İstanbul Kastamonuspor Başkanı İlker Dilek, Kastamonuspor yönetiminde başkanlığa aday olma sürecini ve sonrasında yaşadıklarını düzenlediği basın toplantısıyla anlattı.
İstanbul Kastamonu Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Dr. İlker Dilek, Kastamonuspor’daki son gelişmeleri değerlendirmek ve istişarelerde bulunmak üzere Kastamonu’da basın toplantısı düzenledi.
Kastamonuspor yönetiminde başkanlığa aday olma sürecini ve sonrasında yaşadıklarını aktaran Dilek, şunları söyledi:
“Son günlerde gündemi meşgul eden Kastamonuspor’un karşı karşıya kaldığı olumsuz durum sebebiyle, Kastamonu’da ve İstanbul’da yaşayan Kastamonuspor sevdalıları ile sivil toplum kuruluşları tarafından bizzat şahsıma ve yönetim kurulu üyelerime iletilen “Lütfen kulübü bu çıkmazdan kurtarın, yardımcı olun” çağrılarından çoğunuz haberdarsınız. Bu süreçte Kastamonu Spor Kulübü’nü yanlış yönetim tarzı nedeni ile girmiş olduğu çıkmazdan kurtarmak için güçlü, profesyonel, şeffaf, vizyoner ve denetlenebilir bir yapı oluşturulması amacıyla çalışmalar gerçekleştirdik. Kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar yaparak kulübün borç yükü hakkında ilgili makamlarla görüşmeler yaptık. Ne yazık ki üzücü bir tablo ile karşılaştık. Geçmiş döneme ait futbolcu ve antrenör alacaklarının yaklaşık 9.400.000 TL olduğunu, bu borcun haricinde muhtelif kişilere ve şirketlere de 11.000.000 TL civarında icraya verilmiş borç olduğu tespit ettik.
Bu mali tablo ışığında Sayın Valimiz başta olmak üzere, Sayın Belediye Başkanımız, Sayın Cengiz Aygün ve ilgililer ile belirtmiş olduğum mali durum hakkında gerçekleştirdiğim görüşmeler esnasında da futbol ailesine olan bütün borçların (futbolcu, antrenör ve çalışan personel dahil) tarafımızca üstlenilebileceği ancak yönetim hatalarından kaynaklanan, icraya verilen borçları üstlenmemizin mümkün olmadığını kendilerine beyan ederek, tarafımca vizyoner bir yönetim kurulu oluşturulabileceğini ifade ettim.
Bahsetmiş olduğum görüşme süreçlerinde kimlerin neler söylediği, ne sözler verip arka planda neler konuştuğu ve şahsım tarafından yönetim kurulu oluşturulmaması için nasıl mücadele edildiğini siz değerli basın mensuplarıyla paylaşmak için bugün burada bir araya gelmiş bulunuyoruz.
-Değerli arkadaşlar, Kastamonuspor’da her şey yolunda gidiyordu da bizler birden bire mi ortaya çıktık. Her şey yolunda gitmiş olsaydı bugün burada bulunamazdık. Bu konuyu herkes böyle bilsin.
KASTAMONU’ NUN KRONİK HASTALIĞI MAALESEF “DEDİKODU “
8 Ağustos Pazar günü daha önce telefonda planlamamıza istinaden Sayın Arda Acar ile Kastamonu’ da bir görüşme gerçekleştirdim. Mali tabloya ilişkin yaptığımız toplantıda Sayın Enes Aygün ve Sayın Erkan Özcan’ ın alacaklarını silebileceğini ancak diğerlerini silmenin mümkün olmadığını ve bu borçları da üstlenmediğim müddetçe Kastamonuspor yönetimini almamızın mümkün olmadığını tarafıma iletmiştir. Kulübü alamayacağımız konusunda hangi yetki ve kimin adına konuştuğunu anlayamadığım arkadaşımızın başkanlıkla ilgili planları olduğunu sonradan öğrendim. Ayrıca eski başkan Sayın Erkan Özcan’ın kendisini arayarak İlker Dilek isminde birisinin takıma talip olduğunu kendisinin ‘İlker Dilek’in projelerle geliyorum gibi açıklamalarına kanmamaları ve takımı asla ona teslim etmemeleri’ şeklinde konuştuğu tarafıma iletilmiştir. Ben de Avukat kardeşimiz Anıl Kaya aracılığıyla Sayın Erkan Özcan’a ulaşarak böyle bir söylemde bulunup bulunmadığını sorduğumda, bu konunun Sayın Arda Acar’ın gerçeği yansıtmayan sadece kendisinin ürettiği bir dedikodudan ibaret olduğunu hayretler içerisinde öğrendim!
