featured
  1. Haberler
  2. EKONOMİ
  3. Gayrimenkul sektörü batmadı

Gayrimenkul sektörü batmadı

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gayrimenkul sektörünün son durumunu değerlendiren uluslararası danışmanlık firması Nova Group Holding Ceo’su Müjdat Güler “Gayrimenkul sektörü batmadı; sat- yap ve güven bitti” dedi.

Türkiye’deki inşaat ve gayrimenkul sektörünün son durumunu değerlendiren uluslararası danışmanlık firması Nova Group Holding Ceo’su Müjdat Güler, uzun yıllar boyunca uygulanan bitmemiş ve iskansız satış yapma döneminin bittiğini vurgulayarak, “Gayrimenkul dünyada üç esas üzerine dönüyor; güven, regülasyon ve finans. Ülkemizde regülasyon olmadığı için ucuz ve uzun vadeli, ikincil kâğıtlarla finans edilen, insanların kira öder gibi ev almaları düzenlenmiyor. Düzen, sat yap üzerine kurulu. Son zamanlarda yansıtılanların aksine Türkiye’de gayrimenkul sektörü batmadı, sat- yap devri ve güven bitti.” dedi.

Medyanın spekülatif yaklaşımlarının yanı sıra inşaat ve gayrimenkul sektörünün mevduat faizinden olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Müjdat Güler, “Medyamız ve danışman diye bildiğimiz kişiler tam anlamıyla bilgilenmeliler ve topluma ışık tutacak doğru bilgiler aktarmalılar. Gayrimenkulü sattırmayan tek şey güvendir. Müteahhitler devamlı fiyat indirimi içeren televizyon reklamları ve gazete haberleri ile fiyatı düşürerek satmayı düşünmedikleri için pazarı sabote ettiler. Bu sektörde insanlar düşmeyi satın alıyor. Fiyatlar düşecek diyor. Düşsün öyle alırım diyor. Bitmez diyor. İnsanlar ben faizle daha çok para kazanıyorum demeye başladı. Türkiye’de hiçbir dönem olmadığı kadar paralar banka kasalarında birikmeye başladı. Bugün bankalarda biriken net mevduat tutarı 180 milyar doları buldu.” diye konuştu.

Yabancıya gayrimenkul satışı yüzbinde 1

Türkiye’ye yılda 40 milyona yakın turist gelirken bunun ancak 39 bin 500’üne gayrimenkul satışının gerçekleştiğini bildiren Güler, “Bugün ülkemize 40 milyona yakın turist gelirken, yaklaşık 30 milyar dolar ticari gelir elde ediyoruz. Bu para yabancı sermayeye dönüşmekle birlikte otel, motel, gastronomi eğitim, alışveriş, sağlık ve kongre turizmi derken bir de gayrimenkul satıyoruz. 40 milyon turistin geldiği ülkemizde ancak 40 binine gayrimenkul satabiliyoruz. Bu düşük rakamın sebeplerinden biri de gayrimenkul satışında halkı ve medyayı doğru bilgilendirmemiz. Yabancıya mülk satışında spekülasyon ve dedikoduların önüne geçemedik. İnsanlar artık gayrimenkul aldıkları ülkelerde yaşamak, oturma izni almak ve çalışmak istiyor. Belli bir zaman sonra da vatandaşlık izni almak istiyor. Vatandaşlığa geçişte Amerika ve Avrupa’da 5-6 yıl iken, ülkemizde 4 ile 6 ay arasındadır. Dünyada bu sektörün pazar hacmi 1,5 trilyon dolardır. Her yerde paranın kaynağı sorulur, biz sormuyoruz. Tüm bunlara rağmen az satıyoruz. Hacmi 1,5 trilyon dolar olan pazardan daha milyar dolarları bile bulamadığımızı görüyoruz.” ifadelerine yer verdi.

18. yüzyıl bakış açısıyla hareket ediyoruz

Müjdat Güler, yerli gayrimenkul yatırımlarının Türkiye’de sanayinin gelişmesine engel olduğunu kaydederek şöyle devam etti: “Dünya gayrimenkul sektöründe 21’inci yüzyılı yaşıyor, ülkemiz ise 18’inci yüzyılda. Dünya gayrimenkulün parasını dışarıdan getiriyor. Buna ikinci kağıtlar deniliyor. Yurt dışında ise en büyük emeklilik fonlarındadır. Örnek vermek gerekirse en çok para Almanya’da faiz yıllık yüzde 2’dir. Yani bir Alman’ın aldığı gayrimenkulün geri dönüşü 10 yıl iken, Türkiye’de bu oran 25-30 yıldır. Ülkemizde faizler ise yüzde 24’lerde. Biz Türkiye’de gayrimenkulün finansmanını Ayşe teyzenin mevduatıyla ve Mehmet efendinin avansları ile sağlıyoruz. ‘Dünyada mekan, ahirette iman’ mantığıyla insanlar nasılsa alır diyoruz . Sanayiye gitmesi gereken para toprağa ve gayrimenkule gidiyor. Devlet ve sanayici yatırım yapacak para bulamıyor. Para da ölü yatırım olan gayrimenkule gidiyor. Hal böyle olunca üretemiyoruz. Sanayici para bulamayınca otomatikman faizle para alıyor, faiz ise enflasyonu yükseltiyor. Yüzde 30 faizle para bulduğunuzda, bu rakam malın maliyetine yansımış oluyor. Bu kez konkordato ve iflaslar kaçınılmaz oluyor.”

