Murat Güven ile SÜRMANŞET’in Konuğu Selahattin Taşdöğen…
Röportör: Murat GÜVEN
Selahattin Taşdöğen’le sanat dünyasının kendi içinde yaşadığı sorunları, sanatın sanatçı gözüyle analizini toplumun sanata bakış açısının sanatçı üzerindeki etkilerini irdelediğimiz sıra dışı bir söyleşiyle daha tam da baktığınız yerdeyiz…
Yüzlerce oyun, Yeşilçam, beyazcam… Bir insanın, hayatında görebileceği en çok yer, bir aktörün hayatı boyunca duyabileceği en çok alkış…
İnsana bahşedilen ömürde yaşanası güzellikler bunlar elbette. Gıptayla bakılası bir özgeçmiş… Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var ki aktör Taşdöğen bu diğer yüzle erken tanışmış olmanın getirdiği avantajı tecrübeye çevirmek suretiyle kendi ayakları üzerinde sapasağlam durmayı başarmış.
Bütün hayatını sanata adamış gerçek sanatçıların, ömürlerinin son deminde maruz kaldığı yoksulluk ve çaresizliktir madalyonun diğer yüzü. Taşdöğen’in deyimiyle su akarken testiyi doldurma konusunda geç kalınmışlıktır belki bir yönüyle bu… Ancak canımız ülkemizin gerek yöneticilerinin, gerekse toplumunun vurdumduymazlığının payını da unutmamak gerekir son tahlilde.
Tiyatro-Sinema sanatçısı Selahattin Taşdöğen’le yaptığımız söyleşide kendisi gibi oyuncu olan eşi Nevin Taşdöğen (Yılmaz)’de yanımızda ve sohbetin önemli bir parçasıydı. 2 yıllık evli çiftin birbirlerine duyduğu aşkı gözlerinden okumak için fazladan bir çabaya ihtiyaç duyulmuyordu doğrusu.
İlk tercihimiz olarak Kastamonulu değerleri ön plana çıkarmaya devam edeceğiz Derin Diyalog’ da, ama toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul görmüş ulusal isimlere de hep açık olacak bu sayfalar.
“Hak edilmeden sahip olunan şöhreti adaletsiz buluyorum”
Murat Güven: Genel anlamıyla sanat, sizin uğraş alanınızla ilgili olarak da tiyatro-sinema sanatı nedir?
Selahattin Taşdöğen: Tiyatro sanatının evrensel tarifi; “İnsanı, insana, insanla anlatma sanatı” şeklindedir. Ben tüm uğraş alanlarında olması gerektiği gibi oyunculukta da yapılan işe sevgi ve saygı duymak olduğunu düşünüyorum.
Siz yıllarca bu işe emek verdiniz, yüzlerce oyunda, filmde TV dizilerinde rol aldınız. Günümüz medya şöhretlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Günümüzde maalesef sanatçı kavramının içini dolduramayan insanlar şöhret oluyor ve haksız kazanç elde ediyor. Hak etmeyen insanlar ellerine geçirdiği bazı güç ve imtiyazları kendilerini bir yerlere ulaştırmak için kullanıyor, medya da buna çanak tutuyor. Bu durumu adaletsiz buluyorum.
Birilerinin haksız kazanç elde ettiğini söylediniz. Başka birileri de ki bunlar gerçek anlamda sanata hizmet etmiş, gerçek sanatçılar. Hayatlarının son dönemlerini yokluk içinde bedbaht bir şekilde geçiriyorlar. Nasıl bir ikilemdir bu?
Bu meseleye iki ayrı yönden bakmak lazım; sanatçılar hak ettiği kazancı elde edemiyor bu doğru. Ancak para kazanırken geleceğini düşünmeden har vurup, harman savuran arkadaşlarımız var. Oysa bizim mesleğimiz istikrarlı bir meslek değildir, para kazanırken geleceğe yatırım yapmak en doğrusudur. Sanat dünyasının bir renkli yönü vardır, bir de kaderinizle baş başa kaldığınız gerçek yüzü.
Sizin sanatınız aslında hiç de dışarıdan göründüğü gibi kolay değil. Özellikle son yıllarda tiyatroya ilgi çok azaldı, sinema filmleri yeterli sayıda değil. Geriye TV dizileri kalıyor. Emeğinizin karşılığını alabiliyor musunuz?
Dizi dünyasında para kazananlar bellidir. Çok az sayıda insan para kazanır, diğerleri neredeyse boğaz tokluğuna çalışır. Birçok TV kanalı oyuncunun parasını zamanında vermez. Hatta bazı kanallar hiç vermeme yoluna bile gider. Benim TV piyasasından milyon TL’ye yakın alacağım var, mahkemelik olduğum TV kanalı var. Halkın tiyatroya olan ilgisizliği zaten en büyük sorun. Maalesef halkımız TV karşısında dizi izlemeyi sanatsal faaliyet gibi algılar oldu. Oysa en azında ayda, iki ayda bir tiyatroya, sinemaya gitse ufkunun açıldığını, kültürünün geliştiğini fark edecek.
Peki, sizin haklarınızı savunan bir STK var mı?
Derneklerimiz var tabi ancak Türkiye’de her kurum, kuruluş bastırılabildiği için bizim derneklerimiz de baskıyla sindirilebiliyor. Derneklerin çoğu zaten aidat toplama peşinde. Haklarımızı kişisel olarak savunmak zorunda bırakılıyoruz.
