Bazen bilmediğiniz bir şehre adım attığınızda, size o yeri tanıtacak kimse olmaz. Ne bir rehber, ne de bir kitap… Ama yine de o şehri anlamanın bir yolu vardır: Trafiğine bakmak.
Evet, yanlış duymadınız. Trafik…
Araçların arasındaki mesafeye, sürücülerin birbirine nasıl davrandığına, kornaların ne kadar sık çaldığına… Hepsi birer işarettir aslında.
Bir toplumun sabrını, saygısını, sevgisini, hatta öfkesini bile gösterir size trafik.
Kimi yerde insanlar birbirine yol verir, gülümseyerek teşekkür eder. Kimi yerdeyse herkes önce kendi yoluna bakar, kimse kimseyi görmez.
İşte orada anlarsınız: Kurallar vardır evet, ama esas mesele kalptedir.
Empati kurabilen insanlar varsa bir toplumda, trafik de huzurludur.
Hoşgörü varsa, korna susar.
Saygı varsa, fren sesine bile gerek kalmaz.
Trafik sadece araçların değil, insanların da birbirine dokunduğu bir yerdir.
Eğer insanlar birbirine dokunmayı unuttuysa, o zaman trafik de sadece çelik yığınlarının birbirine sürtündüğü bir gürültüye dönüşür.
Unutmayalım…
Bir toplumu sadece yollar değil, yürekler birleştirir.
Trafik kurallarla işler, ama hoşgörüyle, kalple güzelleşir.