Pınarbaşılı hemşerimiz Hüseyin Tunç’un, yeni romanı ‘FEREC’ raflardaki yerini aldı.
Pınarbaşılı hemşerimiz Hüseyin Tunç’un, yeni romanı ‘FEREC’ raflardaki yerini aldı. Yazarın üç yılı aşkın bir süredir üzerinde çalıştığı FEREC, alt başlık olarak da “Varlığın Ateşi” ismini taşıyor. Profil Kitap tarafından yayımlanan 448 sayfalık roman, güncel olayları felsefi ve psikolojik etkileşimler ile tartışmalar etrafında işliyor. Yazarın akıcı üslubu bu romanda da dikkat çekiyor.
Kişisel ve toplumsal birçok soruya FEREC ile cevap bulunacağına işaret eden Hüseyin Tunç, romanın içeriği hakkında verdiği bilgilerde şu ifadeleri kullandı: “Hayatı zarfın içinde unutulmuş bir mektup olduğunu düşündüren romanda Gazeteci Selim o mektubu zarfın içinde çıkarmanın mücadelesini veriyor. Roman, tarihsel olayları ve kişileri, günümüz dünyasının çelişkili ve sorunlu davranış ve yaklaşımları ile buluşturuyor. FEREC’i okuduğunuzda kendinizi iyi hissedeceksiniz. Zihninizde dönüp duran kişisel ve toplumsal birçok soruya roman kahramanı Selim ile aynı anda cevap bulacaksınız. Romanın sonuna ulaştığınızda belki siz de Dede Korkut ile karşılaşmayı dileyeceksiniz.”
“FEREC, Albaraka Türk Katılım Bankası Kredi Yönetimi Müdürü Hüseyin Tunç’un dördüncü kitabı ama ikinci romanı. İlk romanı KAYIP RENK, 2012 yılında okurla buluşmuş ve uzun süre çok satanlar listesinde kalmıştı. Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde Savcı Leyla’nın elinde görülen KAYIP RENK’in şu anda sekizinci baskısı piyasada.”
Tanıtım Yazısında yer alan şu ifadeler ise FEREC’in iddiasını ortaya koyuyor:
“İnsan denen muğlak varlık binlerce yıldır bu yuvarlak mekânda ne yapmaktadır? Kudret, bilgi ve uzmanlığın insan olmanın gereği ile ilişkisi ne boyuttadır? İktidar mücadelesi neye karşı verilen bir mücadeledir ve neticede elde kalan nedir?
Mutlak dinginliği vaat eden dünyevi her şeyi tedarik etmişliğin zirvesinde fırtınalar, kasırgalar kopuyorsa artık bir şeyler yapmanın zamanı çoktan gelmiş demektir.
Bulabildiği en ağır taşın altına elini koyarak nasıl acıdığını bilmek isteyen bir adam ve onun etrafını çepeçevre kuşatan “realite”lerden örülü bir hayat!
Ferec’e ve duasına atfen yeni bir dünya düzeninin başlaması için sıradan bir adamın kendisine hayat veren gönlünde ve kalbinde başlattığı çetin bir mücadele…
Psikolojinin gücü ve güçsüzlüğünün birlikte sürüklendiği zihinsel bir nehrin akışı…
Bu roman ki, her gün aynada kendini görmek, gördüğüne inanmak için çabalayanların gök kubbe altındaki türlü mücadelelerinden bir kesiti sunuyor…
“Ben yapmazsam kim yapacak?” diye haykıran vicdanlı bir gazetecinin mücadelesi… Diğerkâmlık ile iç huzurun kesişme noktası… Kaybedilmiş ruhun geri dönüş yolculuğu…
Günümüz insanının ferdi ve sosyal varlığı ile hayatın dönen çarkları arasında kimliksizleşmesi, dünyada olup biten bütün akıl almaz olaylara karşı nasıl da duyarsızlaşabildiğini anlamanın bir farkındalık meselesi olduğu vurgusu, romanın çıkış noktasını oluşturuyor.
Akıntıya kapılmanın keskin ıstırabından kurtuluş için bir reçete olmalı…
Kapakları kaldırıyor, satır aralarına ve satıh altına dokunuyor. Kör kuyulara dökülen ışıkları çatlaklardan sızdırıyor.
“Bir insan her zaman aynı insan değildir” derken, insanın bir hamur gibi her an yeniden evirilip çevrilmeye müsait olduğunu anlıyor.
FEREC, derinlere inmek isteyenlerin ve “isyan ahlakını” benimseyenlerin daha çok seveceği psikolojik ağırlıklı bir roman…
Zihin dünyalarını berraklaştırmaya ve çalınmış ruhlarını geri getirmeye çalışanların..
Kendi hayat reçetesini yazmak isteyenlere… .”