Kastamonu isminin ‘Kasta Bin Moni kelimesinden geldiği ortaya çıktı
Şeyh Şaban-ı Veli Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Süleyman Yücel’in “Sarı Saltuk, Atabeygazi Hüsamettin Çoban ve Kuhistan (Kastamonu)’nun Fethi” isimli kitabı yayınladı. 1480 yılında kaleme alınan, Rumeli ve Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük rolü bulunan alperenlerden olan Sarı Saltuk’un hayatını anlatan Anadolu Türk destanlarından Saltuknâme’de Kastamonu’nun fethinin anlatıldığı bölümleri kitap haline getiren Yücel, halk arasında Kastamonu isminin nereden gelindiğine dair çeşitli efsanelerin dolaştığını ve bunun yanlış bilgiler olduğunu iddia etti.
Atabey Gazi’nin Kastamonu’yu fethinin konu edildiği kitapta, çeşitli ilçe ve bölgelerin eski isimleri de yer alıyor. Kitabında Kastamonu’nun fethiyle ilgili ‘Kastın ne idi Moni’ hikayesinin doğru olmayabileceğini savunan Yücel, “Kastamonu adının Saltukname’de geçen hadiselerde de görüleceği üzere, Bizans komutanı Moni ve oğlu Kasta’nın adından (Kasta bin Moni yani Moni’nin oğlu Kasta) ortaya çıktığına dair bir hüküm vermek niyetinde değiliz. Burada önemini vurgulamak istediğim şey, bundan tam 5 buçuk asır önce Candaroğulları zamanında ve Fatih devrinde, Kastamonu insanının ve Osmanlı yazarlarının bu vilayetin adının Türk-Bizans mücadeleleri esnasında zikri geçen bazı şahıs adlarıyla veya o dönemde yaşanan vakalarla alakalandırması gerektiğini bize anlatmaya çalışmış olmalarıdır” dedi.
Kastamonu’nun fethi için Saltuknâme’nin kaynak olarak değerlendirilebileceğinin altını çizen Yücel, “İlimizin fethi için yabancı kaynaklar yerine kendi öz kaynaklarımızın değerlendirilmeye alınmasının daha doğru olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Kastamonulular arasında efsane haline gelen çok fazla ‘kastın neydi Moni?’ söylentisinin olduğunu vurgulayan Yücel, “Kastamonu’nun ismiyle ilgili bir kısım bilim insanları, Kafkaslardan geldiğini söyler, halka sorduğunuz zaman ise halk bir efsane anlatır. Kastamonu, Bizanslıların elindeyken Türk komutan ordusuyla birlikte geliyor, Kale komutanının kızı Türk komutana âşık oluyor. Anahtarı atıyor, bunun üzerine kale komutanının kızı Türklerin yanına geçiyor. Kale komutanı da kızına ‘Kastın neydi Moni’ diyor. Böyle bir söylenti gezer. 60 yıldır benim duyduğum herkesin dilinde olan bir söylem” dedi.
Saltukname’de Kastamonu’nun fethinin anlatıldığını belirten Yücel, “Saltukname isimli esere ulaştığımızda çok orijinal Kuhistan’ın fethi diye bir konu karşımıza çıktı. Bunun üzerine Kastamonu Üniversitesi Tarih Bölümü profesörü Prof. Dr. Cevdet Yakupoğlu’ndan da bilgi aldık. Bizlere Saltukname’de Kastamonu’nun fethinin anlatıldığını söyledi. Netice itibariyle bizlerde böyle bir çalışmanın içerisine girdik ve geçmiş tarihimizi bulduk. Bunun bugünün Türkçesine kazandırılması gerektiğini düşündük ve Türk-İslam tarihini kendi öz kaynaklarından öğrenmesi gerekiyor diye düşündük. Saltukname’nin o bölümünü bugünün Türkçesine çevirerek bir kitap haline getirdik” şeklinde konuştu.
Kastamonu’nun adının bugüne kadar Saltukname’de alimlerin dikkatini hiç çekmediğini ileri süren Yücel, şunları kaydetti: “Çünkü Kastamonu adı geçmiyor. Bizans kayıtları döneminde hatta şu anda bizlerin de kullandığı Paflagonya tanımı var. Kastamonu, Sinop bölgelerinin olduğu tüm buralar Karabük, Zonguldak dahil Paflagonya diye tanımlanır. Saltukname’de Paflagonya diye tanımladığımız yer Kuhistan diye geçiyor. Kuhistan, Farsçada dağ manasına geliyor yani dağlık bölge oluyor. Bizim bölgemizde dağlık bir bölge. Kuhistan diye geçince Kastamonu’da Cebeli Hisarı diye tanımlanıyor. Cebeli’de Arapça’da dağ manasına geliyor. Yani Kastamonu ve bu çevresi dağ kale diye tanımlanınca şimdiye kadar bunu okuyan alimler, Kuhistan ve Cebeli Hisarının olduğu yerin Kaf Dağının oradaki bir ülke olduğunu var sayımından hareket etmişler. Bunu ilk kez fark eden Kastamonulu tarih profesörü Cevdet Yakupoğlu hocamızdır. Moni, kale komutanının ismidir. Kastamonu, Bizanslılarla Karaman’a bağlı oluyor. Bu harpler esnasında zaman zaman Atabey galip geliyor, zaman zaman ise Moni galip geliyor. Moni’nin çok sıkıştığı bir zamanda Atabey tam kaleye girmek üzereyken oğlu Kast’ta yanında takriben 10 bin kişilik bir ordu ile babasına yardıma geliyor. Eski İslami bilgilerde Kast da bin Moni diye geçer. Benim adım Süleyman, rahmet babamın ismi ise Mevlüt idi. Bu kayıt Osmanlı kaydına geçecek olsaydı Süleyman Bin Mevlüt diye geçiyor. Bu Mevlüt’ün oğlu Süleyman demektir. Ben diyorum ki adımızı oradan buradan ya da ecnebi kaynaklardan bulacağımıza niye Kasta Bin Moni adı, Kastamonu isminin kökeni olmasın. Çünkü Kasta bin Moni hadisesinin yanında babasına 10 bin kişilik ordu ile yardıma geldiğinin hadisesini anlattıktan sonra Saltukname’de, o günden bugüne Kastamoni ismini devrediyor. Zamanla da bu isim şimdi ismi Kastamonu olmuştur. Kastamonu tarihini anlatan bana göre oldukça gerçekçi bir eserdir Saltukname. Bizlerde bu eseri bugünün Türkçesine aktardık. Kastamonu’nun Fethi diye adından da rahatça anlaşılabilecek şekilde sadeleştirip bugünün Türkçesiyle okurlarımıza anlatmaya çalıştık. Kitabın en arka sayfasında Saltukname’nin Türkçe çevirisini de koyduk. Okuyanlar rahatça anlayıp okuyabilsinler diye. Kitabın içerisinde fotoğraflar mevcut. Saltukname ile Sarı Saltuk’u da kitabımızda anlattık. Şu anda kitabımız Şeyh Şabanı Veli Kültür Vakfı eseri adı altında yayınlandı. İnşallah faydalı olur diye düşünüyorum.” (İHA)