Kurtuluş Savaşı’nın en önemli lojistik güzergahı olan İstiklal Yolu’nun hikayesi, Kastamonu Tanıtım Ajansı kurucusu Adem Salcıoğlu’nun yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği “Her Şey Vatan İçin” belgeselinde anlatılacak. Toplam maliyeti yaklaşık 500 bin lira olan belgeselin 9 Haziran 2021 tarihinde izleyiciyle buluşması planlanıyor.
Kastamonu Tanıtım Ajansı kurucusu Adem Salcıoğlu’nun yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği belgeselde İstanbul, İnebolu, Kastamonu, Çankırı ve Ankara güzergahını kapsayan İstiklal Yolu bugüne kadar aktarılan bilgileri yeni bir bakış açısıyla ele alırken, göz ardı edilen hikayeler de konu alınacak. Tarihsel gerçekliği tartışmalı ve çelişkili bir şekilde salt duygusal yaklaşımdan uzak, yazılı ve sözel kaynakları dikkate alan bir yaklaşımla hazırlanacak belgeselde farklı çekim ve kurgu teknikleri ile, tarihsel bir görsellik içinde zengin bir içerik sunulacak. Belgesel sürecinde derlenen tarihi belgeler ve deliller aynı zamanda kitap olarak da yayınlanacak.
Destek bekliyoruz
Projenin sinematik anlatım metodu, bilgi ve görsel sunum açısından Kastamonuluların iftiharı olacağını vurgulayarak destek beklendiğini kaydeden Adem Salcıoğlu şunları söyledi: “Projenin toplam maliyeti yaklaşık 500 bin lira. Halihazırda yapılan ve yapılacak çalışmalar için 350 bin liralık bir bütçeye daha ihtiyaç var. Bu belgeselle Milli Mücadele yıllarında Kastamonu’nun nasıl bir öneme sahip olduğunu, nasıl fedakarca bir görev üstlendiğini net somut bir şekilde anlama ve anlatma fırsatı bulacağız. Bu konuda tüm Kastamonulu hemşerilerimizin, iş adamlarımızın maddi manevi desteğini bekliyoruz.”
Her bir detayı işin içine katarak titiz bir çalışma sürdüreceğiz
Belgesel çalışmasını; delilleri, belgeleri ve duygusuyla geleceğe somut bir belge bırakmak amacıyla başlattığına dikkat çeken Adem Salcıoğlu, “Bugün, İstiklal Yolu denildiğinde akla gelen en önemli iki kavram Şehit Şerife Bacı ve İnebolu ile Ankara arasındaki yol. Daha önce bu konuda yapılan hemen her çalışmada benzer kavramlar vurgulanarak adeta ezbere bir bakışla aynı bilgilerin tekrarlandığını görebilirsiniz. Bu durum toplumsal anlamda bizleri İstiklal Yolunun gerçek ruhunu anlamaktan uzaklaştırırken, zihinlerdeki gerçekliği de zayıflatıyor. Yapılması gereken şey, belki önemsiz gibi göründüğü için göz ardı edilen detayları da işin içine katarak o dönemi en başından ince bir titizlikle ele almak. Her Şey Vatan İçin belgeselinde tüm detayları işin içine katarak titiz bir çalışma sürdüreceğiz.” dedi.
Millî Mücadele döneminde Kastamonu’da gerçekleştirilen faaliyetlerin yeterince anlaşılamadığını ve anlatılamadığını vurgulayan Salcıoğlu, “Bu belgeselde, dedelerimizin ve ninelerimizin tamamen evlatlarını ve torunlarını, yani tam olarak bizleri düşünerek kendilerini feda edercesine verdikleri bir mücadeleyi anlatacağız.” diye konuştu.
Tüm belge ve delilleriyle geleceğe somut bir belge bırakacağız
Belgesel çalışmalarının hazırlık sürecinde olabildiğince tarihi doküman ve kaynakları tarayarak tüm bilgileri coğrafi gerçeklikleriyle ele alacaklarını kaydeden Adem Salcıoğlu, “Yapacağımız çalışma ile bu kutlu hikayeyi halk arasında çoğunlukla tarih ve içerik farklılıklarıyla anlatıla gelen bir söylence ötesine taşımayı; delilleri, belgeleri ve duygusuyla bugüne ve geleceğe somut bir belge olarak bırakmayı hedefliyoruz. Belgesel sürecinde derlenen tarihi belgeler ve deliller aynı zamanda kitap olarak da yayınlanacak.” ifadelerini kullandı.
