Ülkemiz sahip olduğu ekolojik koşullar sebebiyle birçok bitki türünün ana vatanı konumunda. 11 binin üzerinde bitki çeşitliliği ile büyük bir zenginliğe sahip Türkiye’de, tıbbi ve aromatik bitkiler bu zenginliğin önemli bir parçası. Onlarca çeşidi ticarete konu olan tıbbi ve aromatik bitkilerin ihracatından Türkiye 400 milyon dolardan fazla kazanç sağlıyor. Gıda, sağlık, kozmetik gibi çok geniş kullanım alanına sahip tıbbi ve aromatik bitkilerin ülkemizdeki üretim yoğunluğu herkesçe bilinmekte
Türkiye, dünyada üç biyocoğrafyanın kesiştiği ve iki gen merkezini barındıran konumundan dolayı 11 bin 707 bitki çeşidi ile büyük bir zenginliğe sahip. Bu bitkilerin 3 bin 649’u ise yöreye özgü iklim ve toprak şartlarında yetişen ülkemize ait endemik tür ve çeşitlerden oluşuyor. Bu durum Türkiye’ye, dünyadaki ülkeler arasında tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliğinde önemli bir avantaj sağlıyor.
Halk arasında geleneksel olarak değişik şekillerde hastalıkların tedavisinde istifade edilen bitkilerin özellikle son yıllarda, alternatif tıpta ve farmakolojide kullanılma özellikleri üzerinde yapılan araştırmalar gittikçe önem kazanıyor.
Yüzde 60’tan fazlası ormanlarla kaplı olan Kastamonu da biyolojik çeşitlilik bakımından oldukça önemli.
Kastamonu’da doğal olarak yetişen özellikle mürver türleri Amerika ve Avrupa’da önemli bir pazar payına sahip. Birçok kullanım alanına sahip olan mürver çeşitli hastalıkların tedavisi için kullanıldığından ilaç sanayisinde ayrı bir önem taşıyor. Dolayısıyla Kastamonu’nun kalkınması ve gelişimi için büyük bir potansiyel vadediyor.
Alıç, anason, atkestanesi, biberiye, çörek otu, çuha çiçeği, defne, devedikeni, ekinezya, fesleğen, gül, hunnap, ıhlamur, ısırgan otu, iğde, karadut, karahindiba, kuşburnu, lavanta, limon, limon otu, mersin, menekşe kökü, misk adaçayı, nane, ökse otu, pelin otu, safran, sumak, tarçın, zambak ve zencefil gibi ürünlerin birçoğu bu topraklarda yetiştirilmesine ve tabana yayılmasında önemli bilinç oluşturmak gerekiyor.
İlginçtir ki, ormancılık çalışmalarında, orman tali ürünleri ya da odun dışı orman ürünleri biyolojik zenginliklerimiz içinde önemli bir yer tutuyor. Son yıllarda odun dışı orman ürünleri ihracatımız ülke ekonomisine önemli bir katkı sağlamaktadır.
Öncelikle şunu ifade etmeliyim; aromatik ürünlerin yaklaşık yüzde 95’i ihraç ediliyor. Ülkemizden ihracatı yapılan baharat ve aromatik bitkilerin ham maddelerini ise üç kaynaktan temin edildiğini görmekteyiz. Birinci kaynağımız doğadan toplanan bitkiler, ikincisi tarlada ziraatı yapılanlar, üçüncü kaynak ise Dahilde İşleme Rejimi çerçevesinde ithal edilenler.
Tıbbi ve Aromatik bitkilerin dünya geneli pazar değeri yıllık 80 milyar dolar civarında. İşte tamda bu noktada başını değerli dostlarım İbrahim Şabano ve Fikret Benli’nin çektiği Kastamonu Tarımsal Kalkınma Platformu’nun yaptığı gayretli çalışmaları yakından izleme fırsatı buldum.
Gereksiz çekişmelerden, adam sendecilik, bana necilikten uzak bir anlayış sergilenirse Kastamonu bu konuda çığır açacağına adım gibi eminim. Güzel bir adım, iyi bir başlangıç, Köylerin bitme noktasına geldiği Kastamonu’da 20 yıl sonra bacası tüten köy bulamamanın önüne geçecek geri göçü başlatacak bir çalışma olarak görüyorum.
Başarmanın en önemli yolu hayalle gerçekleşir.
Merhum Erbakan’ın dediği gibi “Her şey hayalle başlar, bunun temelinde inanç yatar, inanırsanız başarırsınız”
Başarmamak için hiçbir bahanemiz yok. Oysa başarmak için birçok nedenimiz var. Bu vesileyle Kastamonu Tarımsal Kalkınma Platformu’nun tüm üyelerine onlara destek olacak herkese şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.
Kalın sağlıcakla…