İstamonu Buluşmaları’nın dördüncüsü olan “Bir’e çeyrek kala” programı 24 Mayıs Cumartesi günü Kâğıthane Nurtepe Sosyal tesislerinde gerçekleştirildi. Kasidehan hafız Celal Yılmaz’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda,“Kastamonular olarak Siyasetin neresindeyiz?” adlı panel düzenlendi. Siyasetçi ve işadamı Kemal Akar moderatörlüğünde yapılan panele, Pendik Belediye Başkan Yardımcısı Cevat Yaman, Sultangazi Belediye Başkan Yardımcısı Fevzi Dülger, Bayrampaşa Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Acar, Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı Muharrem Kaşıtoğlu konuşmacı olarak katıldı.
Moderatör Kemal Akar, Kastamonuluların yıllardır siyasetin gerisinde kaldığını söyleyerek, “İstanbul’da yaşayan Kastamonulular olarak, yıllardır geçen genel seçim sonrasında, nüfus yoğunluğuna oranla yeteri kadar temsil edilemediğimizi gördük ve temsil noktasında eksiğiz diye şikâyetçi olduk. Yeri geldi kırıldık, yeri geldi mücadele ettik. Çeşitli illerimiz her dönem birden çok aday çıkarabilirken, Kastamonuluların siyasette başarılı olamamasını sorguladık. Sadece nüfus yoğunluğunun siyasi temsil için yeterli olduğunu düşündük. Ve bunun karşılığını hep dışarıdan bekledik. Gerekli adımları atma noktasında yetersiz kaldık.” dedi.
Kastamonuluların siyaset içerisinde etkinliğini değerlendirmek üzere düzenlenen paneli önemsediğini belirten Akar, “Bu güzel ortamı ve buluşmayı bizlere sağlayan İSTAMONU Gazetesine teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Program içeriği hakkında bilgi veren Akar şunları söyledi: “Bugün siyasette belirli mesafeleri kat eden önemli görevler sorumluklarını üstlenmiş değerli belediye başkan yardımcılarıyla birlikte Kastamonu’nun siyasetin neresinde olduğunu yeterliliğini ve etkinliğini değerlendirerek sorularımıza cevaplar arayacağız. Kastamonuluların İstanbul’daki dağılımı, yerel yönetimlerde hemşericiliği, dernek ve STK’ların yerel yönetimler de etkinliklerini İstanbul’da siyasi olarak değerlendireceğiz. Kendimize dönerek siyasi temsil için ne kadar çaba sarf ettiğimizi ve siyasette aktif olarak ne kadar yer aldığımıza bakacağız. Diğer illerle Kastamonu arasındaki farkların nereden kaynaklandığını bu eksikliğin nedenini arayacağız. Bundan sonrasında neler yapılmasıyla ilgili çaba sarf edeceğiz.”
**
Panelin ilk konuşmacısı olan Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı Muharrem Kaşıtoğlu“Dernek ve STK’ların yerel yönetimlerde etkinlikleri” başlıklı konuşmasında, hemşericiliğin siyasette tamamlayıcı bir unsur olduğunu, dernek yöneticilerinin eğitimli gençleri siyasete yönlendirmesi gerektiğini kaydetti.
Kaşıtoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyasete başladığım 2002 yılından öncede STK’larda uzun süre çeşitli kademelerde çalışma fırsatı buldum. STK denildiği zaman Kastamonulular olarak yöre dernekleri akla geliyor ama modern ülkelerde STK, farklı alanlarda çalışan, güçlü kuruluşlar olarak karşımıza çıkıyor. Yöre dernekleri, sadece seçime yakın zamanlarda ortaya çıktıkları, siyasi partilerin kapılarında pazarlık yapma felsefesi güttükleri sürece, özellikle iddialı partiler noktasında söylüyorum ki; tek başlarına başarılı olma şansları yoktur. Hemşericilik tamamlayıcı bir unsurdur. Derneğin en temel görevi; derneklerde görev yapan ya da derneklerde görev yapmayan eğitimli gençlerimizin özellikle iddialı siyasi partilere yönlendirilmesi olmalıdır.”
