1. Haberler
  2. GÜNDEM
  3. Gökyüzünün özgür adamı: Kaptan Pilot Ergin Sezer

Gökyüzünün özgür adamı: Kaptan Pilot Ergin Sezer

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Saatler 54 yıllık özlemin vuslat anını gösteriyor

Tarih: 5 Temmuz 2013 Cuma…

Yer: Kastamonu semaları…

Saatler 54 yıllık özlemin vuslat anını gösteriyor…

Kaptan pilot Ergin Sezer ile Kastamonu Havalimanı’na inen ilk uçakta birlikteydik.

Dönüş yolundaysa yan yana koltuklarda yolculuk ettik. Yıllardır TSK’da savaş uçaklarını ve sonrasında yolcu uçaklarını bir çocuğun bisiklet sürmesi kolaylığında uçuran kaptan pilotun bile doğduğu topraklara uçak inmesiyle duyduğu heyecana yakinen şahit olunca,halkın havalimanı sevincini tasavvur etmek daha kolay oluyor haliyle.

Yolculuk boyunca merakımızı celbeden soruları birbiri ardına sıraladığımız Sezer, bıkmadan usanmadan yanıtladı havacılığa, uçuşa dair tüm sorularımızı.

Ve bir hafta sonra,bir uluslararası uçuş dönüşünde, yolculuk esnasında yaptığımız davete icabet etti Sezer…

Derin Diyalog’un bu haftaki konuğu: Emekli Yüzbaşı, Kaptan Pilot Ergin Sezer…

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1972 Daday’a bağlı Hasanşeyh köyü doğumluyum. Köyümüz halk arasında Tekkeköy diye bilinir. Babam köyün ilkokulunda öğretmendi. İlkokulu babamın okulunda okudum. Okulun mevcudu 18-19 öğrenciydi.

Sonrasında benim ortaokul tahsilim için ailece Kastamonu merkeze taşındık. Babam büyük fedakârlık göstererek öğretmenliğe orada devam etti. Merkez Ortaokulu’nda 3 yıl okudum. Hemen belirtmeliyim ki, Kastamonu’da almak isteyene çok güzel eğitim veriliyor. Ardından fen lisesi sınavlarına girdim. O dönemde devam ettiğim dersanenin sınavlarında 8 kez üst üste 1’inci oldum.

Çocukluğunuza dair unutamadığınız bir anınız var mı?

Köy ortamı çok rahattır. Çıkar ilişkisi fazla olmaz. Daha büyük şehirlerde insanlar problemler yaşıyor. Saf bir ortamdan çıkıp saf olmayan bir ortama gittiğinizde zorluk çekiyorsunuz. Köyde ufak tefek işlerde çalışırdık. Doğa çok güzeldi, köyümüz dağ köyüydü. Dağa çıkıp çilek, mantar toplardık. 6 yaşında traktör kullanırmışım ve ayağım yetişmediği için ayakta kullanırmışım. Traktörün bir tarafında annem bir tarafında babam… Her geçen uçağa el sallarmışım, öyle anlatırlar.

 

TSK’ya giriş süreciniz nasıl gelişti?

Ortaokuldan sonra girdiğim Kuleli Askeri Lisesi sınavını 64. olarak kazandım. 4 sene Çengelköy’de, Kuleli Askeri Lisesi’nde okudum. Askeri liseyi 5’incilikle bitirdim. SonraHava Harp Okulu Bilgisayar Mühendisliği bölümüne geçtim. 4 yıl okuduğum bu okulu 2’ncilikle bitirdim. Uçuş eğitimi için İzmir Çiğli’ye gönderildik. Uçuş eğitiminde başarılı bulununca beni ABD’ye, Avrupa’nın ve NATO’nun birleşik pilot yetiştirme merkezine gönderdiler. Dünyanın en zor pilot eğitim merkezindeki eğitimimi de dereceyle bitirdim.Yurda dönünce 1 yıl Konya’da çalıştım ve Ankara’ya geçtim

Beni kabiliyeti iyi olanların seçildiği F-16’ya seçerekDiyarbakır’a gönderdiler. Orada 1 yıl kaldıktan sonra Hava Kuvvetleri’nin ülke çapında yaptığı sınavı 1’incilikle kazandım ve bilgisayar mühendisliği üzerine yüksek lisans için ABD’ye gönderildim.2 yıl sonra bu eğitimi A kredi ile bitirdim. Türkiye’ye dönünce pilotluğa devam ettim.