İnebolu başlangıç değil merkezdir
Salcıoğlu, İstiklal Yolu’nda İnebolu’nun başlangıç noktası değil bir merkez olduğuna işaret ederek şöyle devam etti: “Tüm yaşanmışlıklarıyla İstiklal Yolu, İnebolu-Ankara arasındaki tarihi bir güzergahtır ancak başlangıç noktası İnebolu değildir. İnebolu merkezdir, organizasyonun kalbidir ama öncesi ve çevresi vardır; İstanbul ve Karadeniz gibi. Karadeniz ve bu bölge ile bağlantılı birçok yaşanmış inanılmaz hikayeler vardır. İstanbul’dan kaçırılan mühimmatın, sivil ve askeri insan kaynağının bir kısmı, Kuvvacı birimlerle sıkı bir iş birliği içinde çalışan İstanbul Mavnacılar Cemiyeti’nin efsanevi üyeleri marifetiyle gerçekleştirilmiştir. Bu cemiyetin başkanı ve önemli sayıda üyesi Kastamonuludur. Yine aynı şekilde Karadeniz’de hem işgal kuvvetlerinin sıkı denetimleri hem de zaman zaman Karadeniz’in meşhur azgınlığı arasında küçük basit teknelerle verilen mücadele bugüne kadar neredeyse üzerinde durulmayan çok önemli bir konudur.”
Belgesel 9 Haziran’da yayınlanacak
Salcıoğlu, belgesel çalışmasını 9 Haziran 2021 tarihinde 100. yılı kutlanacak olan İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü’nde yayınlamayı hedeflediklerini aktararak şöyle devam etti: “Milli Mücadele’de cepheleri besleyen en önemli nokta olan İnebolu, Türk Ordusu tarafından ummadıkları bir direniş ve püskürtme ile karşılaşan Yunan ordusunca farkedilmesi neticesi, iki yunan zırhlısınca 9 Haziran 1921’de adeta yok etmek isteğiyle bombalanmış gazi bir kenttir. Bu nedenle 9 Haziran unutulmaması gereken ve milletçe ulusal bir gün olarak anılması gereken bir gündür. Biz de bu nedenle şayet mümkün olursa çalışmamızı 9 Haziran 1921’in 100.yılı 9 Haziran 2021’e yetiştirmeye çalışacağız. Bu birazda ne kadar hızlı destek alabildiğimize bağlı. Ancak birinci önceliğimiz kesinlikle doğru bir iş çıkartmaktır. Her şey programladığımız gibi giderse planımız, kış çekimlerini 25 Şubat- 10 Mart arasında, diğer çekimleri 1-30 Nisan tarihlerinde yapmak ve 1-30 Mayıs aralığında da pos prodüksiyon işini tamamlayarak 9 Haziran 2021’de halkımızın karşısına çıkmak. İstiklal Yolu’nda neredeyse Kastamonu’nun tüm ilçe ve köyleri elini, bedenini taşın altına koymuş, yokluğuna yokluk katmış mal vermiş, kendinden sevdiklerinden geçmiş can vermiş ve bu kutlu destana ortak olmuştur. Bize düşen onların tüm bu hatıralarını görebildiğimiz ve anlayabildiğimiz ölçüde anlatmak ve canlı tutmaktır. Bu onların aziz hatıralarına gösterebileceğimiz en büyük saygı ve bize düşen mutlak bir görevdir. Bu kapsamda Kastamonu’yu seven herkesten destek bekliyoruz.”
“İstiklal Yolu’nda neredeyse Kastamonu’nun tüm ilçe ve köyleri elini, bedenini taşın altına koymuş, yokluğuna yokluk katmış mal vermiş, kendinden sevdiklerinden geçmiş can vermiş ve bu kutlu destana ortak olmuştur. Bize düşen onların tüm bu hatıralarını görebildiğimiz ve anlayabildiğimiz ölçüde anlatmak ve canlı tutmaktır. Bu onların aziz hatıralarına gösterebileceğimiz en büyük saygı ve bize düşen mutlak bir görevdir.”