İstamonu Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Karadeniz’in sorularını cevaplayan Nova Group Holding Ceo’su Müjdat Güler’in açıklamalarından satır başları şöyle:

Birbirine güvenmeyen toplum olduk

İnsanlar siyasete güvenmiyor, kendisine, kardeşine, yargısına ve medyasına güvenmiyor. Birbirine güvenmeyen toplum olduk. Bu durum siyasi partilere yüklenecek de bir sorun değil aslında. 1982’de yapılan anayasa bunun tamamen ana sebebidir. Dış güçler ve asker bir olup bir elbise giydirdiler; demokratik diktatörlük anayasası. Bu anayasa ülkemizde kuvvetler birliği sistemini getirdi. Kuvvetler birliği de insanların birbiriyle konuşmasını engelledi. Kuvveti eline geçiren her şeyi ben biliyorum dedi.”

AK Parti başarmış bir hükümettir

“2002-2008 yılları arasında programları, faiz oranlarını aşağıya çekmesi ve tefecilere ödenen paraları aşağıya çekerek ihracatlarıyla başarmış bir hükümet var Türkiye’de. Yeni bir şey aramadan, geriye dönse ve nasıl başarmıştım dese, meseleleri yine çözebilir. Yeniden güven tesis edilebilirse başarabilineceğine inanıyorum. Yapılanlara saygı duymamız lazım, seçilenlere, yargıya ve medyaya yeniden güven ve saygı duyarsak başaramayacağımız şey yoktur. Herkes işinin hakkını vermeli ve mesleğinin gerekliliklerini yapmalıdır.”

Çin’e 200 milyar dolar ticaret açığı verilmemeliydi

“Çin’den 10 seneyi aşkındır yapılan ithalat ve sonucunda yaklaşık 200 milyar dolar ticaret açığı verdik. Hiç kimse de biz neden bu kadar ticaret açığı veriyoruz diye sorgulamadı, ta ki Berat Albayrak Hazine ve Maliye Bakanı olana kadar. Berat Bey çok donanımlı, gayretli ve başarılı bir isimdir. Ancak sayın cumhurbaşkanımızın damadı olması hasebiyle üzerine çok gidildi. Ülkemiz için büyük şanstır aslında; 22 yaşında New York’ta holding başkanlığı yapmış, donanımlı bir adamı biz maliye bakanı yaptık, takdir edersiniz ki gereksiz ve muhtevasına bakmadan haksız söylemelerle linç etmeye kalktık. Siyasetin aile ile yapılması durumunda hem aileni hem kişiyi hem sistemi zorlarsın bu modelleri uygulamakta yarar var.”

Atatürk Havalimanı asla millet parkı olmamalı

Atatürk Havaalanı 65 milyon yolcu taşımacılığının yapıldığı dünyanın en iyi havaalanlarından bir tanesi. Şehrin içinde, entegrenin kolay olması sonucu güzel ve kaliteli bir havaalanı. AK Parti hükümeti vizyonu çok büyüterek 8 yıllık hedef sonunda 100 milyon yolcu, 100 milyon da transit yolcu taşımacılığı yapmak amacıyla 200 milyon kapasiteli yeni havalimanı yaptı. Bugün hizmet verdiğimiz ilk faz 80 milyonluktur. Ben bu yıl yeni havaalanı ile 65 milyon yolcuya bile ulaşacağımızı sanmıyorum. Bu seviye Atatürk Havaalanı kadar bile bir seviye olacak yasa altında bir rakamla karşılaşacağız ama meseleye bir yıl olarak bakılmamalı. Atatürk Havaalanın da millet parkı diye bir söylemin kesinlikle kullanılmaması gerekir bana göre. Atatürk Havaalanı beklenmeyen olaylara karşı açık tutulmasının yanında, kargo ve zengin jet uçakları için ideal bir alandır. Yargısı İsviçre ve Amerika’da olan dünyanın en büyük kayıt dışı paraları, tekno-kent ve teknoloji şirketlerinin buluşacağı bir lokaysan olmalıdır. Dünya teknoloji devlerinin üretim ve vergi cenneti yanında yatları Göcek’te duran jetleri burada olan bir dünya başkentini bu yolla sağlayabiliriz. Bu insanların parasını harcayacağı yerin İstanbul ve Türkiye olması lazım.”

