1. Haberler
  2. RÖPORTAJ
  3. Sürmanşet’in Konuğu: Sinan Aktaş

Sürmanşet’in Konuğu: Sinan Aktaş

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Murat Güven ile Sürmanşet’in konuğu Sinan Aktaş…


Röportör: Murat GÜVEN

Kısır bir döngü içine hapsedilmiş “Çok gezen mi, çok yaşayana mı bilir” sorgulaması vardır ya hani; herkesin kendi açısından yorum getirdiği… Bizce marifet; çok gezmek veya çok yaşamak değil, yaptığı işin bilincinde ve kendinden emin olmaktır. Bizi bu düşünceye sevk edense, aşağıda okuyacağınız röportajdır.

Karşımızda; kendisi her ne kadar siyasette yeni olduğunu söylese de, konusuna hakimiyetiyle yılların siyasetçilerine taş çıkartan bir birikim, yumuşak ve yalın bir üslup, “Biz” kavramını içselleştirmiş, kolektif bakış açısını benimsemiş bir takım oyuncusu var.

Alışılagelmiş genel başkan dalkavukluğunun çıkmaz sokaklarına sapma gereksinimi duymuyor, çünkü hak etmediği bir paye, makam beklentisi yok. Hak ettiğinin bir gün vuku bulacağını ise zaten biliyor ve biraz inancından kaynaklanan teslimiyet, biraz da tevazuu gereği, ‘kader-kısmet işte’ diyor.

“Yakınlarım, beni siyasete kurban verdiklerini söyler”

“Siyasette yeni sayılırım”

Sinan Bey, iki yıllık gecikmeyle de olsa yeni görevinizin hayırlı olmasını dileyerek başlayalım söyleşimize… Kaç yıldır siyasetle ilgileniyorsunuz, bugüne kadar hangi görevlerde bulundunuz?

Teşekkür ediyorum. Siyasete uzun yıllardır ilgi duymakla birlikte dışardan takip ediyordum. Siyasi kadronun içinde yer almam 2004 yılından itibaren oldu. 2004 yılında AK Parti Üsküdar ilçe teşkilatında tanıtım-medya biriminden sorumlu ilçe başkanlığı görevine getirildim. Bu görevi 4 yıla yakın bir zaman sürdürdüm. Sonrasında kısa süreli halkla ilişkiler birim başkanlığı ve seçim işleri birim başkanlığı görevlerinde bulundum. 3 yıl kadar teşkilat başkanlığı yaptım. 2011 yılı milletvekilliği seçiminde ilçe başkanımız milletvekili olunca ilçede yapılan temayülle ilçe başkanlığına layık görüldüm. Geçen yıl yapılan kongreyle de tekrar AK Parti Üsküdar ilçe başkanı seçildim.

Siyasi hayatınızın miladı AK Parti ile mi başladı? Öncesinde her hangi bir siyasi partide çalışmalarınız olmuş muydu?

Doğrudur. AK Parti öncesinde üyelikten öteye bir siyasi geçmişim olmadı. Daha çok dernek, vakıf gibi STK birimlerinde görev aldım.

Asıl mesleğiniz nedir?

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Okulun son sınıfından bu yana yayıncılık üzerine çalışıyorum. Üniversitelere yönelik dergi yayıncılığı yaptım. Sonrasında halen devam eden, her türlü reklam hizmetini sunduğumuz ve uluslararası bir üniversitenin Türkiye bazındaki kitaplarını çıkardığımız reklam ajansımı kurdum. Görevim nedeniyle kendi işimle ilgilenemiyorum. Özellikle 2 yıldır ticari faaliyetlerimizi ortağım yürütüyor.

Siyasetçi olmanın handikaplarından biri de bu olsa gerek; kendi hayatınızı ıskalamak, kendi ticari geleceğinizi kendi elinizle baltalamak gibi… Siyasette varmak istediğiniz bir hedefiniz var mı?

Ben insanların ömür boyu siyaset yapmasını doğru bulmuyorum.

İnsanlar siyasetle belirli bir süre amatör olarak uğraşmalı ve sonra yerlerini yeni yetişenlere bırakmalı. Siyasette sürekli var olma iddiası hem kişinin kendi geleceği açısından doğru değil, hem de ilk günkü heyecanı ve verimliliği muhafaza etmek mümkün değil.

Zaten Sayın Başbakan da bu sebepledir ki 3 dönem şartı koymuştur. Bu şart olmasa da benim ömür boyu siyasette yer almak gibi bir iddiam yok. Bunun yanı sıra siyaset elbette çevre kazanmak için önemli. Biz bu çevreyi milletimiz için, Üsküdarlılar için, hemşerilerimiz için kullanıyoruz.

“Hiçbir göreve talip olmadım”

Beklentiden kastımız belediye başkanlığıyla ilgiliydi. Üsküdar’a kadar hükmetmiş bir beyliğin günümüz temsilcisi olarak, Üsküdar belediye başkanı olarak görebilir miyiz sizi, böyle bir hedefiniz var mı?

Ben siyasete her hangi bir beklentiyle girmedim. Gerek daha önce üstlendiğim görevler gerekse ilçe başkanlığım benim hedeflerim ve beklentilerim doğrultusunda değil, bu görevlere layık bulunmam neticesinde gerçekleşti. Beklentileri karşılamanız çoğu zaman mümkün olmaz. Ben siyasette hedef koymanın doğru olmadığını düşünüyorum. İnsanlar sizi bir işe, göreve layık görüyorsa zaten olursunuz. O liyakate sahip değilseniz kendinize hedefler belirlemenin bir manası yok. Kısmet diyelim.

