İstamonu Gazetesi
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. KADIKÖY’ DE “TÂRİHÎ ŞEKERCİ AYTEKİN EROL”

KADIKÖY’ DE “TÂRİHÎ ŞEKERCİ AYTEKİN EROL”

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Çırak ustaya; ölüyorum demiş, usta;  şeker bitsin öyle öl demiş. Yassı kadayıfı tanımanın yolu da Nasrullah ’ ın suyunu içmekten geçer .

Geçen meslekle ilgili merâk ettiklerimi sordum kendisine. Ara ara Nivyork’lu ve İspanyol sevimli turistlerin o muazzam heyecanlı, ilgili alışverişleri eşliğinde. Yabancı dile de hâkim Aytekin Usta, dört dörtlük bir hizmet profili çiziyor berrak Kastamonu’ lu naturasıyla.

Şekerci ustaları Kastamonu ’ da en çok Taşköprü, İnebolu ve Araç’ dan çıkmıştır. Tırnak içinde, Seydiler ’ li olup da eskilerden,”Yeni doğan şekercisi”nde de hemen hemen çalışmayan kalmamış Beyoğlu balık pazarında. Aytekin Erol “babamın ustası da bir Arnavut’muş” diyor. Ben şekerpancarıyla bir bağlantısı olabileceğini düşünürken, mesleğin ucunun Rumeli’ ye  de dayandığını beyân ediyor.Çok çok eskiden Rumeli diyârından gelen Arnavutlar , İnebolu’da mesleği yeşertmişler. Sonra İstanbul’a gelen dedelerimiz çırak-adam lâzım oldukça Kastamonu’dan çağırmışlar hep hemşehirlilik – güven duygusuyla. İşe almadan önce de, hem uzun yoldan geldi , hem de nasıl yediğini görmek için yemek ikrâm edermiş merhûm patronlar .

Çünkü aday olan çırak usta yemeği çekinerek ağır yerse , işi de öyle göreceğine kânîlermiş. Hızlı evindeymiş gibi yerse işe alındığı garantiymiş. Köyüne gidinceye kadar da maaşını ödemezlermiş ki; çarçur edip, çoluğa çocuğa eli boş dönmesin diye. “Artık buna bakılmıyor “ diyor Aytekin Erol . Bu kural geçerliliğini kaybetmiş . Yani yedi bölgeden çırak ve ustalar da olabiliyor artık .

Hayatın her safhasında olduğu gibi çıraklık ve ustalıkta da eski özveri kalmamış. “Kalbini işe veren kalmadı” derken, ‘saatim dolsa da gitsem’ düşüncesi hâkim toplumumuzda diyor . Bir âile şirketini de ayakta tutan, büyüten, tüm bireylerin aynı özveri ve dürüstlükle çalışmasıdır. Reis çalışırken gece gündüz ,kargalar uyanmadan, diğer kardeşler ; her türlü özel yaşama dalıyorsa haksız  gizli götürüyle şirket büyüdüğü gibi lâv oluyor sektörden . Eski tezgâhtarlardan kalmadı artık. Eskiden çalışan o , müşteriye tebessüm ve nezâketle hitâbet  edenlerin çoğu Rum tezgâhtarlar  ve  İstanbul ‘u hazmedebilmiş   Kastamonu ‘lulardı . Mesleğin esnafının mekân olarak hep balık pazarlarını seçmesinin nedeni ; önce balık ve helvanın ilişkisi , diğeriyse çarşıdaki akşam alışverişinin ve  tüm özel günlerin bitmeyen sirkülâsyonunda zarara uğratmıyacak cirolar. Helva şekerciden alınır. Çünkü en taze helvayı has şekerciler satar.

Eskiden rekâbet de acımasızmış . Bir usta ,yahut iyi tezgâhtar kendisine daha kabarık maaş teklifi aldı mıydı tam yılbaşı  bayram arefesinde  ekmek kapısını ortada bırakması ân ve vicdan meselesi. Patronlara kılıç yarası gibi gelirmiş  bu durum . Namussuz teklifler de tam bu özel günlere doğru yapılırmış .
Mesleğin müşteri portföyünü hâlâ elit  tabakanın  oluşturması düşündürücü. Göçle gelen kimi orta direk ve altı; hediyeleşmede, kız istemede ve bayramlarda büyük hîpermarketlerin raflarındaki, içinde binbir türlü kimyâsalın bulunduğu, son tarihinin 2  sene öteye atıldığı vakumlu paketlerdeki ürünleri tercîh ediyor.Yahut pastâne çikolatası . İşte bu  kültürün sırtımıza giyip giymediğimiz elbîsesidir .

“Şekercilik ; geleceğin nostâljik mesleği olucak “ diyor Aytekin Erol . İstanbul’ da ve Türkiye’ de bu işi yapan sadece birkaç Kastamonu’ lu işadamı kaldı. Câfer Erol, Hacı Bekir, Üç yıldız … helvayı da dâhil edersek   lokuma şekere ; Helvacızâde , Yüksel Helva , Hâfız Mustafa (el değiştirdiği söylentileri olmakla birlikte, yeni sahibi yine Kastamonu’lu mudur bilinmez) …

Şu yankısı bol dizimiz Muhteşem yüzyıl , bir dönem Marshall boya reklâmlarıyla izlendi . Sloganlarda da , hep şekercilik terimleri kullanıldı . Marshall ; “güllü lokum” diye bağırırken acabâ bu fırsata ; şu adını zikrettiğim markalardan hiç mi biri şöyle bir kaykılmadı yerinden ?

Ne zaman kavruk , bademli narlı lokum aklıma düşse , doooğru bizim dost yüz Aytekin Erol ’ a , selâmın aleyküm deyip , bir bir sıralıyorum istediklerimi o insana neşe veren vitrinden . Herkese ara sıra , şekersiz çayın yanında has şekercilerden alınmış lokum yemelerini öneriyorum . Hem sular soğumaya , yapraklar sararmaya , kışa hazırlanmaya başlamışken   içleri de ısıtır .

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!