Yaşar Kızılkum
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. KALKINMA EKONOMİSİ

KALKINMA EKONOMİSİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Berlin Duvarı’nın yıkılması ve eski Sovyet bloğunun dağıtılması, küresel ekonomik büyüme için hiç kuşkusuz en önemli katalizörlerden biri oldu. Sovyetler Birliği’nde uygulanan komuta ekonomisinin büyümeyi engellediği, milyonları fakirleştirdiği ve pek çok Rus’un aç ve yardıma muhtaç kalmasına yol açtığı ortaya çıktı. Eski komünist ülkeler serbest piyasa ekonomisini benimsedikçe, ekonomileri hızla ilerlerdi. Bazı insanlar yeni zenginlikten nasibini alamasa da, milyonlarca insan eskisine göre daha zengin hale geldi.
Yeni bir dünya
Yeni dünya düzeninin beşte biri zengin ekonomiler, beşte üçü gelişen, sanayileşen ve hızla diğerlerini yakalayan ekonomiler ve beşte biri de yoksul ekonomilerden oluşur. Kalkınma ekonomisi çoğunlukla bu beşte birin veya konunun uzmanlarından Paul Collier’in deyimiyle “dipteki milyarın” sorunlarıyla ilgilenir.

1990: Sovyetler Birliği’nin çökmesi Çin ile Hindistan’ın zenginleşmesinin önünü açar.

2015: BKH (Binyıl Kalkınma Hedefleri) gerçekleşmesi için hedef yıl.
Bir ülkeyi zengin yapan nedir?
Büyük bir uçurum oluştu ve uçurumun ortasında kalan Afrika oldu. Ekonomik açıdan, kıta ortaçağda kaldı. Sahra altı Afrika bölgelerinin çoğunda geçim tarımı hakimdir. Dünyanın en yoksul altıda birinin yaşam süresi ortalama 50 yıldır ve yedi çocuktan biri, beş yaşından önce ölmüştür.
Tuzaklar
Collier’e göre, yoksul ülkeler dört tuzağa düşebilir ve bunların hepsini de aşmak çok zordur.
1) İç Savaş.         Dipteki milyarın neredeyse dörtte üçü bu durumdan mustariptir. Yarım milyon insanın hayatını kaybettiği Angola ve 1997’den beri neredeyse sürekli savaş haline olan Kongo Cumhuriyeti buna örnektir.
2) Kaynak Tuzağı.       Petrol, altın veya elmas gibi doğal kaynakları olduğunu keşfeden bir ülke çok hassas hale gelir. Çünkü yolsuzluk yapan liderler gücü ellerinde tutup yoksullara paranın akışını engeller.
3) Toprak Tuzağı.       Denize kıyısı olmayan ülkeler, komşularının kaprislerini çekmek zorunda kalır. Bu da ticareti ve ekonomiyi boğar.
4) Kötü Yönetim.         Basitçe ifade edersek bu, seçilmiş veya zorla yönetime gelmiş liderlerin kötü liderlik yapması ve yolsuzluğu anlamına gelir.
Ne yapmalı?

Afrika ülkelerinde yoksulluğa karşı bir çözüm, onların zengin ülkelere yaptığı ihracata gümrük vergisi konulmamasıdır. Diğeri ise o ülkelerde ithalata geçici sınırlar getirerek sanayilerinin, Çin veya başka ülkeler tarafından alaşağı edilmesini önlemektir.

İşin ironik yanı, kalkınma krizinin cevabının belki de Çin’de yatmasıdır.
Fikrin özü: Dipteki milyarı yoksulluktan kurtarma hedefi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!