İstanbul’da AK Parti ilçe başkanı olarak Esenler (Av. Umut Özkan)ve Üsküdar dışında Kastamonulu yok. Nüfusumuzun yoğunluğuyla övündüğümüz İstanbul gibi devasa bir şehirde temsil noktasında önemli bir eksiklik değil midir bu?

STK’lar özellikle son yıllarda siyasette etkin rol oynamaya başladı. Genel ve yerel seçimlerde hemşeri örgütlenmeleri dikkate alınıyor. Aday belirleme konusunda bu durum önemli bir etken haline geliyor. Toplum olarak öne atılmayı değil, seyirci kalmayı yeğliyoruz. Siyasetteki temsilcilerimizin çoğalması için birlik-beraberliğimizi güçlendirmeli, Kastamonulular olarak iyi örgütlenmeliyiz. Herkesin gönlünde yatan bir siyasi parti vardır. Hangi siyasi partiye oy verirsek verelim ama siyasetten uzak kalmayalım, seyirci olmayalım, en azından takipçisi olalım.

Partimiz bir yönetim kurulu oluştururken o bölgedeki demografik durumu göz önünde bulundurur. Yönetim kademesinde yer alacak kişilerin o bölgedeki nüfus yüzdesi bir etkendir, bu partimizin genel kuralıdır. Bu sistem İstanbul’da yoğun olan Kastamonuluların siyasete girmesinin kolaylaştırmış, avantaj sağlamıştır. Geçen yıl İstanbul’daki AK Parti teşkilatlarında ve belediye meclislerinde görevli hemşerilerimizle bir toplantıda bir araya geldik; 230-240 kişiydik. 39 ilçenin neredeyse tamamında Kastamonuluların ağırlığı var.

Nüfus itibariyle Üsküdar’da kaçıncı sıradayız?

Burada nüfus yoğunluğu olarak 4’üncü sıradayız ama sıralama birbirine çok yakın; 4 ile 3’ün, 2 ile 1’inci sıranın arasında çok az bir rakamsal fark var.

“Hemşerilerimiz bir araya gelerek Sayın Başbakan’ı davet etmiyor, talep Başbakandan geliyor”

Kastamonuluların özellikle İstanbul’da, sizin az önce belirttiğiniz seyirci kalmaktan, örgütlenememekten kaynaklanan sorunları var. Bu sorunların çözümüne katkı sağlama noktasında projeleriniz var mı?

Enteresan bir durumdur; gerek siyasetçi gerek dernekçi olarak, sorunu çözmeye çalıştığınız zaman sorunun bir parçası haline geliyorsunuz. Kafalarda; ‘Acaba başkan buradan kendine nasıl bir siyasi, ticari rant sağlıyor?’ sorusu oluşuyor. Oysa kimsenin bir çıkar sağladığı falan da yok. Bakınız, dernekçilik konusunda Kastamonu bütün illerin önünde yer alıyor. Kastamonu dernekçiliği herkesin dilinde. Bazı köy derneklerimiz bile birçok il derneğinden daha aktif çalışmalar yapıyor. Hatta bir keresinde; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Binali Yıldırım bey, bir bayram günü ilçemiz Cumhuriyet mahallesindeki Hanönü Kavak Köyü Derneği’nin önünden geçerken bakıyor ki büyük bir kalabalık var, giriyor içeriye bayramlaşmaya katılıyor ve şaşırıyor bir köy derneği bu kadar büyük kalabalıkları nasıl bir araya getirmiş diye. Ama maalesef toplum olarak bu kalabalıkları birlik-bütünlük içerisinde tutamıyor, organize edemiyoruz. Örneğin bazı iller program tertipleyip, Sayın Başbakanı davet ediyor, bizim derneklerimiz bir araya gelerek geniş katılımlı bir program düzenleyip, Sayın Başbakanı da davet edeceğine, Sayın Başbakan, çevresindeki bazı hemşerilerimize talebini iletiyor, ‘Kastamonulular bir toplantı yapsın da ben de katılayım’ diyor ve ancak böyle gerçekleşiyor Sayın Başbakanın Kastamonulularla bir araya gelmesi.

Bence asıl sorun ezilmiş bir toplum oluşumuz. Çözümün başlangıç noktası ise bir Kastamonu düşünce platformu oluşturulmasıdır bana göre.

“Dernekler siyasete bulaştırılmamalı, siyasetin arka bahçesi olmamalı”

Dernek-Siyaset ilişkisine bakış açınız nedir?

Dernek yönetimleri de, siyaset kademeleri de birer hizmet alanıdır. Derneklerin siyasete bulaştırılmamasını savunuyorum. Dernekler hiçbir siyasi partinin arka bahçesi değildir, olmamalıdır.

Dernekleri siyasete atlama taşı olarak görmemek lazım. Siyasi görüş ne olursa olsun bu görüşün dernek yönetiminde seslendirilmemesi, ayrılıklara sebep olmaması gerekir diye düşünüyorum. Aksine davranışlar dernekçiliğin kurumsal yapısını ve yöneticilerin itibarını zedeler, güvensizlik doğurur.

Önemli bir makamdasınız… Hemşerilerinize ne gibi katkılarınız oluyor?

Elimizden geldiği kadar, yetişebildiğimiz kadar hemşerilerimizin yanında olmaya çalışıyoruz. Buradaki hemşerilerimizin başka partiye gönül vermiş olsalar bile, hemşericilik duygusuyla bizi desteklediğini biliyoruz, onlara bu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!