Çatalzeytinli şair Tahsin Şentürk, unutulmaz şiirlerini Gönül Mayası Adamlar programında seslendirdi. Zaman zaman duygulu anların yaşandığı program yoğun ilgi gördü.
Çatalzeytinliler Yardımlaşma Derneği tarafından düzenlenen etkinlik kapsamında program sunucusu yazar Harun Ünlü ’nün sorularını yanıtlayan Şentürk, hayatına dair kesitler de paylaştı. Program öncesi ayrıca Kastamonulu sanatçı Cemil Can sahne aldı.
Şiir yazma tutkusunun şiir okuma tutkusuyla başladığını bildiren Tahsin Şentürk, yaşananların kelimelerle fotoğraflandığını söyledi.
Sekizinci kitabının baskıya hazır olduğunu açıklayan Şentürk, “ Tezgâhımda hala düzenlenmeyi bekleyen sayısız şiir vardır. Günümüzde birçok kişi şair olduğunu iddia ediyor. Oysa şair, söylenmemişi söylemeli. Misal; Bence Aşık Veysel’in toprak şiirinden sonra daha güzel bir anlatım yoktur. Bu sebeple kolay kolay toprak üzerine şiir yazmam.” dedi.
Karabük’ün, Safranbolu’nun 13 hanelik bir köyü olarak anıldığı dönemde çekilen fotoğrafına sahip olma isteği sebebiyle fotoğraf makinesi almak için inşaatta çalıştığını anlatan Şentürk, “ Karabük’ün 13 hanelik bir köy olarak anıldığı ilk fotoğrafı arkadaşımın dedesinde bulunuyordu. Kafaya koymuştum fotoğraf makinesi alıp İstanbul’a gidecektim. Fotoğrafı isteyecektim vermezlerse de aldığım makineyle çekecektim. Sırf o fotoğraf için inşaatta amele olarak çalıştım. Makineyi aldım İstanbul’a nasıl geldim Kadıköy’de onları nasıl buldum inanın bilmiyorum. Durumu anlattım, ‘- Dünya bir araya gelse bu fotoğrafı benden kimse alamaz ama sana helal olsun’ cevabıyla karşılaşınca çok sevindim fotoğrafı da Nurullah Çakır’a hediye ettim.” diyerek fotoğrafın hayatı zapt ettiğini söyledi.
Şentürk, Rıfat Ilgaz ile olan anılarını da paylaşarak şunları söyledi: “Rıfat Ilgaz’la birçok kez bir araya gelme fırsatı yakaladım. Mektuplarını da hala saklarım. Bir gün kendi el yazısıyla yazdığı bir şiiri ‘–Şentürk bir yerinde arıza var ben sıcağıyla göremedim, sen görürsün’ diyerek bana vermişti. Oğlu Aydın Ilgaz istedi ama vermedim. Bir gün de Safranbolu Kavaklar Kahvesi’nde ve Rıfat Ilgaz ve Hababam Sınıfı oyuncuları bir araya geldi. Fotoğraflar çekildi söyleşiler gerçekleşti. Oradaki materyallerin kaybolmasına çok üzüldüm.”
Gazeteci, şair, yazar Tahsin Şentürk 1948, Kastamonu’nun Çatalzeytin ilçesi (Somay)Sırakonak köyü doğumlu. İlkokulu köyünde, ortaokul ve liseyi Karabük’te bitirdi. Matbaacılık ve gazeteciliği meslek olarak seçti. İki yıl Karabük dergisini çıkardı (1971-72). 1982’de Pota adlı sanat dergisini yönetti. Emin Türkay Öztürk’le birlikte Çatalzeytin Mektubu gazetesini çıkarmaya başladı ve yönetmenliğini üstlendi.
Şiirleri Varlık , Akbaba , Genç Kalemler , Türk Dili , Mad , Hisar , Ajans Türk, Yelken , Güney, Milli Kültür, Yazko Edebiyat , Şiir Defteri , Antoloji , Yusufcuk , Milliyet Çocuk , Dönemeç , Oluşum dergileri ile Cumhuriyet , Hürriyet, ve Milliyet gazetelerinde yayımlandı.
Mizahi özellikler taşıyan şiirlerinde çevre koruma ve toplumsal bozuklukları ele aldı. 1971’de Hürriyet’in “Güleriz Ağlanacak Halimize ” başlığı altında düzenlediği mizah yarışmasında birinci oldu . 2000’de Batı Karadeniz Bölgesi’nde yılın sanatçısı seçildi. Fotoğrafçılık alanında ödüller, atletizm de çeşitli dereceler aldı. Cumhuriyet, Milliyet ve Hürriyet’te çeşitli köşelerde ve Gözcü gazetesinde haftada bir” Taş Gibi” adlı köşesinde yazdı. Zerrin hanımla evli olan Tahsin Şentürk, iki çocuk ve üç torun sahibidir.
Eserleri
Bunaltı Durağı (1967 ) , Kömürden Adam (1969 ) ,Çatalzeytin (1999) , Uygunsuz İşler Uygun Adım (2001) , Depremsyon (2001) , Nerede İnsan Çevre Perişan (2005), Çevrenin Çığlığı (2008).
Eğitimci, yazar Harun Ünlü ise dernekçilik ve eğitimcilk üzerine yaptıuğı konuşmada şunları söyledi:
“Teknolojinin insanları giderek yalnızlaştırdığı, ekonomik şartların zorlaştığı bir dönemde Gönül Mayası Adamlar programı gibi buluşmalar gerçekleştirmek, çok erdemli ve ayakta alkışlanması gereken bir iştir. Maalesef derneklere bakış açımız ‘– Acaba bana ne verecek?’ sorusuyla başlıyor. Oysa dernekler taleplerin gerçekleştirileceği yer değildir. Birlik olma aynı topluluğa gönül verenlerin daha çok sesinin çıkmasını sağlar. Aş ya da iş veremez; ruh, umut, heyecan verir dernekler. Bunları da kolay kolay bulamazsınız, parayla satın alamazsınız. Derneğe maddi merkez olarak bakmayın. Dernek ne kadar güçlü olursa biz o kadar güçlü oluruz. Biz ne kadar güç verirsek, dernek o kadar güçlü olur mantığı ile bakabilirsek doğru yere varırız.”
“Kitap okuma konusunda dünya ortalamasından düşüğüz ama Avrupa ortalamasının en düşüklerindeniz. Avrupa’da yılda kişi başına düşen kitap sayısından söz edilir. Bizde ise kitap başına düşen insan sayısından. Üniversite sınavlarında gençler soruyu algılayamadıkları için tekrar tekrar okuyor. İddia ediyorum çocuğunuz ilkokuldan sonra ayda 200 sayfalık kitap okursa dershaneye gitme zorunda kalmaz. Okuyan hayal etmeyi, çözümlemeyi başarır. Bu konuda ailelerin daha duyarlı olması gerekiyor.”