“Güçlü Tarım ve Güvenli Gıda” konusunun, pandemi sürecinde tüm dünya ülkelerinin gündeminde daha fazla yer aldığını belirten Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis küresel iklim değişikliği ile birlikte kaynakların azaldığına ve gıdanın her geçen gün stratejik öneminin arttığını bildirdi.
Reis, “COVID-19 Bir ülkenin tarımsal üretiminde ve gıdada kendi kendine yeterli olması gıda güvencesi ve gıda güvenliği için vazgeçilmez olduğu anlaşıldı. Tarımsal üretimin bir ülkenin gücü olduğu tekrar açığa çıktı.” dedi.
Dünya Gıda Günü dolayısıyla değerlendirme yapan Mehmet Reis şunları söyledi:
“İnsanlığın beslenmesinde, kırsal kalkınmada, gıda ve sanayi sektörüne hammadde sağlamada ve ihracatta tarımın rolü büyüktür. Tarım, canlıların beslenmesi için vazgeçilmez olmasının yanında toplam iş gücünün üçte birinin geçim kaynağı ve toplumun her kesimini ilgilendiren stratejik bir sektördür. COVID-19 salgını değişmemiz gerektiğini; tarım, tohum, toprak, su kaynaklarının ve gıdanın ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi. Tüm dünya olağanüstü bir dönemden geçiyor. Kesintisiz gıda arzının her zamankinden daha önemli olduğu anlaşıldı.”
Talep Yüzde 60 Artacak
“Dünya genelinde yaşanan iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı, açlık ve yoksulluk, olağanüstü sağlık problemleri gibi pek çok küresel sorunlarla karşı karşıyayız. 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara yaklaşacağı tarımsal ürünlere olan talebin yüzde 60 oranında artacağı öngörülüyor. Artan gıda talebini karşılayabilmek, herkesin yeterli ve besleyici gıdaya erişimini sağlayabilmek için üretimin arttırılması, gıda kaybı ve israfının önlenmesi gerekir. Ekosistem korunmadan, gıda kaybı ve israf önlenmeden gıda güvencesinin ve güvenliği sağlanamaz.”
Gelecek Haritası Oluşturmalıyız
“Birleşmiş Milletler Dünya Beslenme ve Gıda Güvenliğinin durum raporuna göre son üç yılda küresel düzeyde açlık çekenlerin sayısı yükseldi. Güvenli gıdaya erişim ve açlığı sonlandırma girişimlerine rağmen yaklaşık 821 milyon insan günümüzde açlık çekiyor. İnsanların sağlıklı beslenmesi, ayrıca güvenilir gıdalara fiziksel ve ekonomik bakımdan sürekli erişebilmesi gıda güvencesini sağlamak adına önem arz etmektedir. Yıllardır kaynakların sınırsız olduğu düşüncesiyle hareket edilerek ekilebilir arazilerin azaldığı, temiz su ihtiyacının arttığı dünyamızda, onlarca yıldır süregelen alışkanlıkları geride bırakarak yeni bir gelecek haritası oluşturmalıyız. Üzerinde yaşadığımız gezegenin ve canlıların sağlığını koruyabilmek için kaynakların aşırı kullanımına son verilmesi gerekir. Dünya çapında biyoçeşitlilik kaybını durdurmak için sürdürülebilir geleceğe yönelik sağlıklı ve çevre dostu bir gıda sistemini oluşturmalıyız. Doğanın bize sunduklarına saygı göstermezsek, kıymetini bilmezsek yaşam şansını kaybederiz. Sağlıklı yaşam sağlıklı bir dünya ile mümkün. Doğayı korumak yaşamı korumak anlamına geldiğini kabullenmeliyiz.”
Gıdayı ve tarımsal ürünleri korumak için birçok projede yer aldıklarını anımsatan Mehmet Reis şöyle devam etti:
“40 yıldır gıda sektöründe yer alan Reis ailesi olarak tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması, yerli üretime teşvik edilerek ata mirası tohumlarımızla geleneksel sofra kültürümüzün korunması ve gelecek nesillere taşınması adına girişimde bulunarak ‘Reis Bakliyat Köyü’ projesini gerçekleştirdik. Çocuklarımıza yerli tohumlardan doğal şartlarda üretilen proteince zengin olan bitkisel ürünleri sevdirmeyi, sağlıklı beslenmeyi ve geleneksel sofra kültürümüzün korunmasını amaçlıyoruz. Tarladan sofraya gelinceye kadar oluşan gıda kaybı ve israfını önlemek için 2019 yılında ‘İsraf Etmeyelim, Yaşamı Eşitleyelim’ projesini başlattık. İsraf edilen gıdanın bir başkasını doyuracağı düşüncesini unutmayarak bilinçli bir toplum oluşturmalıyız. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Dünya Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2020 yılında başlattığı ‘Gıdanı Koru Seferberliği’ projesinde de yer aldık. Bu proje ile gıda israfına ve kaybına yönelik iş birliği ve koordinasyon geliştirilmesi, çözümler konusunda farkındalık yaratılması ve strateji belirlenmesi hedefleniyor.”