Onlar KHK mağdurları Bakmakla yükümlü oldukları aileleri, hayatlarını adadıkları kariyerleri, ellerinden haksızca alınan hakları bir yana süreç uzadıkça psikolojik sorunları, toplum nezdinde oluşan yaklaşımlarla beraberinde gelen bir yığın problemler…
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağdurları bir şekilde bu hayata adapte olmaya çalışırken aynı zamanda güçlü kalıp kendileri ve ailelerinin haklarını savunup, üzülmeye bile imkân bulamadıkları bu durumdan bir şekilde kurtulmaya çalışıyorlar. Ne medya ne de çevrelerinden ciddi bir destek göremedikleri aşikâr.
Bakın ben bir aile tanıyorum Kastamonulu; darbeye katılmış olabileceği suçlamasıyla görevden uzaklaştırılan…
Eş durumundan da aynı akıbetle karşı karşıya kalınmış… Pırıl pırıl üç çocukları var ve Türkiye dereceleri yapıyorlar hala.
Hemşerilerimizin tanıdığı, sevdiği ve takdir ettiği bir kariyerleri olmuş. Ardından en büyük KHK ile görevlerinden aynı gece ihraç edilmişler.
Oysa darbe haftalarında Türkiye’de bile değildiler. Açığa alındıkları hafta Türkiye’ye giriş yapıyorlar. ‘Biz Çanakkale Şehitlerinin torunuyuz. Aklanmak için geldik’ diyebildiler.
***
Bunu gazeteye taşıyalım dediğimde ise ‘ortalık karışık’, ‘devletimize de milletimize de güveniyoruz’, ‘Hak zai olmaz’ onurlu duruşunu gösterdiler.
Saygı duydum ve haber yapmadım.
Şimdi sular duruldu…
İsim vermeden de olsa gazetecilik namusu gereği bundan bahsediyorum. Çünkü bir süre sonra her ikisi hakkında da ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ karar verildi.
***
Bu hususa önem atfeden konu şudur: Şüpheli görülen binlerce hâkim ve savcı görevden ihraç edilmiş, en güvenilir hâkim ve savcılar da bu konunun başına getirilmişken aklanan bu gibi ailelerin hala mağduriyetlerinin sürüncemeye bırakılması kime ne kazandırır bilinmez… Ancak hak duygusu ve devlete, devleti yönetenlere olan güveni zayıflattığı aşikardır.
***
Onlarca ay geçtiği halde görevlerine iade edilmediler…
Eşi 2014 baharında tüm hesaplarını kapatmasına rağmen 41 günlük bir bankacılık muamelesi ve Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin teşekkür mektubu ile şereflendirdiği; hiçbir şüpheli hesap hareketi ve irtibatı olmayan bir kadın derneği gerekçe gösterilerek OHAL Komisyonuna yaptığı başvuru ret ile sonuçlanmış.
Hemşerimiz ise neredeyse üç yıl oldu halen bekliyor…
Gördüğümde soracağım: Hem kamu sektöründe hem özel sektörde hem de siyasi hayatta üç oğlu da KHK mağduru olan hacı amcanın eli sandıkta nereye gitti, bundan sonra nereye gidecek acaba?
Şairlerin dilinden“Toplum olmanın temeli birlik değil, çokluktur, farklılıktır, benzerlik kadar benzememezliktir, çünkü düşünmeyi devindiren ilke özdeşlik değil ayrımdır. Yurttaşın görevi kendine benzemeyeni sevmek değil ona saygı duymaktır. Sevmek için yurttaşlığa gerek yok, insan olmak kafidir.” (Dücane Cündioğlu)