featured
  1. Haberler
  2. EKONOMİ
  3. Depremin İnsani ve Sosyal Boyutu ile Ekonomik ve Tarımsal Envanteri

Depremin İnsani ve Sosyal Boyutu ile Ekonomik ve Tarımsal Envanteri

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

6 Şubat’ta Güneydoğu sınırında gerçekleşen ve 10 ilde etkili olan iki büyük depremi 3 başlık altında ele alan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, yaşanan depremlerin insani ve sosyal boyutlarının toplumumuzu çok uzun süre derinden etkileyeceğini söyledi.

Depremin ekonomik ve tarımsal bilançosuna baktığımız zaman 13,5 milyon insanın, ülke nüfusuna oranıyla ise yüzde 15,7’sinin etkilendiğini söyledi.

Depremin etkilediği bölgelerdeki ekonomik faaliyetlerin durduğuna ve birçok işletme, üretim alanının hasar gördüğünün altını çizen Yönetim Kurulu Başkanı Reis; “Bu durum hem bölge halkının hem de ülke ekonomisinin genelinde olumsuz etkiler yaratacağı anlamına geliyor” dedi.

Deprem Bölgelerinde Bitkisel Üretim ve Hayvan Varlığı

Depremin çevre, yeraltı suları ve tarım üzerinde olumsuz etkiler oluşturacağını vurgulayan Mehmet Reis, deprem bölgesinde yaşayan insanların kendi gıda ihtiyaçlarını ve geçimlerini sağlamayabilmesi ve ülkemizin gıda güvencesi için tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının gerekliliğine dikkat çekti.

Depremden etkilenen illerde, hayvan yetiştiriciliğinde önemli payı olan bölgeler olduğunu söyleyen Reis, ahırların çöktüğünü ve bu bölgenin temel geçim kaynağı olan hayvanların çoğunun enkaz altında kaldığını söyleyerek; “Deprem bölgesindeki tarım arazilerinin 3,7 milyon hektarının depremin yıktığı 10 ilimizde olduğunu görüyoruz. Kayıtlı çiftçi sayısı da yaklaşık 270 bin. Bu çiftçilerimiz Türkiye’deki tarım alanlarının yüzde 16’sını ekip biçiyor. Depremin olduğu 10 ilin ekonomik yapısına bakıldığında öncelikli sektörü tarım ve tarıma dayalı sanayi ve hayvancılık olduğu görülüyor. Güneydoğu Anadolu projesi kapsamında Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep Şanlıurfa, Kilis verimli tarım arazilerine ve önemli tarımsal üretim potansiyeline sahip illerdir. Türkiye’deki toplam tarım alanlarının yüzde 16,2’si deprem bölgesinde bulunuyor. Tahıl ekilen alanların yüzde 15,5’ine, sebze bahçelerinin yüzde 15,2’sine sahip olan bu illerin meyve bahçelerindeki payı ise yüzde 25’in üzerinde. Bölgenin hayvan varlığı ülkedeki büyükbaş hayvan varlığının yüzde 12’sini, küçükbaş hayvan varlığının ise yüzde 16,3’ünü oluşturuyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2022 yılında üretilen buğdayın yüzde 19’u, kırmızı mercimeğin yüzde 73’ü, nohudun yüzde 11’i ve arpanın yüzde 10’u deprem bölgesinde üretildi.”

Depremin Ekonomiye Etkisi

“Deprem bölgesinin tarımsal hasılaya katkısı 85 milyar TL’dir. Bunun 52 milyar TL’si bitkisel üretim, 34 milyar TL’si de hayvancılıktan geliyor. Özetle, bölgenin tarımsal hasıladaki payı yüzde 15 civarındadır. Türkiye’nin toplam tarım ve ormanlık ürünleri ihracatının yaklaşık beşte birini gerçekleştiriyor. 10 ilin 2022’deki toplam ihracatı 20,1 milyar dolar olarak gerçekleşti toplam ülke ihracatındaki payı yüzde 9. Gıda üretimi ve ihracatındaki payları göz önüne alındığında bu illerin üretim, istihdam, gıda arzının sürdürülebilirliği ve ihracat açısından ülke ekonomisinde önemli bir yeri var.”

Göç Yaşanmadan Atılması Gereken Adımla

Binlerce vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, on binlerce kişinin yaralandığı ve evsiz kaldığı bölgenin en kısa zamanda sosyal ve ekonomik anlamda iyileştirilmesi gerektiğinin altını çizen Mehmet Reis “Toprağını terk etmeyen çiftçinin ekim yapması için tohum, mazot ve gübreye ihtiyaç var.

Ekimi yapılmış olan buğday ve arpanın ilaçlama, gübreleme ve sulama durumuna bakılarak gerekli tedbirler alınmalı.

Tarımsal üretim araçlarının bir bölümü deprem enkazı altında kaldı.

Bölgede kalıp ekimini yapmak isteyen üreticilerimiz için traktöre, pulluğa, ekim makinalarına, silo ve depo teminine hız verilmeli.

Çiftçimizin toprağını satmadan, göç etmeden tarım ve kırsal kalkınma destekleri acilen ve süratle harekete geçilmesi hepimizin ortak geleceği ve gıda güvencesi için önem arz ediyor. Kırsaldaki insanlarımızı tarımdan vazgeçmemelerini sağlamanın yolu tarımsal üretimi sürdürülebilir kılmaktan geçiyor.

Deprem bölgesindeki tarımsal faaliyeti sadece 10 il olarak değil, 81 ili besleyen bir değer zinciri olarak bakmamız lazım.

Hem bölgedeki insanlarımızın, çiftçilerimizin, halkımızın gıda ihtiyacının karşılanması hem de ülkemizin tarımsal üretim rekoltesi açısından çok önemli.

Tarımla birlikte sanayide de önemli paya sahip bu illerde sanayi tesislerinin ve ticarethanelerin en kısa sürede faaliyetlerine dönmesi bölgesel ve ulusal ekonomi açısından büyük önem taşıyor.

Bugün her zamankinden daha fazla dayanışmaya, gelecek için de bilimin ışığında önlem almaya ihtiyaç var ” diyerek sözlerini noktaladı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İstamonu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!