Yaşar Kızılkum
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ENERJİ (2)

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ENERJİ (2)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Avrupa ekonomisinin büyümesi genel olarak düşen petrol fiyatlarından olumlu etkilenecektir. Aslında bu biraz kimin ithalat kimin ihracat yaptığıyla ilgili. Gelişmekte olan ülkeler arasından Türkiye ve Hindistan’ın bu durumdan en fazla faydalanma potansiyeline sahip ülkeler olduğunu görüyoruz. Bunlar hem dış dengelenme hem enflasyonist baskılar açısından olumlu etkilenecek ülkeler.

Petrol düşüşünden en olumsuz etkilenen ülkelerin başında ise Rusya var. Rusya ve petrol ihracatçısı Ortadoğu ülkeleri olumsuz etkileniyor.

Bir kez gelirler artmaya başlarsa, artık tüketim, yatırım ve istihdam artışı daha da hızlanacak. Kalıcı yüksek büyüme sağlanacak. Ancak bu, onların beklediği ama benim pek katılmadığım, başarılı olmasını olası görmediğim bir görüş. Neden? Çünkü varlık fiyatları suni şişirilen bu modelde kredi artışı hızlandığında, ücret ve gelirlerde artış hızlandığında para politikasını sıkılaştırmak, ekonomiyi yavaşlatmak zorundasınız. Aksi halde enflasyon ve enflasyon beklentileri yükselir. Piyasa faizleri yükselir. Varlık fiyatları düşmeye başlar ve bu büyümeyi yavaşlatır, durdurur. İşte piyasaların korkusu bu. Gerçekleşirse global risk iştahı düşer. Biz olumsuz etkileniriz.

Dünyada gelişmiş ekonomilerdeki sorunlardan kaynaklanan risklerin devam ettiğini dikkate almalıyız. Petrol fiyatlarında düşünün üretici gelişmekte olan ekonomilere etkisinin olumsuz olduğunu, pazarımızı ve risk algısını olumsuz etkileyeceğini dikkate almalıyız. Petrol fiyatlarındaki düşüş bizi olumlu etkilese de asıl olumlu etkinin rekabet gücümüzü artıracak yapısal adımlarda yoğunlaşarak gerçekleşebileceğini unutmamalıyız. Cari açık sorunumuzu rekabet gücümüzü arttırarak çözebiliriz. İçeride daha çok tasarruf yaratarak, bu tasarrufları daha karlı yatırımlarda kullanarak, enerjide verimliliği artırarak, daha ucuz enerji kaynakları yaratarak, özetle ekonomide rekabet gücünü artırarak ve daha çok ihracat daha az ithalat yaparak yaratabiliriz.

2008 yılında ham petrol 150 dolardı. 2009’a geldiğimizde ise korkunç bir hızla 40 dolara düşmüştü.

Forward kontratlara piyasa fiyatı aşağı doğru gidiyor, bağlanan kontratlar yukarı doğru gidiyor. Yani fiyat 50 dolardayken bugün gidin 1 yıl sonrası için kontrol bağlamaya çalışın, 80 dolarlık fiyat seviyeleriyle karşılaşırsınız

Rakibiniz kaçtan satıyorsa piyasa fiyatı odur.

Yahudilerin bir sözü vardır; ‘Denenmiş denenmez’ .

Hep ham petrolün fiyat etkisini konuşuyoruz ancak ham petrol tüketilemez. Arada rafineler var.

Petrol üreticileri aynı zamanda bizim ihracat pazarlarımız. Rusya, Irak en büyük dış pazarlarımız. Irak ve Suriye’de iç savaş var. Ortadoğu’ya ulaşmakta zorlanıyoruz ve yolumuzu daha fazla uzatmak zorunda kalıyoruz.

Türkiye son derece iddialı hedefleri olan bir ülke. 2023’e kadar dünya liginde ilk 10’a girmek istiyor. Gerçi, bu gidişle çok zor ama bu tür hedefler koymak istikamet duygusu verilmesi bakımından çok önemli. Türkiye gibi petrolde %93, doğalgazda %98 dışa bağımlı bir ülke için fosil yakıtlarındaki istikrar, sürdürülebilir ikmal hayati önemde.

Biz çok fazla petrole takıldık kaldık. Oysa toplam enerjide petrolün payı 5’te 1 düzeyinde. En fazla kullanıldığı alanlar ulaşım sektörü.

ABD bile artık ekonomisini gaza dönüştürmeye başladı.

 

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!