Son 5 yıl içerisinde İstanbul’daki Kastamonulu meclis üyelerinin sayısında yüzde 50 azaldığını ifade eden Kaşıtoğlu, “Kastamonuluların nüfus yoğunluğuna baktığımızda İstanbul’da sadece Kastamonu kütüğüne kayıtlı insan sayısının 600 bin civarında olduğu bir gerçek. Ben Beykoz’da yaşıyorum. Beykoz’da 3 kişiden1’i Kastamonu nüfusuna kayıtlı, minimum 2’si Beykoz nüfusuna kayıtlı. Nüfusu yarı yarıya hesaplasak bile 1 milyon 200 bin Kastamonulunun altında bir sayıyla karşılaşmayız.İstanbul’daki Kastamonulu sayısı yaklaşık olarak İstanbul nüfusunun %10’unu tekabül ediyor.AK Parti’nin bin 500 meclis üyesini nüfus olarak baz aldığımızda yüzde 10’u hesap edersek 150 Kastamonulu belediye meclis üyesi olması gerekiyor. Ancak bu sayı 32 civarında. Diğer partilerle 45 meclis üyesini zor buluyoruz. Kastamonu kökenli 150 meclis üyesi seçilmiş olması gerekirken, karşımıza çıkan 45 rakamı %3’ün altında bir rakam. Bu rakamın ne kadar karamsar bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu göstermek açısından yeterli olduğunu düşünüyorum. Ben AK Parti’den seçilmiş bir meclis üyesiyim; 2009 seçimlerine baktığımızda 60 civarında belediye meclis üyemiz vardı. 2014’te %50 fire vermişiz, 30’a düşmüşüz. CHP’de de ciddi bir sayı düşüklüğü var. Baktığımızda daha çok çalışmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.
**
Bayrampaşa Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Acar da “Yerel Yönetimlerde Hemşericilik”başlığında yaptığı konuşmasında, Küçük çalışmalar olmadan büyük hedeflere kilitlenmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Acar sözlerine şöyle devam etti, “Okuyan arkadaşlarımız var, kıvanç duyuyoruz. Ama onlarla birlikte çalışma yaparak envanter çıkaramıyoruz. Kastamonulular ne kadar milletvekili ne kadar belediye başkanı çıkaracak, sonuç odaklı çalışmalar yapmalıyız. Mahallemizde, ilçemizde ufak çalışmalarımızı artırmamız gerekiyor. Eğitimci, sağlıkçı ve diğer meslek gruplarına ait hemşerilerimizin de birbirlerini tanıması çok önemli. Dernekler bu yönde çalışmalarını aktifleştirmeli.Bu küçük çalışmaları ben çok önemsiyorum. Küçük çalışma olmadan büyük hedeflere kilitlenmek mümkün değil.”
Taraf olmayanın bertaraf olacağını kaydeden Acar, “Hep bir yerlerde olmak istiyoruz. Ama bir yöntem ve yol konusunda problemlerimiz var. Türkiye’de siyasetin alışkanlıkları değişmekte, taraf olma konusunda alışkınlıklarımızı tekrar gündeme almalıyız. Biz herkese eşit mesafede duracağız diye siyaset yapamayız. Kendimizi bazı yerlerde, bazı şekillerde kesinlikle artık belirgin bir noktaya doğru yönlendirmeliyiz. İnsanlarımız gerçekten duyarlı, hassas ama siyasete girme, dernek yönetiminde yer alma gibi durumlarda problemi var. Biz evimize gidelim, çoluğumuza çocuğumuza bakalım ama etliye süte karışmayalım mantığıyla hareket ediyorlar. AK Parti’de 6 sene ilçe başkan yardımcılığı yaptım gördüğüm o ki; Türkiye’de iki kutuplu siyaset yapılıyor. Yerel seçimlerde AK Partili belediyelerin karşısında MHP, CHP’yi ya da CHP, MHP’yi destekliyor. Bizim söz sahibi olabilmemiz için alışkanlıklarımızı tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Yerel yönetimlerde hemşericilik demek için taraflı kitlenin olması gerekiyor. Taraf olmayan, bertaraf olur derler ya birazda öyle oluyoruz. Ben bütün hemşerilerimin bu konuda tekrar zihinlerinde düşünmelerini istiyorum.”
