerde işadamlarıyla ilgili yazılar çıkar. Vehbi Koç’un Sakıp Sabancı’nın başarı öykülerinin yanında Mehmet Reis’in başarı öyküsünün anlatılması bir emeğin, tırnaklarla kazıyarak gelinen bir konumun öyküsüdür. 2 hafta önce Okan Üniversitesi’nde bir konferans verdim, 361 öğrenci vardı ve bir öğrenci bile dışarı çıkmadı. Çünkü ben babadan oğula devredilen bir sermayenin temsilcisi değilim, oradaki gençler söylediğim her şeyi büyük bir dikkatle dinlediler. Başkalarının hayatlarından, başarılarından, hatalarından dersler çıkarabilmek büyük kazançtır. Çünkü bize bahşedilen hayatın süresi bütün hataları yapıp doğruyu bulacak kadar uzun değildir.
Gıda ticaretinin sorumluluğu büyük
Gerek yurtiçi pazarda gerekse ihracatta sizin son tüketiciye karşı da büyük sorumluluklarınız var. Gıda ticareti yapmak zor mu?
Elbette… Topraktan kaşığa uzanan yolda, yani Ayşe hanımın, Fatma hanımın mutfağına sofrasına kadar biz her aşamada ürünün kontrolünü sağlamak zorundayız.
Bir pirinç paketinin içerisinde bir tane taş çıksa markamıza büyük zarar verir. Bir de bunun yurtdışı ayağı var. İhraç ettiğiniz ürünlerden şikâyet olduğu zaman bu ürünleri iade alamazsınız ve imha bedeli ödersiniz. Bu sorunlara mahal vermemek için, ürünün tarladan nihai tüketiciye kadar olan yolculuğundaki her aşamada azami dikkat edilmesi ve hassas kontroller uygulanması gerekir.
Siz bir işadamısınız ve ülkemizde ticarette her yol mubahtır gibi bir anlayış hâkim. Bir işadamı için öncelik ne olmalıdır?
Benim felsefemde çok para kazanmak diye bir şey yoktur. Vicdanımı rahatsız edecek bir paraysa eğer, olmasın daha iyi.Ama dediğiniz gibi tüketiciyi yanıltmak için ülkemizde maalesef farklı prosedürler uygulanıyor birileri tarafından.
Sizin yardımsever bir insan olduğunuz da bilinen bir yönünüz. Sosyal sorumluluk projelerinizden söz eder misiniz?
Söylediğim gibi, ben tahsil hayatımda çok sıkıntılar çektim. Gençlerin eğitimi için katkı sağlamayı ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmayı ilke edindim. Maddeler halinde anlatacak değilim, bizim Anadolu geleneğimiz ve aldığımız terbiye buna izin vermez. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz diyelim.
Siyaset sizin için ne ifade eder, aktif siyasi hayata atılmayı düşünür müsünüz?
Hayır, siyaseti aktif olarak yapmayı hiç düşünmüyorum. Farklı teklifler oldu bu konuda ama ben bildiğim işi yaparak ülkeme hizmet etmekten yanayım. Çok sayıda siyasetçi dostum var. Hiçbir zaman her devrin adamı olmadım ama Ankara’yla aram her zaman iyi olmuştur.
Haftalık tek Gazete İstamonu
Sayın Reis, şu anda röportaj verdiğiniz “Gazete İSTAMONU” yeni bir gazete ve sizin basını önemsediğinizi biliyoruz. Neler söylersiniz?
Evet, bana göre yazılı, görsel, işitsel tümüyle medya insan hayatında çok önemli bir yer teşkil eder. Halkın haber alma hizmetidir gazetecilik. Kastamonu’yu ve Kastamonuluları anlatan, İstanbul’daki tek haftalık gazete olmanızı önemli buluyorum. Başaracağınıza inanıyor, kalıcı olmanızı diliyorum.
Ayet-el Kürsi ve Atatürk
(Mehmet Bey’in çalışma ofisinin bir köşesi farklı zamanlarda farklı isimlerle birlikte çekilmiş fotoğraflara ayrılmış. Reis’in hayatının vesikası bir belgesel gibi bu köşe. Kimler yok ki o fotoğraflarda… Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dan Demirel’e, Başbakan Tayyip Erdoğan’dan Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ’a, bakanlardan milletvekillerine akla gelebilecek hemen herkes. Sohbetin kalan kısmını orada gerçekleştirme teklifimize heyecanla evet diyor.)
Hayatınızdan kesitlerle karşı karşıyayız.
Evet, insan böyle durumlarda hayatının film şeridine göz atar gibi bir hissiyata kapılıyor. Şu üstte gördüğünüz benim annem… Mutlaka her fırsatta ziyaret eder, elini öper, duasını alırım. Yanında gördüğünüz rahmetli babam… Onu kaybettiğimde ben 19 yaşında bir delikanlıydım. ( Atatürk’ün ve Ayet-el Kürsi’nin yan yana oluşunu hatırlatıyoruz)
Benim hayat anlayışımın kısa bir özeti bu aslında… Silah arkadaşlarıyla birlikte bu toprakların vatan oluşunu sağlayan Mustafa Kemal Atatürk ve dini inancımı simgeleyen Ayet-el Kürsi.
Birlikte aynı kare içinde yer aldığı, ülkenin iş ve siyaset dünyasının önemli isimleriyle çekilmiş fotoğrafları yeri, tarihi ve hikâyesiyle birlikte anlatıyor Mehmet Reis… Artık hayatta olmayanlara duyduğu özlemi gözlerinden anlamak zor değil.
Zaman hızla akıp geçiyor ve hayata yeni pencereler açmamızı sağlayan bir röportajın daha sonuna geliyoruz, teşekkür ederek ayrılıyoruz Mehmet Reis’ten…
Röportaj: Murat Güven
Bu yazı içeriğinin tüm hakları www.istamonu.com ve GAZETE İSTAMONU’ya aittir. İzinsiz yayınlayanlar hakkında hukuki işlem başlatılacaktır…