İstanbul Ortodoks dünyasının merkezidir

Ortodoks dünyasının merkezi , Balat’taki Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’dir. Hacı olmak isteyen Ortodoks dünyasının buluşma merkezidir. Hristiyanlar için İzmir’de bulunan Meryem Ana da hacı olma yeridir. Tüm bunları üst üste koyduğumuzda Türkiye, dünya için bulunmaz nimettir. Türkiye turizmde son 35 yılda en planlı gelişen ve en doğru giden bir ülkedir bana göre. Geçmiş yıllara oranla ilk binlere bile giremeyen Türkiye bugün turizmde dünya altıncısıdır. Türkiye’nin turizm potansiyeli 80’li yılların sonlarına doğru rahmetli Başbakan Turgut Özal hükümetleriyle ortaya çıkmaya başladı. Yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı 90’lı yıllarda biraz ivme kaybetse dahi, 2000’li yıllardan sonra önemli bir potansiyele ulaştı. Mastercard’ın, 2018 Küresel Destinasyon Şehirleri Endeksi’nde, 2018 yılında dünyanın en çok ziyaret edilen öncelikli şehirler listesine, Türkiye’den iki şehir girmeyi başarmıştır. Listenin 8’inci sırasına yerleşen İstanbul 12,8 milyon uluslararası ziyaretçi sayısına ulaşırken, Antalya ise 11’inci sırada 11,27 milyon kişiye ev sahipliği yapmıştır.”

Dünya terörle birleşmiştir

“Amerika’da bile çeşitli terör olayları olur ama ona rağmen 200 milyar turizm geliri elde eder. Dünyanın her yerinde terör olur, oluyor da. Dünya terörle birleşmiştir artık. Daha ülkemizi tanımayan çok insan olduğunu biliyorum. Türkiye sahip olduğu özel ve özgün kültürel çeşitlilik, tarihsel derinlik ile doğal ve kültürel mirasın coğrafik yaygınlığından dolayı da diğer ülkelerden üstündür. Bizim turizme bakışımız da düne göre bugün farklı.”

Amerika dünya için bir tehlike değil

“Amerika dünya için bir tehlike değildir. Yönetenlerin bir kısmı için bu söylenebilir belki, bana göre dünyada önce bilinçlendirilmesi gereken insan topluluğu Amerika’dadır. Amerikalı o kadar çok kendi medyası ve televizyonu etkisindeki bugün Amerika’da Irak’ta kaç Müslüman canından oldu deseniz ona cevap veremez bildiği tek şey 4 bin 759 asker Amerikalının öldüğüdür. Yani algısı tek taraflı, yönetilen ve kapalı bir toplumdur. Amerika bizim stratejik ortağımız ama nitelikli sanayi bölgeler konusunda bize hiç destek olmadı. 25 yıldır model ortaklık konusunda destek vermedi, dünyada en büyük dış ticaret açığı veren koca deve Türkiye olarak son 10 yılda büyük dış ticaret açığı verdi. Bugün bizi gelişmiş ülke olarak kabul edip, gümrüksüz yolladığımız mallarda bile önümüzü kesti. Bunlar tek taraflı değil esasında. Biz kendimizi temsil edecek büyük hatalar yaptık ve bugün onun faturasını ödüyoruz. Her iki ülkede birbirine muhtaç. Önemli ticari ortaklıklar, öğrenci, nitelikli sanayi bölgeleri ile sağlık ve turizm alanında önemli iş birliği yapılabilir. Dünyanın yeniden yapılanmasında inşaat şirketlerimiz büyük ortaklıklar gerçekleştirebilir. Bizim Amerika’sız da planlarımız olur çünkü yerimiz çok avantajlı, ama Amerika’nın bizsiz bir Ortadoğu, Afrika ve Uzak Doğu programı olamaz. Onun bize ihtiyacı olduğu kadar bizim ona ihtiyacımız yok. Tabi ki bunu siyasi olarak, STK olarak ve medya olarak tam bilmiyoruz. Bilmediğimiz için her şeyde Amerika bize onu yaptı bunu yaptı diye korkuyoruz. Bunlar bence gereksiz Orta Doğu’da kalmış korkular. Güçlü bir Türkiye dünyaya lazım, NATO’ya lazım ve en çokta Amerika’ya lazım.”

İstamonu Gazetesi’nden çok etkilendim diyebilirim. İsmi, yayın içeriği ve dolu habercilik anlayışı, mizanpajı ile birçok yerel gazetenin önünde ve üstünde bir defa emeği geçenleri tebrik etmek lazım. Dahası İstamonu Gazetesi’nin sosyal iletişim sayfaları çok etkili; istamonu.com adresi başta olmak üzere facebook, twitter, instagram adreslerinden takip ediyorum. Hem Kastamonu’dan hem de Kastamonuludan haberdar oluyorum. Bir dönem önce yapmış olduğunuz İstamonu Buluşmalarının da devamını canı gönülden diliyorum.

Kaynak: İSTAMONU

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!