Patavatsızlık, deyim itibariyle yerli yersiz konuşan anlamına gelse de, bir türlü oluşturamadığımız “kolektif güç” dışında en makul yol gibi gözüküyor.
Bazen yerinde delilik, yersiz gibi dursa da sonuçları itibariyle her köye bir deli lazım kardeşim. Akıllı gezinip, yüzlerce sorun yumağına karşı reflekslerini geliştiremeyenlerin “coğrafya kader” diye geçiştirildiği, kaderine razı bırakıldığı bir memlekette en doğru istem biçimidir bana göre patavatsızlık.
11 Ağustos’ta sel ve su baskınlarının yaşandığı Bozkurt’a 13 Ağustos’ta ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, Yeni Cami’de kıldığı Cuma namazı sonrası halka hitapta bulundu.
Sayın Erdoğan konuşmasına “İnşallah sel felaketinin izlerini süratle silerek, yaraları sararak, kayıplarımızın acılarını beraberce yaşayarak, bu günleri en kısa sürede geride bırakacağız. Hasarların onarılması ve zararların telafisi için yapılan çalışmaları yakından takip etmeyi sürdüreceğiz. Vefat edenleri geri getiremeyiz ancak yeniden bir Bozkurt’u el birliğiyle inşa edeceğiz” dediği esnada 3 metre önümde duran biri, “sayın cumhurbaşkanım Bozkurt’ta doğal gaz yok” diye seslendi.
Kalabalık içerisinden bir anda; “Patavatsız herif, tek sorun bu mu şimdi. Biz can derdindeyiz, senin ise derdine bak. Yazıklar olsun sana” diye söylenenlerin olduğu sırada, Sayın Cumhurbaşkanı, sağında duran Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’e dönerek “Fatih bey Bozkurt’ta doğal gaz yok mu?” diye sordu. Hayır cevabını alınca, sayın bakana talimatı veriyorum, en kısa zamanda çalışmalara başlanacak sözünü verdi.
Kuvvetle muhtemel önümüzdeki 25 yılda gelmeyecek doğal gaz, bazılarının deyimiyle bir patavatsızın girişimiyle geliyordu. Hem de Bozkurtla birlikte Abana, Cide, İnebolu, Küre, Çatalzeytin ve Araç’ın içinde olduğu 7 ilçeye birden.
Yüksek basınçlı iletim hattı için 750 milyon lira maliyetle 300 kilometrelik bir hat oluşturularak, dağıtım için de 245 milyon liralık yatırım yapılarak ve toplam yatırım tutarı 1 milyar lirayı bulan bu çalışmalar sonunda Kastamonu’muzun doğal gaza kavuşmayan ilçesi kalmamış oluyordu.
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde insanlar çok okuyup, çok dinleyip, az konuşuyorken bizde okumayanların, kendisinden başkasını dinlemeyenlerin durmadan konuşuyor olmasından yorulduk billahi. Önümüzde ki günler de valiler kararnamesi yayınlanacak. Ummak istemem ama “25 yıldır yaşadığımız diz dövmeyi” bir kez daha yaşayacağız gibi duruyor. Kabinesinde bir bakanın, iktidar partisinde MKYK üyesi ve 4 milletvekilinin olduğu bir siyasi yapıda lobi oluşturamayıp “üst düzey yöneticiler talep edememe” beceriksizliğine soyunmayacaklardır. Umudum bu yönde. Patavatsız iki’de konuyu daha irdeleyici şekilde ele almak üzere.