**
Sultangazi Belediye Başkan YardımcısıFevzi Dülger ise “Belediyecilik Hizmetlerinde Etkinlik ve Ulaşılabilirlik” konulu konuşmasında belediyeciliğin 2005 yılından sonra değiştiğini belirtti.
Dülger, “1994’ten 2005 yılına kadar belediyecilik, 1930’da ve 1984’de çıkan kanunlarla idare edildiği için belli alanların dışına çıkamaz noktadaydı. Ama 2005 yılından sonra gerçek anlamda belediyelerin sosyal aktiviteler ile diğer faaliyet alanlarının gelişmesiyle birlikte hakikatten halkın yönetime etkisi ve başkanlarla, başkan yardımcılarıyla, siyasi partilerle birlikte belediyelerde dolaşması gerçek anlamda çok önemli bir hal aldı.
Etkinlik ve ulaşılabilirlikte bu çıkan kanunlarla birlikte ilçelerimizde bulundu. Kent konseylerininyürütmesini her ne kadar belediyeler yapsa da belediyelerin dışında sivil toplum örgütlerinin de katılımı, proje yapması, projelerini belediyeye sunması, belediyenin de bunu kendi meclisiyle görüşerek hayata aktarma imkânları bulunuyor.” dedi.
Konuşmasında memleket aidiyetinin önemi de vurgu yapan Dülger, “Hemşerilerin yöre dernekleri ötesinde, sivil toplum kuruluşlarında, değişik teşkilatlanmalarda görev alması, bunları yaparken de memleket aidiyeti olması çok önemli. İkisi de at başı giderse ileri gitmede sıkıntılar yaşanır. Etkinlik ve temsilde sıkıntı olup, hemşericilikte iyi isek yine tek kanatlı kuş misali çabalarız. 2009 yılındaki seçimlerde Sultangazi Belediyesi’nde 2 Kastamonulu belediye meclis üyesi vardı bu dönem 3 oldu.Teşkilat mensubu ya da görev alan diğer Kastamonulu arkadaşlarımızın karakterlerinin güven sağladığını hakikaten görüyorum. Bu bakımdan arkadaşlarımızın sahip olduğu değerler Kastamonulular için önemli bir değerdir. Türkiye’de Kastamonu ve Kastamonululukruhunun Osmanlı’dan gelen değerin özü olarak görüldüğü ifade ediliyor. Eğer bu değerleri devam ettirebilirsek, istikbalde siyasi çalışmalarla birlikte arzu ettiğimiz noktada temsilde de iyi bir noktaya geleceğimizi düşünüyorum.” diye konuştu.
**
Son olarak “İstanbul’da Bölgesel Siyaset Yapmanın Zorlukları ve Metropol Kaynaşması” konusuyla konuşmasını yapan Pendik Belediye Başkan Yardımcısı Cevat Yaman siyasetin herkesle mutlu şekilde hedefe ulaşma sanatı olduğunu kaydetti.
Yaman sözlerine şöyle devam etti: “İstanbul, iş ve aş sebebiyle gelen Türkiye’nin her yerinden insanların yoğun olduğu bir kent. Artık yaşam merkezimiz olan bu kentte, çoluk çocuğumuzla beraber geleceğimizi de planlamak durumundayız. Biz kendimizi İstanbul’da yaşayan Kastamonulular olarak adlandırıyoruz. Mensup olduğumuz bu şehirde, şehrin idaresiyle ilgili bizimde söz sahibi olma isteğimiz, çok doğru ve çok meşru bir taleptir. Ama bu talebimiz ne yazık ki talep noktasında kaldığı sürece geri gelmiyor. Temsil noktasında son derece düşüğüz. Mesela; İstanbul’da 6 tane Kastamonulu belediye başkan yardımcısı var. Oysaki, İstanbul’da yaklaşık 200 belediye başkan yardımcısı bulunuyor. Burada bütün bir siyaset yapmak gerekiyor. Siyaset lügat ifadesiyle devleti idare etme sanatı dense de; bence, herkesle mutlu bir şekilde hedefe ulaşma sanatıdır.”
