Yaşar Kızılkum
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kur-faiz-enflasyon üçgeni

Kur-faiz-enflasyon üçgeni

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

24 Haziran seçimlerinden çıkan sonucun iç ve dış ekonomik aktörlere güven vermemesine ek olarak ABD ile yaşanan gerilim, kırılgan göstergeleri iyice kötüleştirdi. Türk Lirasına olan güvenin hızla erimesi, buna karşılık Merkez Bankası’nın pasif kalması ve yükselen belirsizlikler, oldukça tahripkâr kur artışlarına yol açtı. Özellikle Ağustos ayındaki büyük kayıplarla doların fiyatı yılbaşından 10 Ağustos’a yüzde 70 1 ay öncesine göre yüzde 37 arttı.

Döviz açığı olan firmaların kur zararları firma dengelerini alt üst ederken, bankalar kredi dönüşlerinde büyük sorunlar yaşıyorlar. Bu durum, daha da çıkılmaz hale doğru hızla yol alırken kanamanın nasıl durdurulacağı bilinmiyor.

Yüksek kur-yüksek faiz mengenesine sıkışan firmalar bankacılık sistemini de tehdit ediyor.

Enflasyonda tırmanışa devam

Tüketici enflasyonu Temmuz ayı itibariyle yıllık yüzde 16’ya, Eylül 2018’de yüzde 25’e yaklaştı. Yurt İçi Üretici Fiyat artışı Yİ-ÜFE’nin Temmuz itibariyle, yıllığı yüzde 25’i, Eylül 2018’de yüzde 46’yı buldu. Cari açık ile birlikte bulunması gereken 12 aylık dış finansman 230 milyar doları aşmış durumda.

Yüksek enflasyon özellikle dış yatırımcılar açısından risk ve bilinmezlik demek. Onlar da bunu görerek Türkiye borsasına gelmiyor, mevcut yatırımlarını da en az zarara uğrayacak şekilde dışarı çıkarmaya çalışıyorlar. Yıllığı 58 milyar dolara ulaşan cari açığın finansmanında dış kaynak bulunamıyor. Açıklanan cari açık bilançoları, dışarıdan hiç kaynak girmediğini ve açığın rezervler ile kaynağı belirsiz kaynaklardan karşılandığını ortaya koyuyor. Yerli cephane de hızla tükeniyor.

Yüksek enflasyon beraberinde tüm parametrelerde tahribatı artırıyor. Belirsizlik yatırımdan caydırıyor, enflasyon reel gelirleri düşürüyor, iç tüketimi sınırlıyor, iç pazara dönük büyüme taleple beraber hızla yavaşlıyor. Özellikle üçüncü çeyrekten itibaren önce büyümede durgunluk, sonra hızla küçülme bekleniyor.

Ekonomik sıkışma ve ABD gerilimi

Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Mike Pence Washington’daki Uluslararası Din Özgürlüğü Konferansı’nda yaptığı açıklamada tutukluğu ev hapsine çevrilen Papaz Andrew Brunson’un derhal serbest bırakılmaması halinde Türkiye’ye ciddi yaptırımlar uygulayacaklarını söylemişti.

Konferanstaki sözlerini Twitter üzerinden attığı mesajlarla da tekrar eden Pence, “ABD Başkanı adına Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk hükümetine bir mesajım var: Pastör Brunson’u şimdi serbest bırakın ya da sonuçlarıyla yüzleşmeye hazırlıklı olun” ifadesini kullanmıştı.

ABD geriliminin karşılıklı restleşmelerle yarattığı tahribat ekonominin ateşinin yükselmesine yol açarken derin kırılma 10 Ağustos Kara Cuma’da yaşandı ve dolar 1 günde yüzde 12 artarak 6,40 TL bandına yaklaştı.

Türkiye’ye ABD yaptırımı, var olan kırılganlığı sadece artırdı. Dolar kuru gerilimin arttığı 26 Temmuz’da 4.77’den tırmanışa geçti ve 13 Ağustos’ta 7.21’e kadar çıktı, sonra Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Eylül 2018’de politika faizini yüzde 24’e çıkarınca (25.10.2018’de sabit tuttu) dolar 26.10.2018’de 5.64’e indi.

Net döviz açıkları Haziran 2018 itibariyle 217 milyar dolar olan firmaların, doların fiyatındaki her atışta büyük kur zararları yazdığı biliniyor.

İrili-ufaklı çok sayıda firma can simidi bekliyor, bu açık. Ama can simidi atmadan, hasar tespiti gerek, oysa kanama durmuş değil, sürüyor. Dahası, kanama durdurulsa bile hastayı ayağa kaldıracak taze kaynak nerede? Geçmişte acı bir reçete ile birlikte IMF’den sağlanmıştı. Ama şimdi IMF’ye gitmemek için direnç gözleniyor. O zaman nereden bulunacak?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!