TSK’ da üst üste 2 kez terfi alıp yüzbaşı oldum ve Bandırma’ya tayinim çıktı.

Hayatınızın dönüm noktası da bu zaman dilimine rastladı değil mi?

Evet. Bandırma’ya gittiğim zaman bankada hesap açtırmam gerekti. Müstakbel eşim de o bankada çalışıyormuş, o vesileyle tanıştık. Bir yıl sonra da evlendik. Kutay adında 1 oğlumuz var.

Orada görev yaparken gözümde bir problem çıktı. Ege denizi üzerindeki bütün uçuşları Balıkesir ve Bandırma yapar. O dönem Yunan F-16’ları ile sürekli it dalaşı yapılırdı. 3 boyutlu bir ortamda, çok değişik hareketler yapıyorsunuz. İt dalaşlarında çok tehlikeler yaşadık, görüşümüz daraldı, kapandı. Kardak olaylarından sonra Ege Denizi’nde sürekli it dalaşlarımız oldu bizim. Onlar bizi taciz ettiğinde biz önlemek istedik. Zorlu bir görevdi bizimkisi.

Bu tehlikeli uçuşlar sırasında pozitif “G”yi negatif “G”ye çevirdiğiniz zaman gözlerdeki kan çekilir. Damarları zorlayacak bir şekilde kan pompalanır.

O tür ortamda gözdeki kılcal damarlarda delinmeler olabiliyor. Bu daha büyük bir rahatsızlığa sebep olabiliyor. Bende de öyle bir şey teşhis ettiler. ‘F-16 ile uçuşa müsait değildir’ gerekçesiyle beni 10’uncu senemde malulen emekli ettiler.

Sonra İstanbul’a geldim FreebirdAirlinesve OnurAir’de, daha sonra da THY’de çalıştım. 2 sene içerisinde kaptan oldum ve şuanda uçuşlarıma kaptan olarak devam ediyorum.

İt dalaşları gerekli miydi?

Her ülke kendi çıkarlarını korumakla yükümlüdür. Bizim ülkemizin hava sahası, tanımı belli. Onların kabul ettiği belli ve bu ikisi çakışıyor. İt dalaşları çok tehlikelidir. Bayılabilirsiniz, çarpabilirsiniz. Diğer uçakları gördüğünüzde geri dönüp kaçabilirsiniz ama bunu hiçbir Türk pilotu yapmaz. Kendi hayatını tehlikeye atar ama kaçmaz.

Yunanlılardan mı çıktı bu sınır ihlali?

Evet. Ama onlara sorsanız bizden çıktığını söylerler. Uluslararası hukuka baktığımız zaman biz haklıyız. Bir kara parçasına sahip olduğunuz zaman onun 6 mili bir çember içerisi karasularınız olarak kabul edilir. Oradaki balıkçılardan tutun da maden aramaya kadar hava, deniz sahasına hâkimsinizdir.

Toplam kaç yıl TSK’da çalıştınız?

8 yılı eğitim, 10 yılı da çalışarak 18 yılım TSK’da geçti.7 yıldır da THY’de çalışıyorum. Doğu’da Almatı, Çin sınırına kadar, kuzeyde tüm Baltık ülkeleri ve Avrupa, güneyde Afrika, Kongo’ya kadar birçok ülkeye uçtum.

Şimdiye kadar kaç ülkeye uçtunuz?

Bir hesap yapmadım ama 50 ve üzerindedir. Türkiye içerisinde de havaalanı olan her yere gitmişimdir. Pilotlar hep aynı yere gidecek diye bir şey yok. Bir gün İzmir’e gidersem öbür gün Lizbon’a gidebilirim.

