Son bir haftada ülkemizde çıkan orman yangını sayısı 625. Sadece bir hafta içinde!
Evet, kimi zaman ihmal, dikkatsizlik veya aşırı sıcaklar bu felaketleri doğurabilir. Ancak ben artık bu yangınların bir kısmında kolektif ve kasıtlı bir elin izi olduğuna dair şüphemi gizleyemiyorum. Çünkü bu bir rastlantı değil, bu bir saldırı biçimi. Bu, yeni nesil bir terör.
Kırk yılı aşkın süredir mücadele ettiğimiz terör belasını artık geride bırakmış bir ülke olarak; içeride ve dışarıda güçlü, söz sahibi, istikamet belirleyen bir Ülkeyiz. Ancak bu kez saldırı cephesi farklı:
Silah yerine kibrit, kurşun yerine şişe, pusular yerine sabotaj var.
Ve bu yangınlar sadece ağaçları değil;
Turizmimizi,
Tarımımızı,
Flora ve faunamızı,
Binlerce yıllık eko-sistemimizi,
Ve en önemlisi insanımızın yüreğini yakıyor.
Yanan her ağaç, kaybedilen her can, geleceğimizden çalınan bir parçadır. Ve unutmayalım, dışa bağımlı olduğumuz en büyük kalemlerden biri olan petrolün alternatifi yine doğada saklı. Ormanlarımız yok oldukça sadece oksijenimizi değil, ekonomik güvencemizi de kaybediyoruz.
Bu nedenle artık mesele sadece bir orman yangını değildir.
Bu bir sınavdır: Maddi ve manevi.
Bu bir saldırıdır: Kimliği belirsiz ama amacı belli.
Bu bir terördür: Sessiz, sinsi ve sistematik.
Ne yapmalı?
Yaz mevsimlerinde yüksek riskli bölgelerde güvenlik önlemleri artırılmalı,
Dron destekli erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı,
Vatandaşlar izmarit, cam şişe ve ateş konusunda daha bilinçli hale getirilmeli,
Sabotaj ihtimaline karşı istihbarat ve kolluk kuvvetleri daha organize çalışmalıdır.
Çünkü bu ülkede ağaç da candır, toprak da vatandır.
Dikkat edelim, duyarlı olalım, uyanık kalalım.
Yangınla değil, yaşamla anılacak bir Türkiye için.
Kırk yılı aşkın süredir mücadele ettiğimiz terör belasını artık geride bırakmış; içeride ve dışarıda güçlü, söz sahibi, istikamet belirleyen bir Ülkeyiz. Ancak bu kez saldırı cephesi farklı: Silah yerine kibrit, kurşun yerine şişe, pusular yerine sabotaj var.