SÖZDE DESTEK VAR, EYLEMDE TAM TERSİ
Sayın Arda Acar ile yaptığım görüşmenin ardından Sayın Cengiz Aygün’e konuya ilişkin bilgi verilmesi sonrası bir telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Bu süreçte Sayın Cengiz Aygün 8 Ağustos Pazar akşamı telefonla beni aradı. Kastamonuspor yönetimine talip olmam halinde 25 Milyon TL alacağını bağışlayacağını, Enes Çavdar’ın (Aygün) icrada olan borcunun da silineceğini ve ayrıca kim başkan olursa olsun 2 Milyon TL de yeni yönetime destekte bulunacağını, bu desteğin benim içinde geçerli olduğunu ve bu rakamı da 4 taksitte ödeyebileceğini tarafıma beyan etmiştir.
“ONURSAL BAŞKANLIĞI BIRAK, GERÇEK BAŞKAN OL”DEDİM
Ben de onursal başkanlığı bırakarak kulübün gerçek başkanının kendisi olmasını, transfer yasağının kaldırılması için de 4 Milyon TL’lik destek vereceğimizi, kendisinin de 4 Milyon TL lik katkı sağlaması halinde futbolcu borçlarının tamamen kapatılabileceği teklifinde bulundum. Maalesef basit gerekçelerle bu teklifimiz Sayın Cengiz Aygün tarafından geri çevrildi. Konuşmamızın sonunda da 11 Ağustos Çarşamba günü bazı toplantılar için Ankara’da olacağını söyledi. Ben de öğle yemeğinde bir araya gelip takımla ilgili nihai sonuca varma teklifinde bulundum. Ancak 10 Ağustos Salı günü toplantılarının iptal olduğunu bu nedenle de Ankara’ya gelemeyeceğini tarafıma iletti.
Aynı tarihte, 10 Ağustos Salı günü Sayın Valimizle makamında mali tablolar üzerinden yaptığımız görüşmede takıma başkalarının da talip olduğunu ama çok inandırıcı gelmediğini, bu yüzden beklemek gerektiği tarafıma aktarmıştır. Kendisini çok paralı gösterip cebinde parası olmayan adamların bu işlere talip olduğunu, tarafıma (takımı al veya alma) gibi bir şey söyleyemeyeceğini ancak takımın tasfiye sürecinin olmayacağını, bir şekilde lige katılım sağlayacağını belirtmiştir. Bugün gelinen noktada Sayın Valimiz ve Sayın Belediye Başkanımız prim verilmemesi gereken bu kişilere destek olmuş, bugünkü durumun yaşanmasına dolaylı veya dolaysız olarak katkı sağlamıştır. Sayın Valimiz ve Sayın Belediye Başkanımızın doğruluktan şaşmayan temsilcisi olduğumuz Kastamonuluların hassasiyetlerine dikkat etmelerini önemle arz ediyorum.
BİZ ORTAYA ÇIKINCA HESAPLAR ŞAŞTI
17 Ağustos Salı günü yapmış olduğum basın açıklaması Kastamonu sevdalıları tarafından yakinen takip edilerek tüm camiada heyecan uyandırırken, kulübe kimse sahip çıkmıyor naraları atan malum çevrelerde şok etkisi yaratmış, plan ve kurguları bozulmuş, nasıl hareket edeceklerini de bilemez hale getirmiştir.
“KULÜP SATILIK DA BİZİM Mİ HABERİMİZ YOK!”
20 Ağustos Cuma günü Sayın Cengiz Aygün akşam üstü telefonla beni aradı “Sana bir teklifim var, 5 Milyon TL getir sana kulübü vereyim” dedi. Ben de “Kulüp satılığa çıkartıldı da bizim mi haberimiz yok” diye cevap verdim.
