Murat Güven ile Derin Diyaloğun Konuğu: Mustafa Kara…
Röpörtaj: Murat Güven
Bir anlamda memlekete gittik bu hafta röportaj için; Kastamonu’ya…Öyle ya “Üsküdar’a Kadar Kastamonu” değil mi neticede…Her yanı tarih kokan Üsküdar caddelerinden belediye binasına doğru ilerlerken bir aidiyet sorgulamasına kaptırıyoruz kendimizi gayri ihtiyari. Burası bizim miymiş, buralara kadar hükmeden bir tarihin ahfadı mıyız biz?
Bu güzelim toprakların artık Kastamonu’ya ait olmamasına üzülmek yerine kelimenin tam anlamıyla yaşıyor olmasına seviniyoruz daha ziyade. Hani sevdiğiniz elinizden alınır da siz onun hayatta olmasına sevinir, mutluluğuyla mutlu olmaya çalışırsınız ya işte öyle bir şey…
Aracımızın CD çalarında yükselen Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur / Kâtibimin setresi uzun eteği çamur… Nağmeleri yolculuğumuza eşlik ederken, hani tesadüfen bir de yağmur başlasa bu duygu yoğunluğunun üstüne; ağlamak işten bile değil.
Belediye binasının önündeki parkta oturup birer çay içtikten sonra asli görevimiz için belediye binasına doğru yollanıyoruz; kalbimizde Üsküdar sevgisi, dilimizde Kâtibim Türküsüyle…
“Hizmet etmenin hazzı çok büyük”
İTÜ mezunu inşaat mühendisi, kendi aile şirketinizin genel müdürüydünüz. 4 yıldır da Üsküdar Belediye Başkanısınız… Şirket yönetmekle belediye yönetmek arasındaki benzerlik ve farklılıklar nelerdir?
Her iki alan da temelinde insana hizmet, hakka hizmet olan mekanizmalar. Herkes bulunduğu mecrada bir şeyler üretmeye çalışır.
Aslında birbirine çok benzeyen alanlar. Bir ticari kurum için tüketici memnuniyeti ne kadar önemliyse, siyasette de halkın, seçmenin memnuniyeti o denli önemlidir. Verimli olabilmek önemlidir. Aradaki tek fark ticari hayatta muhatabınız tüketici iken, belediyecilikte ise halk ve seçmendir. Her iki alan da aynı temel prensibe dayandığı için o anlamda zorlanmadığım kanaatindeyim.
Günümüzde belediyeler gelir-gider dengesini tutturmak için bir anlamda şirket gibi mi yönetiliyor?
Bir açıdan baktığınızda doğru ama belediyecilikte işin sosyal kısmı daha yüksek. Ticari şirketler her ne kadar hizmet üretseler bile kâra endekslidir. Belediyelerin de kaynak üretme zorunluluğu vardır, yapılan her işin bir maliyeti vardır ama burada hizmeti rakama çevirmek lazım; ne kadar geniş bir alana hizmet ediyorsunuz, ne kadar insanla bir araya geliyorsunuz…
Hangisi daha zor?
Her ikisinin de zor olan yanları var elbette ama siyasette, hizmet etmenin hazzı çok büyük. Yerel yönetimler insanların en kolay ulaştığı kurumlardır. Sizin görev ve yetki alanınız olsun veya olmasın vatandaş devletle, hükümetle olan her türlü işini, sorununu size aksettirir, çözüm üretmenizi bekler. Bu beklentiler bazen o denli geniş bir yelpazede oluyor ki, vatandaş eşiyle olan problemini bile gelip belediye başkanıyla paylaşabiliyor. Çocuğuna eğitim aldırmak isteyen veliler önlerine çıkan engelleri sizin ortadan kaldırmanızı bekliyor mesela… Biz bu beklentilerin muhatabı olup olmadığımıza bakmaksızın bunun bir ihtiyaç olduğunu düşünür, zaman zaman kendimiz çözerek, zaman zaman aracı olarak, paydaşlar bularak o talepleri çözüme kavuştururuz. Önemli olan o sorunun ortadan kalkmasıdır.