Savaş uçağı ve yolcu uçağı arasındaki fark nedir?

Savaş uçağı performansa dayalı bir uçak. Onunla her türlü manevrayı yapabilirsiniz. Çok zevkli ve adrenalini yüksek bir uçak, manuel olarak kullanıyorsunuz. Yolcu uçakları yolcu konforu için tasarlanmış, emniyeti ön planda uçaklar; en fazla yatış 30 derece… Burun yukarı 20 derece, burun aşağı da 10 derece yapabilir ama savaş uçağının her yöne yatış derecesi 360’a kadar mümkün.

Adrenalini, heyecanı bol eski günleri özlüyor musunuz?

Ben emekli olduğumda yaşım zaten 35 olmuştu. Şuanda ille de F-16 kullanayım diye bir isteğim yok. Uçmak isterim, çok isterim ama sürekli yapamam. F-16’nın performansı çok yüksek. Kullandığınızda çok dikkatli uyumanız lazım, çok dikkatli beslenip, çok dikkatli kas geliştirmeniz lazım. Kaslarınızı geliştirmezseniz manevralar esnasında kanı vücudunuzda tutamazsınız ve kan bacaklara doğru gider, bayılırsınız.

Uçuşla ilgili bir anınızı anlatır mısınız?

Ege’de savaş ortamı vardı…Bir uçuşta hedef tarifi yapıldı. Bana düşman uçağı 5 mil ileride denildi. 5 mil 1- 2 saniye demek. 4 uçak birbirimizin arasından geçtik, çarpışma ihtimalimiz çok yüksekti, manevra yaparak geçtik ve it dalaşına girdik. İlk karşılaşmamız korkutucuydu, çok yakınımızdaydı. Yunan uçakları bulut içerisindeydi, biz bulut üstündeydik. Bulut içerisine daldık, uçak 120 derece yattı ve radarda yakaladım onları. Uçuş aletlerine bakarak uçağı kurtardım.

TSK’ya şimdi olsa yine girerdim der misiniz?

Evet, şimdi olsa yine girerdim. Orası zor bir süreçti. Bilgi beden ve ruh olarak çok iyi çalışmak zorundasınız. Bunların hepsini birleştirmeniz lazım. Yapamazsanız mutlu olamazsınız, başarılı olamazsınız. Orada çok iyi eğitim veriliyor.

Kuleli Askeri Lisesi’nden belli sayıda öğrenci üniversite sınavına giriyor ve kazanamayan kimse olmuyor. Çevre kültürü, aile kültürü çok önemli… Bu kültür, askeri kültür ile aynı yönde değilse asker olmak istemezsiniz.

Kaç dil biliyorsunuz?

İngilizce ve Almanca…

Kule ile anlaşmak zor oluyor mu?

Bazen zorlandığımız oluyor. İngilizler aksanlı konuşurlar. İngilizceyi çok iyi bilmemize rağmen İngilizleri anlamakta zorlanıyoruz. Afrika’da telsiz kalitesi çok iyi değil ve çok şiveli konuşurlar.

Memlekete hangi sıklıkta gidiyorsunuz?

Her sene mutlaka gidiyorum ama gidişlerim eskiye göre azaldı.

Oğlunuz Kutay, özlüyor mu sizi?

Evet, özlüyor ama her şeyin bilincinde. Oyuncaklarla avutuyoruz onu. Küçük yaşlardan beri ‘baba işe gider, para getirir’ dedik. Pilot olmayı da istiyor. Beraber uçtuğumuzda oldu, kokpite de girdi ama benim uçurduğum uçakta birlikte olmadık hiç.

Kastamonulu olmak sizin için ne ifade ediyor?

