Ülkemizin ihracata dayalı büyüme modelini benimsediğini anımsatan İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürk, uluslararası rekabet şartlarına ayak uydurulması gerektiğini belirterek“Büyük ve güçlü bir Türkiye için hepimizin hayalleri özlemleri var.” dedi.
Ülkemizin ihracata dayalı büyüme modelini benimsediğini anımsatan İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürk, uluslararası rekabet şartlarına ayak uydurulması gerektiğini belirterek“Büyük ve güçlü bir Türkiye için hepimizin hayalleri özlemleri var.” dedi.
Doğuş Döküm’ün yeni tesisinin açılış töreninde konuşan İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürk, “Ülkemiz rahmetli Turgut Özal’dan bu yana ihracata dayalı büyümeyi tercih eden bir ülke. Bu politikaların başarısı ancak üretebilen bir Türkiye’yi inşa etmekle mümkün. Üretebilen bir Türkiye için de sanayicilere ihtiyacımız var. Özellikle 80’li yıllardan sonra bu alanda önemli aşamalar kat ettik ancak son düzlüğe geldiğimizde sanayicimiz başta olmak üzere ne yazık ki patinaj çekmeye başladık. Çünkü ilk başlarda büyümek nispeten kolaydır ama belli bir büyüklüğe geldikten sonra uluslararası rekabet edebilir hale gelmek, yeni bir politika belirlemeyi, yeni sıçramaları, yeni heyecanları gerektirir.” diye konuştu.
Ülkemizde en garip kesim sanayicilerdir
İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürk, Türkiye Standartları Enstitüsü Müdürü olarak görev yaptığı süreçteki deneyimlerini aktararak şunları söyledi: “Ülkemizde en garip kesim sanayicilerdir. İthalatçılar o kadar güzel konuşurlar, o kadar güzel lobi yaparlar ki onları dinleyince mest olursunuz ve hemen pazar kapılarını açarsınız. Ama sanayiciye gelince önce yerel yönetimlerden başlayan zorlu süreç artarak devam eder.Sanayicilerimiz üretimle uğraştıkları kadar sorunlarını dile getirmeyi dert edinmeli. Türkiye olarak biz bu çıkmazdan hep birlikte kurtulmak mecburiyetindeyiz.”
Sistemde sorunların çözümüyle ilgili yeterli çalışmanın yapılmadığına dikkat çeken Şentürk, TSE Müdürlüğü dönemimde yaşadığı süreci anlatarak konuyu şöyle örnekledi: “Belli ürünlerle ilgili gümrük kapılarının kaldırılması kararı alındığında Ekonomi Bakanlığıyla ciddi sorun yaşadık. O uygulamaya geçtiğimiz anda yerli üretim biterdi. Biz bunları söylediğimizde bürokratlar uluslararası ticaret sözleşmesi ve serbest ekonomi gereği belirlediğimiz şartları koyamayacağımızı bildirdi. Oysa aynı sözleşmenin ek maddeleri ülkenin ithal ettiği ürünler yerli üreticiyi tehdit ediyorsa bu takdirde ek önlemler alınabileceğini söylüyor. Ve orada çok açık belirtir eğer ithal ürün miktarı pazarın yüzde 30’unu buluyorsa bu tehdittir. Dolayısıyla yüzde 30’u bulduğu an otomatik olarak önlem alma hakkına sahipsiniz. Bir şartı var sadece. Bu tehdidi akademik bir çalışma ile Dünya Ticaret Örgütüne sunmanız lazım. Hangi sebeple önlemi aldığınızı bildirmeniz gerekiyor. Tabi bu biraz emek ister. Bürokratlar da kusura bakmayın oturdukları yerden böyle bir zahmete katlanmayı istemezler. Onun yerine bırakınız geçsinler politikasını tercih ederler. Bu da Türkiye’de ne yazık ki birçok sektörümüzün çöküşüne sebep olmuştur.”