Marka belediye olduğunuz söyleniyor ve bu kabul de görüyor… Üsküdar Belediyesi’nin markalaşma sürecine katkınız nedir?
Üsküdar zaten tarihiyle, kültürüyle, kurumlarıyla, özellikle de doğasıyla bir marka. Belediye bunun gerisinde aslında. Biz Üsküdar Belediyesi olarak bu markanın altını doldurma peşindeyiz. Kültür-sanat faaliyetleriyle, etkileşim kurduğumuz kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak her alanda hizmet etmeye çalışıyoruz.
Üsküdar’ın yalnızca öğrenci nüfusu 110 bin… Bir şehir nüfusuna eşit sayıda öğrencimiz var. Öğrencilerimize yönelik projelerle; onlarla hemhal olma adına gençlik merkezleriyle, bilgi evleriyle, özellikle sporu tabana yayma çabamızla var olan Üsküdar markasının altını doldurmaya çalışan sacayağıyız.
Bizden önceki dönemlerde görev yapan başkanlarımız ciddi çalışmalar yapmış, biz de yaptığımız çalışmaları geçmişte yapılanların üzerine inşa etmeye çalışıyoruz. Bu bir bayrak yarışı… Biliyoruz ki geçmişte yapılanları yok sayarak her 5 yılda bir yeni baştan başlarsanız bütün emeklere yazık olur.
“Olimpiyat şampiyonu sporcumuz Aslı Çakır Alptekin ve…”
Ticari hayatınızda çeşitli ödüllerle taltif edildiniz… Peki, siyasetin, belediye başkanlığının ödülü nedir?
Gençlik Merkezi’ne yaptığımız yatırımlarla Sayın Başbakanımızdan aldığımız ödül, Türkiye’nin her yerine yaptığımız anaokullarıyla Toplumsal Gelişim Merkezi (TOGEM) projesiyle ön plana çıkmamız, yaptığımız çeşitli çalışmalarla kurum ve kuruluşlardan aldığımız ödüller elbette önemlidir ancak aslolan ödül kimsesizlerin kimsesi olabilmek. Kendisine ufuk arayan, vizyon arayan bir gencimize sahip çıkabilmek. Örneğin 2012 Londra Olimpiyat Oyunları kadınlar 1500 metre finalinde belediyemiz sporcusu Aslı Çakır Alptekin’in altın madalya kazanması bizim için ödüldür. Siyasette ödül bizzat yaptığınız hizmettir. O hizmetin karşılığında gözlerdeki sevince, mutluluğa ortak olmaktır.
Belediyelerin görev öncelikleri nasıl sıralanır?
Belediyelerin asli görevlerinden biri yaşanabilir bir çevre elde etmek ve onun üzerine sosyal belediyeciliği koyarak hizmet etmektir. Bizim burada belki de en ciddi olduğumuz alan sosyal belediyecilik kısmıdır. Yaşlılara yönelik projeler, kadınlara yönelik projeler, özellikle geleceğimiz olan gençlere yönelik yaptığımız sporu tabana yayma projeleri üretiyor ve uyguluyoruz.
Siyasette hedefleriniz var mı, hedeflediğiniz yerde misiniz?
Hani derler ya; hedefsiz bir yelkene rüzgâr bile yardım etmez. Ben siyasete AK Parti’yle birlikte başladım, öncesinde siyasette yer almamıştım. Belediye başkanı olacağım diye de bir hedefim yoktu ama olaylar sizi hızlıca bir yerlere yönlendirebiliyor. Önemli olan hizmet edebilmek, bundan sonrası için de hakkımızda hayırlı olanı diliyorum.
Neydi bu partide sizi çeken, neden AK Parti?
Eski siyaset ve siyasetçi tipine kendime yakın bulmuyordum. İstanbul BŞB Başkanlığı döneminde Sayın Başbakanın hizmetlerini, ortaya koyduğu vizyonu gördüm. İnsanlara yaklaşımını görüp bundan etkilendim diyebilirim.
“Üsküdar, yaşayan şehir”
Üsküdar’da yaşamak, Üsküdarlı olmak nasıl bir duygu; nasıl anlatırsınız Üsküdar’ı?