Yaman, temsiliyet noktasında arz edilen noktada olunmama konusundaki tespitlerini şu cümlelerle açıkladı: “Siyasetin odağı siyasi partilerin teşkilatlarında yer alıp, yer etmek. Akademi kariyer sahibi olmak ve bunu iyi pazarlamak. Sizi destekleyecek siyasi algı olan dostları tebrik etmek. Karar verecek kişilerle dostluklar kurmanız. Bunları bir yere getirmediğiniz sürece siyasette yer almanız çok zor.”
Siyasetin gizli kurallarının olduğuna dikkat çeken Yaman sözlerine şöyle devam etti: “ Siyasetin görünmeyen kuralları vardır. Sırat köprüsü gibi ince bir yolda yapılan bir sanat olan siyasette, sizi bir yerlere getirecek olanlara; bana katkı yapar, geniş bir bilgisi var önümü açar, beni destekler, bana güç göstermez ve benim rakibim olmaz, bununla takım olurum imajını vermelisiniz. Bunu vermediğiniz sürece sizin bir yerlere gelmeniz çok zor. Bir yere gelirsiniz ama yürütmenin içine giremezsiniz. Meclis üyeliği var, başkan yardımcılığı yok. Meclis üyeliğinde sadece elinizi kaldırıp indiriyorsunuz. Olmanız gereken yer yürütmenin içi. Yürütmenin içinde olabilmek için bu söylediğim maddelerle uymak fevkalade önemlidir.”
Yaman, devlet dairelerinde çalışan Kastamonuların az olmasının da siyasi yelpazeyi daralttığını ifade ederek, “Mesela Pendik’te nüfus açısından 3’üncü sırada bulunan Erzurumlular belediyede çalışan kişi sayısı açısından 2. sıradadır. Yine 7. sırada bulunan Trabzonlular 2. sıradadır. Nüfus açısından 5.sırada olan Kastamonulular ise belediyede 10. sıradadır. Biz devlet dairelerine, siyasi teşkilatlara önem vermezsek, buralarda çalışmasak Kastamonuluyuz diye bizi hiç kimse bir yere getirmez. Pendik’te geçen dönem 3 tane meclis üyemiz vardı. Bu sene 2’ye düştü. Koskoca 630 bin nüfusu var. Belediye başkanımıza ya da ilçe başkanımıza telefon açıp ricada bulunabilecek 2 tane Kastamonulu iş adamı ya da esnaf Pendik’te yok. Ama en az 20- 30 tane Rizeli, Erzurumlu var, mevkileri hak ediyorlar.”
Derneklerin siyasi alanların göstergesi olması gerektiğine işaret eden Yaman sözlerini şöyle tamamladı: “Siyasi alanımızın bir göstergesi olarak Kas-Der gibi Kastamonu Vakfı gibi KASİAD gibi derneklerimizinbiraraya gelerek siyasi toplantılar paneller yapması, sesini duyurması lazım. Parça, parça bu işler olmaz. Bir araya gelmeleri lazım. İş adamlarımızın, sanayicilerimizin, STK yönünde yer alma noktasında çok zayıf olduğunu görüyoruz. Siyasette önce olan insanlarla dostlukların kurulması, bu dostluklar olmadan olmuyor. Siyaseten bölgemizi ve elimizi kuvvetlendirecek etkinlerin bunlar olduğunu düşünüyorum. Tek başına bu iş olmuyor. Maalesef çok az arkadaşımız bir yerlere geliyor.”