Kastamonu birçok şeyden mahrum bırakılmış. İş imkânları olarak çok fazla sanayileşmemiş ve bu yüzdende dışa çok göç vermiş. Kastamonu’da yaşayan birçok insan birbirini tanır, bu yüzdende insanların birbirine saygısı çoktur ve toplum değerleri çok fazladır. Ben bunu şuna benzetiyorum: Tornadan çıkan insanlar gibi, Kastamonulu insanların birçoğu aynı değer yargılarıyla çıkar ve değişmez. Ben Türkiye’de birçok yer gezdim. Birçok insan tarafından dürüst ve çalışkan bulundum. Bunun Kastamonuluların ortak özelliği olduğunu düşünüyorum. Memleketimi seviyorum. O topraklara ait olmaktan gurur duyuyorum.Ben Kastamonu’ya ne zaman gitsem heyecanlanırım. 37 plakalı otomobillere, otobüslere selektör yaparım. Bu başka şehirlerde olan bir şey değil. Biz hemşerilerimizi seven insanlarız.

Dünyada gezmediğiniz yer yok gibi… Burada yaşamalıyım dediğiniz bir ülke var mı?

Ülkelerin çok değişik yaşam tarzları var. ABD’de 3 sene kaldım, oranın kültürünü almış bir insansanız orada yaşamak çok kolaydır ama ben çok sevmedim. Sosyal hayatı bizim hayatımızla örtüşmüyor. Bizde misafirlik önemlidir, orada bu yok; tek başlarınalar. Tek başlarına oldukları için, çevre tarafından kabul edilmek için polisiye filmlerde gördükleri şeyleri yapıyorlar. Psikolojik olarak çok açlar. Türkiye’de yaşamak isterim, İstanbul’u tercih ederim. Kastamonu yeşillikleriyle ve tarihiyle çok güzel bir şehir ama ben uzun zamandır oradan uzaktayım, artık oraya uyum sağlayamam.

Kastamonu Havalimanı açıldı. İlk uçuşta siz de vardınız, ne hissettiniz?

Havacılık Türkiye’de 7-8 yıl içinde çok gelişti. Kars’tan İstanbul’a 2 saate gelebiliyorsunuz. Kastamonu’ya otobüsle 6-7 saat gidilirdi ve şimdi 1 saatin altında bir zamanla gidebiliyorsunuz. Havalimanı ulaşımı çok kolaylaştırdı. Havalimanının Kastamonu’nun her anlamdaki gelişmesini hızlandıracağını düşünüyorum.

Bizim havalimanımız zaten vardı, açılmasını bekliyorduk. Gitmek isteyenler uzak diye gitmezdi ama artık gidebilir ve ticarette canlanabilir. Bazı meslek gurupları havaalanı olup olmadığına bakıyor. Çok iyi bir Doktor Muş’a gitmeyi tercih ediyordu ama Kastamonu’yu tercih etmiyordu. Hatta bunu bir arkadaşım da yapmıştı.

 

Kastamonu’ya pilot olarak uçmak ister misiniz?

İsterim elbette ama bu şirketin tasarrufunda.

Ama kendi uçak tipim olduğu için büyük ihtimalle yakında oraya da uçacağım.

 

Uçaktan inip eve giderken otomobil kullanıyorsunuz, farklı ve tuhaf geliyor mu bu size?

Havada trafik çok yok, ışık yok. Biraz sıkıcı olabiliyor. Arabayı da 15 sene önce kullandığım gibi kullanmıyorum. Hıza çok alışığız, biz F-16 misali 4 araba birbirimizin arasından geçmeye çalışırdık. İnsanın hayatında çocuğunun olması bunu yavaşlatıyor.

 

Kastamonulu kaç pilot var?

Sivil havacılıkta benim bildiğim 20’nin üzerinde. THY Derneği Başkanı Kastamonuluydu ama emekli oldu. Diğer illere kıyasla sayımız az. Ben pilot olmak için gittiğimde pilotun ne yaptığını bilmiyordum ama arkadaşlarım biliyordu. Biz bu konularda biraz eksik kalmışız.

Hemşerilerinize mesajınız var mı?

Kastamonulu olmak güzel bir duygu… Gazeteniz de Kastamonu’dan haber almak için güzel bir yayın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!