Üsküdar, çok eskilere dayanan bir tarihe sahip… Bu tarihsel süreçte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, izleri hala silinmemiş birçok kültürü yaşatmış. Üsküdar yaşayan bir şehir… (Makam odasının penceresinden dışarıyı işaret ederek) Şu karşımızdaki Valide Sultan Camii’nde yüzyıllardır ezan sesi yükseliyor. Hemen yakınımızdaki Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri Türbesi ve Camii hala ayakta, onun müntesipleri hayata devam ediyor. Üsküdar’da insanı tutan, bağlayan zamanın durmamasıdır. Zaman akmaya devam ediyor, halka kopmuyor, sadece kişiler değişiyor. Bu durum insanı heyecanlandırıyor. Üsküdar, şarkılara şiirlere konu olmuştur, her alandan sanatkârlar yetiştirmiştir.
Üsküdar Belediye Başkanı olduğunuz için kendinizi şanslı görüyor musunuz?
Şanslı görüyorum ama şanstan çok kendimi daha büyük sorumluluk sahibi hissediyorum.
Gelecek yerel seçimlere bir yıldan az bir zaman kaldı… Yeniden aday olacak mısınız?
Bu sorunun yanıtını vermek için çok erken.
Üsküdar’ı Kastamonu bağlamında nasıl değerlendirirsiniz?
Öncelikle; bilindiği gibi tarihte bağlantıları olmuş. Üsküdar, Candaroğulları Beyliği’nin idaresi altına girmiş. Zaman zaman komşu medeniyetler olmuşlar, zaman zaman iç içe girmişler.
Daha sonra genç Cumhuriyet kurulduğunda da o bölgedeki hemşerilerimizin doğdukları toprakların verimsizliğinden dolayı özellikle de sahil kesiminden olan, denizcilikle uğraşan Kastamonuluların İstanbul’a gelerek ilk yerleştikleri bölge Üsküdar olmuş. Kastamonu’da kendini ifade edebilen birisi burada da aynı şekilde ifade edebilmiş. Öte yandan manevi iklimin benzerlikler göstermesi ve muhafazakâr yapının da aynı olması Üsküdar ile Kastamonu’nun tarihten gelen bağını hep güçlü kılmış.
“Kastamonu, her şeyiyle etkileyici bir Anadolu şehri”
Kastamonu denilince sizde uyanan duyguları sorsak…
Burada özellikle Tosya ve Cide Soğuksu’lu hemşerilerimiz yoğun olarak yaşıyor. Onlarla her zaman sıcak ilişkilerimiz olmuştur. Etkinliklerine davet ederler gideriz, bizden talepleri olduğunda yardımcı olmaya çalışırız. “Üsküdar’a Kadar Kastamonu” etkinliğini birlikte yapmıştık. Kastamonu’ya 5-6 defa gittim. Oradaki kale, Şeyh Şaban-ı Veli Hazretlerinin türbesi, manevi iklimi, doğası… Her şeyiyle etkileyici bir Anadolu şehri Kastamonu…
Bunca yoğunluk arasında kendinize zaman ayırabiliyor musunuz, sportif ve sanatsal faaliyetleriniz var mı?
Spora zaman ayırmamız mümkün olmuyor, sanatsal faaliyetleri de Üsküdar’la birlikte yaşıyoruz, hem belediyemizin, hem de diğer kurum ve kuruluşların sanatsal faaliyetlerine katılınca dolaylı yoldan da olsa sanatsal faaliyetlerden uzak kalmamış oluyoruz. Arkadaşlarımızla Tarihi Balaban Tekkesi’nde bir araya geliyoruz.
Sanat demişken; müzikle aranız nasıl?
İyi bir dinleyiciyim. Genellikle halk müziği ve özgün müzik türlerini dinlerim. Müziğin evrensel bir dile sahip olduğunu düşünüyorum, sözlerin değil melodilerin önemli olduğunu düşünüyorum. Üsküdar zaten sanatla iç içe bir yer, müzik her zaman yakınımızda.