Sonrasında kendisine harcadığını iddiada ettiği 25 Milyon TL, Enes Çavdar adına Küçükçekmece 1. ve 4. İcra Müdürlüklerinden 6 Milyon TL ye yakın icraya verilmiş alacağının ve GMG grup adına tüm alacaklarından feragat edildiğine dair özellikle noterden feragat yazısının tarafıma verilmesini talep ettim. Ayrıca 2021 yılında SSK borcu ve futbolcu alacaklarının yaklaşık 3 Milyon TL civarında olduğunu bunları da kendisinin ödemesi gerektiğini söyledim. Bunun üzerine bunların kendisi tarafından ödeneceğine dair söz verdi.
Konuşmanın devamında ise Sayın Cumhurbaşkanımızın Kastamonuspor’ u kendisine sorduğunu ve bırakmayıp destek olmasını istediğini şahsıma söylediğinde ben de Sayın Cumhurbaşkanımızın bu kadar işle ilgilenirken bu gibi konulara vakit ayırmasının mümkün olmadığını ve Sayın Cumhurbaşkanımızın bu gibi konularda dokunulmazlık kazanmak adına isminin kullanılmaması gerektiğini söyledim.
Bu süreçte aynı günün gecesi Sayın Vali ve Sayın Belediye Başkanımızla görüşerek yönetim için bana dönüş yapacağını söyledi ve telefon konuşmamızı sonlanırdık.
“GÜNDÜZ BAŞKA, GECE BAŞKA”
20 Ağustos gecesi eski başkan Sayın Erkan Özcan kendi telefonundan beni arayarak toplantıda olduklarını ve sesimi hoparlöre vereceğini söyledi. Ardından Sayın Cengiz Aygün’le konuşmaya başladık. Kendisine gündüz konuşmamıza istinaden özellikle noterden feragat yazısını herkesin huzurunda istedim ve ayrıca kendi dönemine ait 2021 yılındaki SSK ve futbolcu alacaklarının da ödemesi gerektiğini yeniledim fakat gündüz borcu ödeyeceğini beyan eden Sayın Aygün bu beyanını inkar ederek herkesin huzurunda bu borcu da benim üstlenmem gerektiğini söylemiştir.
“KASTAMONU’ DA, KRALDAN ÇOK, KRALCILAR VAR”
Telefon görüşmemiz esnasında gazeteci Mehmet Eren araya girerek benim istediğim şartlarda kendisinin dahi takımı alabileceğini bundan önceki başkanlarında borç yüküyle takımı yönettiklerini söylediğinde bende kendisine hiç zaman kaybetmeden takımı almasını ve bu girdaptan çıkartmasını söyledim.
Ayrıca hangi vasıfla o toplantıda olduğunu sorup Sayın Cengiz Aygün’ ün avukatlığını yapmasına gerek olmadığını kendisine ilettim. Ben bu gibi arkadaşlara yanlışın peşinden gidip yanlışların avukatlığını yapmamalarını, doğrunun peşinden gidip doğruların avukatlığını yapmalarını öneririm… Çünkü ‘doğrular eninde sonunda gün yüzüne çıkar, görmek isteyenler görür ve paylaşır tarih bu tür örneklerle dolu ders almak isteyenler için’
“BİZİM ARKAMIZDA ÖNCE ALLAH
SONRA SAMİMİ KASTAMONULULAR VAR…
Toplantı akşamı orada olan isimlerden bazıları da İlker Dilek’ in arkasında kimler var? Bu gücü kimden alıyor? Takımı yönetebilir mi? gibi sorular sorarak İstanbul ve Kastamonu’da bulunan dostlarımızı arayıp bir araştırmaya girişmişler. Beni çok güldürdüler. Yahu siz kimsiniz de benim hakkımda birilerini arayıp sorular soruyorsunuz. Adam gibi beni arayıp sorsanız ben size gereken cevabı veririm. Siz yönetebilir mi? sorusunu soracak en son kişilersiniz. Kulübü getirdiğiniz durum ortadayken, enkaz haline getirdiğiniz mali tablo ortadayken siz önce haddinizi bilin. Bizim arkamızda önce Allah, sonra da gerçek samimi Kastamonu sevdalıları var.
