Ağustos sıcak ve güzel yüzünün aksine 1999 depreminin ardından 22 yıl sonra bu kez 11 Ağustos’ta kendisini hafızalarımıza kazıtmayı başardı.
Derdin nedir ağustos?
Bizi ağır yaraladın.
11 Ağustos Çarşamba günü saatler 15:00’i gösterdiğinde Türkiye gündemine bomba gibi bir haber düştü; Bozkurt Belediye Başkanı Muammer Yanık’ın, telefonla bağladığı bir televizyon programında kullandığı “Bozkurt’tun yok oluşunu izliyoruz” cümlesi olayı özetlemeye yetmişti bile.
Bozkurt’ta olanlar cidden orayı altüst etmeye yemişti…
Bir gün sonra benim de birkaç arkadaşımla birlikte olay yerine giderek felaketi yerinde görme fırsatım oldu.
Bozkurt’un Sınarcık Mevkii’nden içeri doğru başlayan ve şehrin iki yakasını birbirine bağlayan üç tane köprü dümdüz değil de kavis, diğer adıyla kambur yapılsaymış ilçede bu denli bir facia olmayacakmış. Bu canımı acıtan önemli bir gelişme, nasıl bir öngörüsüzlük hayret.
35- 40 kilometre uzunluğunda Ezine Çayı ve devamındaki derelerde orman işletme akılcı bir plan ve projeyle, kış ayından bu yana derelere düşmüş, sürüklenmiş ağaçları temizleyebilseymiş yine bu kadar vahim sonuç alınmayacağı kesin gibi görünüyor.
Bozkurt’u ilçe merkezi içerisine dolmuş, çevreye, binalara zarar vermiş, bununla birlikte köklerinden sökülmüş binlerce ağaç yığını felakete sürükledi.
Yeri zamanı değil belki ama yetişmiş yetiştirilmiş bürokrat eksikliği göze çarpan diğer bir faktör. Bakın Türkiye’de 30 büyükşehir, 51 tane de Kastamonu gibi il özel idaresine sahip vilayet bulunuyor. Büyükşehir sınırları içerisinde bulunan ilçe sayısı 519, il statüsündeki illerde ise ilçe sayısı 403 adet…
Bizim oraların alın yazısı haline gelmiş bu makus talihini yenmesi lazım. Atanan kaymakamlar ya vekil ya da kaymakam refiki. Israrla söylüyorum ki; Türkiye’de 403 ilçede görevlendirilecek kaymakamların, daha donanımlı halde olması gerekiyor. Kendi meslekleri ve müfredatları dışında orman, tarım ve turizm alanlarında da bilgili olarak, ilçelerin fiziki özellik ve şartlarına göre görevlendirilmeleri gerekiyor. Aksi halde köyden kente önü alınamaz bir göçüş ve kaçış söz konusu. Hal böyle olunca gelen ve gelebilecek tehlikeleri göremez oluyoruz.
Yardım tırları
Sel felaketinin etki alanı Bozkurt merkez özelinde 2 kilometrekare, Türkiye’nin çeşitli kentlerinden yardım tırları, makine parkuru, teçhizat bir anda Abana ve Bozkurt’ta giriş yapınca bunu sağlıklı şekilde karşılayamadığımızı gördüm. Çünkü Bozkurt’tun nüfusu 50 bin değil, 5 bindi. Ne gelen ürünün inecek yeri belli ne ürün getireni karşılayacak belli ne de gelen ürünün sağlıklı bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırabilecek bir yapısı vardı. Kızılay, AFAD ve diğer yardım kuruluşları zaten kendi çabaları ve teknik donanımları itibarıyla olaya hakimdiler, yani talep eden herkes alabileceğini alabiliyordu.
Ben yardım tırlarından daha çok, kurumların ve vatandaşların yardımları yerine ilçede işini kaybetmiş zarar görmüş esnafın ayağa kaldırılması yönünde çalışmalar yapılmasının daha olumlu yönde olacağını düşünenlerdenim.
Türkiye seferber oldu
Son yıllarda ülkemizin milli savunmada kat ettiği yol, olaylara yaklaşım şekli, arama kurtarma müdahale ekipleri kullanılan ekipmanlar, helikopterler, droneler, göğsümü kabarttı. Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen araç, gereç yardım tırlarıyla birlikte özellikle devlet erkanı Kastamonu’ya akın etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ardından 7 bakan, onlarca büyükşehir, il, ilçe belediye başkanıyla Bozkurtta akın etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum başta olmak üzere emek veren herkese teşekkür ediyoruz.
Bu vesileyle ahirete intikal edenlere rahmet diliyorum, memleketimizin ve ülkemizin başı sağ olsun.