Milat Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Kastamonulu hemşerimiz Serdar Arseven, İstamonu Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Karadeniz’in sorularını cevapladı.

Son yıllarda ülkemizde ve toplumumuzda kültür farklılıklarının meydana gelmeye başladığına dikkat çeken Milat Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Serdar Arseven, “60 yaşındaki insanlarla, 20 yaşındakiler ayrı dünyalarda yaşıyor artık. Nesiller arası aktarım koparsa, kültür kopuyor. İşte bizim en büyük beka sorunumuzun bu olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Nesiller arası diyaloğun önemini vurgulayan Serdar Arseven, “60 yaş ila 20 yaş sohbet edemiyor, hatta oyun oynayamıyorsa burada ciddi bir sıkıntı var demektir. Benim gençliğimde 50-60 yaşındakilerle arkadaşlık yapar, sohbet eder, zekâ oyunlarını oynardık. Onlar tecrübelerini aktarırken hayranlıkla dinlerdik. Bugün maalesef bu güzel hasletlerimiz yok olmak üzere.” diye konuştu.

Anadolu ruhundan kopmamışlar yapabilir

Kuşaklar arasında bağ kurmak için medya mensuplarının görev üstlenmesi gerektiğini belirten Arseven, “Bizim genç, orta ve yaşlı kuşakları buluşturma gibi misyonumuz olması lazım. Bunlarla aradaki bağ ve bağlantıları biz kuracağız. Her şeyi devletten beklediğimizde olmuyor, eğitimle ya da bakanlıklarla olmuyor. Bunu ancak toprak kokan, Anadolu kokan ve Anadolu ruhundan kopmamış gazete ve televizyonlar sağlayabilir. Bu açıdan bakıldığında İstamonu’yu önemsiyorum. İstamonu gibi gazete ve televizyonların sayısının artmasını sağlayacağız. Ben de 55 yaşında birisi olarak Youtube kanalım üzerinden ve yazılarımda genç ve orta kuşaklara seslenerek kültür bağları kurmaya gayret ediyorum.” şeklinde konuştu.

Arseven, dijitalleşmeyi değerlendirdiği açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi dikine binalar ve rezidanslar sayesinde; semt bitti, mahalle bitti, arkadaşlık bitti. Sokakta oyun oynayan çocuklar gitti yerine tabletler ve oyun konsolları ile oyun ve teknoloji bağımlısı çocuklar geldi. Tabletler artık eğitim sisteminin temel araçlarından biri olmaya başlarken bana göre çocuklarımızı biraz daha hayattan kopardı. Oysa kitabın yerini asla tutmayacak şey bunlar.”

Sosyal medya çok kirli

Arseven şöyle devam etti: “Sosyal medya son derece kirli bir alan. Yalan haberlerin havada uçuştuğu ve paylaşıldığı, itibar suikastlarının yapıldığı, toplumu karşı karşıya getirmek isteyenlerin cirit attığı bir alan aynı zamanda. Şimdi bu kirli alanı temizlemek lazım. En azından neyin temiz, neyin kirli olduğunu göstermek ve anlatmak lazım. İşte burada İstamonu gibi doğru ve düzgün yayın yapan yerel medyalara çok iş düşüyor. Sosyal medyada da gazetecilik yapmak gerekiyor.”

Türkiye’de basın ikiye ayrıldı

Milat Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Serdar Arseven medya ve siyaset ilişkisi hakkında ise şu değerlendirmelerde bulundu:

“Şu an gazeteler ikiye ayrıldı. Bir taraf sürekli iktidar hakkında iyi şeyler yazıyor, hiç eleştirmiyor. Diğer taraf sadece eleştiriyor, yaptığı güzel bir şeyin hakkını vermiyor. Gazetelerde artık alınmıyor, okunmuyor. İnsanlar internet aracılığı ile bütün haberlere ulaşabiliyor. Basılı gazete devri sona eriyor. Elektronikleştikçe gazetecinin de tanımı değişiyor. Önceden fotoğrafını çekip yazısını yazabiliyorsan gazeteci idin. Şimdi dijital dünyayı, sosyal medyayı, video işleme programlarını bilmen gerekiyor. Yanıma bir muhabir almak istesem aradığım özellikler; öncelikle Türkçeyi çok iyi bilecek, toplumu, sosyolojiyi, yakın tarihi iyi bilecek, uzak tarihi, İslam tarihini çok iyi bilecek. Muhabir de yine dijitali bilecek. Dijitali bilmeyen gazeteci artık gazetecilik yapamaz.”

Gazeteci bir düşüncenin amigosu olmaz

“Politikada her zaman çekişme olmuştur. Gazetecinin bu çekişmelere girmemesi gerekiyor. Elbette bir dünya görüşü olur fakat bir görüşün, bir düşüncenin amigosu olmaz. Görüşün savunucusu olmaz. Adaleti, doğrunun ve doğru haberin savunucusu olur. Her meslekte olan bir şey var bizim meslekte de oluyor. Kimisi yandaşlıktan kimisi düşmanlıktan geçimini sağlıyor. Bunları yapınca habere gerek kalmıyor. Düzgün haber yazamadan sadece birilerine yaranarak veya birilerini sadece kötüleyerek para kazanıyorlar. İlişkiler üzerinden kariyer devşirmeye çalışıyorlar ve başarıyorlar. Haber kaynaklarına haber alabilecek kadar yakın olacaksın ama seni etkilemelerine izin vermeyecek kadar da uzak olacaksın. Haberin bir parçası haline gelmeyeceksin. Yoksa olayın içinde kaybolursun. Gazetecilik hayatımda kaç tane başbakan kaç tane cumhurbaşkanı değişti. Ben neden kendi ufkumu, kendi gazeteciliğimi bir kişiyle, görüşle, partiyle sınırlandırayım. Memlekete yapılan hayırlı hizmetlerin tanıtımı zaten bizim görevimiz. Bunu para pul ya da yaranmak için yapmayız. Hiçbir partiyi kayıtsız şartsız desteklememeliyiz, böyle bir zorunluluğumuz da yoktur. Doğruları yazmamız gerekir. Tabi her doğruyu yazamıyoruz. Bu haddini aşmak olur. Kendi adıma söylüyorum bazen yazamadığım için yazmıyorum. Bazen de düşünüyorum, bunu yazıyorum ama bu yazı memlekete zarar verir mi? Bazen karşı tarafın hiç anlamayacağını düşünüyorum bu yüzden yazmıyorum.”

Kastamonu çok ihmal edilmiş bir yer

“Kastamonu zengin özelliklere sahip bir şehir. İstanbul’a ve Ankara’ya yakın. Ağaç, çiçek, orman, nehir, kanyonlar, tarih burada ama paraları yok. Çok ihmal edilmiş bir yer. Bana göre bunun birden fazla sebebi var. Birincisi Çanakkale’de çok fazla şehit vermiş olması. Güzel bir şey ama bir yerden de aydın insanların gidiyor. Bir bilinçle birlik olur ve kendini ifade edebilirsin. Âlim kesim önemli ve o zaman Kastamonu’nun çok alimi var. Savaşta gitmiş. İkinci olarak göç problemi var. Kastamonu’dan başka şehirlere çok göç oldu. Göç olduğu zaman kültürün gidiyor. Oraya sahip çıkma bilinci azalıyor. Bir de siyasi sayısı az. O az sayıdaki milletvekilleri de Kastamonu’nun hakkını savunamıyor. Kastamonu Anadolu’nun bağrıdır, Kastamonu ruhunun Türkiye’ye aşılanmasında büyük faydalar vardır bilinciyle hareket eden vekilleri çok az gördüm.”

Kaynak: İSTAMONU ÖZEL HABER