“TEHDİTLE, BASKIYLA YILDIRABİLECEĞİNİZ EN SON KİŞİ BENİM”
17 Ağustos Salı günkü basın açıklamamın basın kuruluşlarımızda geniş yer bulması Kastamonu’ da birçok kişide heyecan uyandırdı. Bu arada yaptıkları planların bozulmasından rahatsız olan bazı arkadaşlar birilerinin avukatlığına-korumalığına soyunmuş, bazı gazeteci arkadaşları arayarak neden bu haberlere bu kadar yer veriyorsunuz diye serzenişte bulunmuş. Hatta sosyal medya hesaplarında yapılan yorumlarda tanıdıkları insanlara ulaşarak (bilmediğiniz şeyler var, bunları kaldırın) densizliğinde dahi bulunmuştur. Buradan bu arkadaşlara sesleniyorum. Tehditle, baskıyla yapmış olduğunuz hataları örtemezsiniz. Tehdit diliyle de hiçbir yere varamayacağınızı bilmenizi isterim. Şunu da bilmenizi isterim ki; Kastamonulu olduğum kadar da Karagümrük’ lüyüm. Madem beni araştırıp soruşturuyorsunuz bunu da iyi araştırıp silinmeyecek bir yere de not edin. !
“DERTLERİ NE HİZMET, NEDE KASTAMONU”
Kulübü düştüğü bu çıkmazdan kurtarmak için yapmış olduğumuz çalışmalar ve görüşmelerin akışını sizlerle paylaştım. Yanlış yönetim tarzıyla bu kulübü yönetilemez hale düşüren zihniyetin, nemalanmak adına kulübü bırakma niyetinde olmadığını en başından beri biliyorduk. Bu insanların derdi Kastamonu’ya hizmet değil, tek dertleri, ne olursa olsun gündem de kalmak, kulübü şahsi işlerine alet etmek, kendi reklamlarını yapmak ve örtmek istedikleri şeyleri kulüp üzerinden perdelemek.
Ben şimdi soruyorum. Transfer yasağını kaldıracağını söyleyen, takımı ligde tutup, vizyoner ve katılımcı yönetim anlayışıyla altyapı ve üst yapısıyla herkesin takdir edeceği bir kulüp haline getireceğini beyan eden kişilere ve yapılanmaya neden bu kadar direnç gösterilir? Bunları yapacağını açıklayan birisinin önüne sürekli neden taş konulur? Bunun cevabını birileri vermek zorunda.
BEN BURADAN SORUYORUM
Bu kulübe başkan veya onursal başkan olurken, bundan sonra kulübün hiç kimseye borcu olmayacak ve hiç kimseden para istenmeyecek denilmedi mi?
Kulübünün tüm giderlerini, masraflarını GMG olarak karşılayacağız denilmedi mi?
Bu söylemleri basına açıklarken bu takımı kurumsal hale getirerek, borçsuz bir kulüp bırakacağız… Devamında da 1. Lige taşıyacağız denilmedi mi?
Peki bunlar söylendiğine göre;
Neden takımı yönetilemez borç yükünün altına soktunuz?
Bu takıma söylediğiniz gibi 25 Milyon TL harcadıysanız geçen sezon transfer tahtası neden açılmadı?
Neden 22 Milyon TL kulübün borcu var? Sizin hesabınıza göre bakıldığında o zaman kasada 3 Milyon TL nakit olması gerekmez miydi?
Kendi döneminiz olan 2021 yılında futbolcu alacakları ve vergi borçlarını neden ödemediniz?
Bu kadar olumsuzluklara rağmen hala takımda kalma mücadeleniz neden?
İstifa ettikten sonra Kastamonu kamuoyuna takıma sahip çıkan olursa destekleyeceğinizi, tüm alacaklarınızdan feragat ederek, gelen yönetime de gerekli desteği vereceğinizi açıklamanıza rağmen, yönetime talip olan güçlü bir oluşum varken, neden sözlerinizde durmayıp bir çıkış yolu aramaktasınız?