İzleyiciler sizi yıllardır çok farklı rollerde izliyor. Haklı bir şöhrete sahipsiniz. Sizin bir özelliğiniz de farklı yörelerin şivelerini çok başarılı şekilde konuşuyorsunuz. Bunun özel bir eğitimi var mı?
Bunun özel bir eğitimi yok. Yılların birikimi, insanları iyi gözlemlemek… Evet, iyi şive yaptığım söylenir. Doğu şivesinden Ege’ye, Karadeniz’den Trakya’ya her yörenin şivesini o yöre insanının ağzına en yakın şekilde konuşurum.
Siz bu yaşananlardan ders alıyor musunuz? İleriye dönük yatırımlarınız var mı?
Öncelikle benim yaşam biçimim bahsini ettiğimiz kişilerden çok farklı. Ben alkol almam, kumar oynamam, gece hayatım yoktur. Yerine göre eğlenmeyi bilirim ama benim düzenli bir aile hayatım var. Elbette geleceğinizi maddi olarak garanti almak durumundasınız. Ayrıca ben sadece oyunculuk yapmıyorum, sanat yönetmenliği yapıyorum, dekor yapıyorum.
“Kastamonulular mert, vatansever insanlardır”
Kastamonu’ya hiç gittiniz mi?
Yıllar önce bir tiyatro oyunumuzun turnesi için gitmiştim, aralarında Ercan Yazgan’ında olduğu kalabalık bir grupla.
Kastamonuluları nasıl bilir, nasıl tanımlarsınız?
Ülke tarihinde önemli bir yere sahiptir Kastamonu… Kastamonulular mert, güvenilir, dost canlısı, vatansever insanlardır. Ayrıca kendiyle barışık, şaka kaldırabilen yapıya sahiptirler.
Kastamonulular arasında dostluk kurduğunuz isimler var mı?
Olmaz olur mu, elbette var. Kendisi de Kastamonulu olan büyük üstat Hadi Çaman ile birçok oyunda birlikte oynadık. Cihan Ünal yakinen tanıdığım bir aktördür. İlyas İlbeyli ile eşi Yasemin Yalçın’ın adını taşıyan TV programı İnce İnce Yasemince dizisinde uzun zaman birlikte rol aldık.
Kastamonu’ya tekrar gitmeyi düşünür müsünüz?
Elbette çok isterim gitmeyi. Bakın size şöyle söyleyeyim; biz tiyatrocular turnelerimizi bizi davet eden şehirlere yaparız. Yani neden diğer şehirlere gidiyorsunuz da bizim şehre gelmiyorsunuz sorusunun cevabı çok açıktır; O ilin idari veya mülki amiri davet edecek, gerekli şartları sağlayacak. Biz tiyatrocular sanatımızı mümkün olan en fazla şehirde sergilemek, en fazla seyirciye tanıtmak isteriz.
Selahattin Taşdöğen kimdir?
19 Temmuz 1951 Erzurum’da doğdu.
1986 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünden mezun oldu. Tiyatroyla tanışması 35 yıl öncesine kadar uzanıyor. 1969’da keloğlan Çocuk Tiyatrosu’yla profesyonelliğe adım attı.
Onlarca tiyatro eserinde, 100’eyakın sinema filmi ve TV dizisinde rol aldı.
Kardeşleri Erkan Taşdöğen ve Naci Taşdöğen de kendisi gibi oyuncu olan aktör, 2010 yazında oyuncu Nevin Yılmaz ile Üsküdar, İstanbul’da evlendi. Taşdöğen, bundan önce ikinci eşi ile iki kez olmak üzere dördüncü defa nikah masasına oturmuş oldu.
Sanatçının rol aldığı bazı Sinema-TV filmi ve diziler:
· Kuruntu Ailesi
· Üç Karışlık Dünya
· Kaynanalar
· Ah Şu Komşularımız
· Burnumu Keser misiniz?
· Kazı Kazan
· Hoş Memo
· Yanlış Adres
· Şüpheci
· Dam Üstünde Saksağan
· Bozdur Bozdur Harca
· Çiçek Taksi
· Tatlı Kaçıklar
· Çılgın Bediş
· En Son Babalar Duyar
· Uzaydan Adam Çıkmaz
· Bücür Cadı
· Ayrılsak da Beraberiz
· Kahkaha Show
· Paşa Baba Konağı
· Dikkat Bebek Var
· Ozanlar Yaylası
· Mazlum
· Kızım ve Ben
· Naylon Düşler
· Pembe Panjurlu Ev
· Kel Alaattin
· Sırlar Dünyası
· Şeytan Bunun Neresinde
· Asayiş Berkemal
· Baldız Geliyorum Demez
· Vizontele
· Vizontele Tuuba
· Hayatın İçinden
· Bizim Karakol
· Ah Be İstanbul
· Büyük Buluşma
· Profesyonel Çaylaklar
· Kiralık Oda
· Pardon Yani
· Hakkını Helal
· Demokrasi İçin
· Umutlar Tükenmeden
· Kurbanlık
· Nekrüt
· Prenses
· Ateşle Barut
· Kötüler Konağı
· Sevgili Düşmanım
· Ramazan Güzeldir
· 7 Kocalı Hürmüz
· Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Aleminde
· Kubilay
· Canını Sevdiğim İstanbul’u
· Çete Ayşe
· Nene Hatun
· Kardelen
· Dürüye’nin Güğümleri
· Geniş Aile
Bu yazı içeriğinin tüm hakları www.istamonu.com ve GAZETE İSTAMONU’ya aittir. İzinsiz yayınlayanlar hakkında hukuki işlem başlatılacaktır.