Aydın Ünal, şöyle devam etti. “Kastamonu’nun Cide ilçesi. Orda da yaşıyorum. Oradaki siyaseti de iç siyaseti de takip ettim. Bir AK Parti çetesi oluşmuş. O çetenin içerisine giremiyorsun. Oraya siyaset yapmak ve katkı sunmak için giremiyorsun. Orası bir aday belirliyor, ‘Aday bu olacak’ diyor, bunu o ilçeye dayatıyor ilçe ona çok büyük reaksiyon veriyor, kabul etmiyor. Ama sen orada hesap soramıyorsun. Çünkü işin içinde il başkanı var, Kastamonu’yla ilgilenen Bakan var. Zincirleme bir hareket bu. Bir kişiye hesap soramıyorsun. Soracak olsan 10-15 kişiye hesap sorman gerekiyor. Bu da çok zor. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın Allah yardımcısı olsun.”
TROLLERİN ETKİSİ VAR
Ünal devamın da şunları kaydetti; AK Parti’ye ruh veren, felsefesini, dilini, üslubunu oluşturan bir düşünce yapısının olduğunu, ancak 15 Temmuz 2016’da gerçekleşmeyen darbe sonrası elde edilen güçle birlikte “Zücaciye dükkanına giren bir fil gibi ortalığı darmaduman ettiler. Ne düşünce kaldı, ne felsefe kaldı, ne ideoloji kaldı. Dolayısıyla asıl konuşulması gerekenlerin bunlar olduğunu düşünüyorum. Yani adaylar üzerinden başarılı ya da başarısız diye denklem kurmak çok kolay değil. Parti içindeki reformu yapmak kolay değil. Ben çok detaylarda kaybolunmaması gerektiğini düşünüyorum. Daha esasa ve temel sorunlara bakması gerekiyor. Bu kötüye gidiş nasıl başladı bunların üzerinde durulması gerekiyor. Parti’nin felsefesini oluşturan bir hareket var, düşünce var. Bu düşünceden uzaklaşmaya başladı AK Parti. Trollerin etkisi var bunda.”
Bugün dile getirilen sorunların tamamını parti içindekiler biliyorlardı. Enflasyon, emekliler, Gazze, kibir, troller, kötü vitrin, şahsi ikbal hırsı, gruplaşma, çeteleşme, samimiyetsizlik, sahtecilik, ihanet ve daha nicesi. Ne var ki, herkesin bildiği bu sorunları çözmek o kadar kolay değil. Erdoğan’ın önünde iki engel var: Birincisi, cezalandıracağı sorumluların küsüp gitmeleri riski. İkincisi de eskisi kadar kolay “uygun adam” bulamama sorunu. 
