Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Kastamonulu hemşerimiz Prof. Dr. İhsan Çapcıoğlu, akıllı telefon ve benzerlerinin dinin etkisini azalttığına dikkat çekti.
Prof. Dr. İhsan Çapcıoğlu ülkemizde kitle iletişim araçlarının dini alışkanlıklarımız ve davranışlarımız üzerindeki etkisini ölçen geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Prof. Çapcıoğlu, “Henüz bu konuda elimizde somut veriler bulunmuyor. Bu nedenle dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan araştırmalardan hareketle birtakım tahminlerde bulunulabilir. Teknoloji bağımlılığının genelde alışkanlıklarımızı ve davranışlarımızı, özelde ise dini alışkanlıklarımızı ve davranışlarımızı etkilediği söylenebilir” dedi.
“Bireyin iç dünyası zenginleşirken, dini inanç ve davranışların etkisi azalıyor”
Çapcıoğlu, kitle iletişim araçlarının din üzerindeki etkisini şu ifadelerle anlattı: “Bu bağlamda din sosyologlarının dini tecrübenin farklı yansımaları olarak tanımladıkları, özellikle dinin inanç, ritüel, topluluk ve etki boyutlarının günümüz toplumlarındaki gücünün gittikçe farklılaştığını görüyoruz. Bu durumun tipik sonucu, dinin bireyin iç dünyasını zenginleştiren düzenleyici gücünün ve dolayısıyla dini inanç ve ritüellerin davranışlarını yönlendirici etkisinin azalmasıdır. Kitle iletişim teknolojilerinin bu sonucun ortaya çıkmasındaki etkisi yadsınamaz.”
“Eylemin yerini söylem, içtenliğin yerini gösterimsel biçimler aldı”
“Modern insan, hemen her şeyde olduğu gibi teknolojinin güdülediği davranışları konusunda da kitlesel tüketimin meşruiyet kalıpları tarafından yönlendirilmektedir. Söz konusu yönlendirme o kadar güçlüdür ki, bu etki karşısında birey, alışkanlıkları ve eylemleri üzerindeki ‘bilinçli karar verme’ istencini büyük ölçüde yitirmekte ve sonuçta eylemin yerini söylem, içtenliğin yerini ise gösterimsel biçimler almaktadır. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında, parolası ‘ne kadar görünürseniz, o kadar varsınız’ olan yeni medyanın tüketim araçlarının yinelenen sıkılıklarla ilettiği mesajların gücü gelmektedir. Nihayet, sunduğu yaşam tarzı ile bireyin alışkanlıklarını ve davranışlarını sahih kalıplar içinde nihai mutluluğu elde etmeye güdüleyen dinin ya da maneviyatın arındırıcı etkisi, yerini yeni medya araçlarının dolayımında sosyal medyadan yayılan mesajların yönlendirici ve bir ölçüde oyalayıcı, tüketici etkisine bırakabilmektedir.”
Prof. Dr. İhsan Çapcıoğlu çözüm olarak ise şu önerilerde bulundu: “Toplumsal sorunlar karmaşık bir doğaya sahip oldukları için, kapsamlı ve bir o kadar da çok yönlü yaklaşımları gerektirir. Günümüzde her kesimden ve meslekten insanın maruz kaldığı teknoloji odaklı sorunlar da bundan nasibini almaktadır.”
Sorunun insani ve toplumsal maliyeti gittikçe artıyor. Bu anlamda, öncelikle din bilimciler kadar psikologların, sosyologların ve eğitimcilerin birlikte çalışmasını sağlayacak adımlar atılmalıdır. Dolayısıyla bireysel olduğu kadar kollektif, kurumsal çabalara ve desteklere ihtiyacımız olduğu açık.”
“Ortalama bir Türk internet kullanıcısı günde 7 saatten fazla zamanını internete bağlı olarak geçiriyor. Buna e-posta almak ve göndermek, mesajlaşma ve konuşma uygulamaları ve sosyal medya kanallarında gezinmek de dahil. Geniş çaplı analize göre Türklerin internette her gün geçirdikleri ortalama 7 saatin yaklaşık 3 saati sosyal medya kanallarında geçiyor”