Kaç çocuğunuz var?
İkisi kız, ikisi erkek dört çocuğum var.
Onlara siyasete girmelerini önerir misiniz?
İnsanlar sevdikleri işi yapmalı. Çocuğum bile olsa kimseye bir şey dikte etme taraftarı değilim. Onların kişiliklerinin, çevrelerinin oluşmasına fırsat vererek doğru tercihler yapmaları konusunda yardımcı olurum, gelecek zaman ve şartlar ne gösterir bilemeyiz. Önemli olan sevdikleri, doğru işi yapmaları.
“Türkiye’nin geleceğini çok aydınlık görüyorum”
Çocuklarınızın geleceğiyle ilgili kaygılarınız var mı?
Ülkenin geleceğiyle doğru orantılı bir durum bu… Yaşadığınız kent güvenli değilse, toplumsal barış sağlanamamışsa, iç huzur yoksa, bir insanın milyon dolarlara sahip olması, sarayda hazineler içinde yaşaması bir şey ifade etmez. Aslolan ülkenin gelişmesi, barış ortamında yaşanabilmesidir.
Ülkenin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Gördüğüm şu: Başbakanımızın ortaya koyduğu bir 2023 vizyonu var. Dünyada itibarımız yükseliyor. Bir yandan da ülkenin terörden arındırılmasıyla ülkenin geleceğini çok aydınlık görüyorum.
Gazetemizi nasıl buluyorsunuz?
Gazetenizle son birkaç aydır tanışmış olduk. İstamonu Gazetesi’nin gördüğüm kadarıyla yereli merkezine koyan, evrenseli de yakalamaya çalışan bir çizgisi var. Özellikle ulusal gazetelerin öne çıktığı İstanbul’da yereli yaşatmak zordur, haftalık gazete çıkarmak zordur. Bu azminizi destekleyeceğimizi belirtmek isterim.
Kastamonululara bir mesajınız olacak mı?
Biz burada Kastamonulu hemşerilerimizle çok güzel bir diyalog içerisindeyiz. Kastamonuluların sanatçısıyla, siyasetçisiyle, sanayici ve işadamıyla, STK’larıyla, basınıyla memleketine ve ülkesine hizmet etme yarışlarını takdir ve tebrik ediyorum. Allah bu birlik ve beraberliklerini daim etsin dileklerimle, tüm Kastamonululara selam ve sevgilerimi sunuyorum.
Söyleşi için ekibimiz ve okurlarımız adına teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.
Mustafa Kara Kimdir?
1968 yılında Kars’ın Akyaka İlçesinde doğdu İTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu. İş hayatına proje mühendisliği ve taahhüt işleri yaparak başladı. İnşaat ve perakendecilik sektörlerinde faaliyet gösteren ailesine ait şirkette Genel Müdür olarak görev yaptı.
Bu dönemde İTO Yılın Vergi Rekortmenleri KOBİ Özel Ödülü (2007), İGİAD Girişimcilik Ödülü (2006), Teknik Elemanlar Derneği Başarı Ödülü (2004) ile taltif edildi.
Çeşitli STK’larda kurucu, başkan ve yönetici olarak görev aldı. Siyasete aktif olarak AK Parti’nin kuruluş süreci ile başladı. AK Parti Üsküdar İlçesi kurucu yönetim kurulu üyesi. AK Parti Üsküdar ilçe başkanlığında çeşitli görevlerde ve Üsküdar Belediye Meclisi’nde grup başkan vekilliği ile İmar Komisyonu başkanlığı görevlerinde bulundu. AK Parti Siyaset akademisi sertifikası sahibi.2009 mahalli idareler seçiminde AK Parti’den Üsküdar Belediye Başkanlığına aday olan ve seçilen Kara halen bu görevini sürdürmektedir.
İngilizce bilen Mustafa Kara, evli ve iki kız, iki erkek dört çocuk babasıdır.
Bu yazı içeriğinin tüm hakları www.istamonu.com ve GAZETE İSTAMONU’ya aittir. İzinsiz yayınlayanlar hakkında hukuki işlem başlatılacaktır.