Türkiye’nin pek çok alanda yapısal sorunu var. Bunları üç başlık altında ele alabiliriz.
1-Siyasal alandaki sorunların en önemlileri şunlardır:
-Demokrasinin güçlendirilememesi,
-İnsan haklarının yeterli düzeye çıkarılamaması,
-Çoğunluk-azınlık ilişkilerinin azınlık haklarını koruyacak biçimde oluşturulamaması,
– Yasama-yürütme-yargı ilişkilerinin birbirinden ayrı bir düzende kurulamaması,
-Düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğünün yerleştirilememesi.
2- Sosyal alandaki sorunların en önemlileri şöyle sıralanabilir:
-Eğitimin sorgulayıcı, analitik ve bilimsel temel oluşturulamaması,
-Sosyal yaşamada kadın erkek eşitliliğinin tam olarak sağlanamaması,
-Hoşgörü eksikliğinin giderilmemesi.
3- Ekonomi alanındaki sorunların en önemlileri şunlardır:
-Enflasyon direncinin çözülememesi,
-Cari açık ile bütçe açığı arasında yaşanan gel-gitlerin giderilememesi,
-Vergi yapısının bozukluğu,
-İşsizlik oranının yüksekliği,
-Cari açığa neden olan ithalatın ikame edilememesi ve tasarrufların düşüklüğü.
YÜKSEK İŞSİZLİĞİN MALİYETLERİ
Yüksek işsizlik pek çok toplumsal maliyeti bünyesinde taşır. Mesela yüksek işsizlik dönemlerinde milli gelir düşer. Çalışan sayısının azalması demek ücret gelirinin düşmesi ve dolayısıyla tüketim talebinin daralması demektir. Talep düştüğünde satılmayan mal daha az üretileceğinden üretimde de azalma olur. Bir dönemde üretim düşerse milli gelir de düşer.
Yüksek işsizlik, işsizlerden vergi alınamayacağı için vergi gelirlerinin azalması buna karşılık işsizlik sigortası ödemelerinin artması demektir. Yani devletin gelirleri azalırken harcamaları artar. Bu da bütçe açıklarının yükselmesine yol açar. Yüksek işsizlik daha çok çalışan kesimde görüldüğü için alt gelir gruplarına dahil çalışanların gelirlerinin azalması sonucunu getirir ve dolayısıyla gelir dağılımının da bozulmasına yol açar.